Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) son raporu, 1991-2023 döneminde dünyada tarım sektörünün karşı karşıya kaldığı afet kaynaklı kayıpların boyutunu ortaya koydu. Rapora göre, 33 yılda yaşanan sel, kuraklık, sıcak hava dalgaları, fırtınalar ve diğer aşırı hava olayları nedeniyle tarımda toplam 3,26 trilyon dolarlık ekonomik zarar meydana geldi. En büyük kayıp ise 4,6 milyar ton ile tahıl ürünlerinde yaşandı.
EN BÜYÜK DARBE TAHIL ÜRÜNLERİNE
FAO’nun “Afetlerin Tarım ve Gıda Güvenliği Üzerindeki Etkisi” başlıklı çalışmasına göre, 205 ülke ve bölgede 191 farklı üründe meydana gelen afet kaynaklı kayıplar değerlendirildi. Tahıl ürünlerinin ardından, 2,8 milyar tonluk kayıpla meyve ve sebzeler, 900 milyon tonluk kayıpla da et ve süt ürünleri geldi. Yıllık ortalama kayıplar 2000’lerde 67 milyar dolarken, 2010’lu yıllarda bu rakam 144 milyar dolara yükseldi. Son 33 yılın yıllık ortalaması ise 99 milyar dolar olarak hesaplandı.
AFRİKA GÖRELİ OLARAK EN BÜYÜK EKONOMİK ZARARI GÖRDÜ
Küresel toplam kayıpların %47’si Asya’da yaşanırken, Amerika kıtası %22, Afrika ise %19 oranında kayıpla karşı karşıya kaldı. Ancak tarımsal Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) üzerinden yapılan değerlendirmede, Afrika kıtası %7,4’lük oranla göreli olarak en yüksek ekonomik zararı gören bölge oldu. Onu %5,2 ile Amerika, %4,2 ile Okyanusya ve %3,4 ile Avrupa izledi.
EN FAZLA KAYBA NEDEN OLAN AFET TÜRÜ: SEL
Tehlike türlerine göre bakıldığında sel felaketleri 1,5 trilyon doları aşan kayıpla ilk sırada yer aldı. Fırtınalar 720 milyar, depremler 336 milyar, kuraklıklar 278 milyar, aşırı sıcaklıklar 187 milyar ve orman yangınları 166 milyar dolarlık zarara neden oldu. Öte yandan, 1985-2022 döneminde denizlerde 5,6 milyon tonluk üretim kaybı yaşanarak balıkçılık sektöründe yaklaşık 6,6 milyar dolarlık ekonomik zarar oluştu.
PROF. DR. ŞERMİN TAĞIL: “İKLİM KRİZİ BUGÜNÜN SORUNU”
İzmir Bakırçay Üniversitesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şermin Tağıl, tarımın karşı karşıya olduğu en büyük belirsizliğin iklim krizi olduğunu belirtti. Aşırı hava olaylarının sıklık ve şiddetinde artış yaşandığını kaydeden Tağıl, “Kuraklık, sel, fırtına, sıcak dalgaları ve ani donlar tarımsal üretimi doğrudan tehdit ediyor” dedi.
Su döngüsünde yaşanan bozulmaların kritik etkiler yarattığını ifade eden Tağıl, “Kurak dönemlerin uzaması bitkilerde su stresine neden olurken, ani ve yoğun yağışlar toprak erozyonuna ve ekili alanlarda zarara yol açıyor. Bu da tarım politikalarında afet risk yönetiminin merkezde yer alması gerektiğini gösteriyor” diye konuştu.
EN KIRILGAN ÜRÜNLER: TAHILLAR VE MISIR
Tağıl, iklim krizinden en çok etkilenen ürünlerin suya duyarlı ve sıcaklık eşiğine bağımlı olanlar olduğunu söyledi. Tahılların iklim değişikliğine karşı en kırılgan grup olduğunu vurgulayan Tağıl, “Mısır çok fazla terleyen bir bitki olduğu için su sıkıntısına hızla tepki verir. Buğday ve arpa gibi serin iklim tahılları ise sıcaklık yükseldikçe üretim kaybı yaşar” dedi. Zeytin ve üzüm gibi bazı türlerin kısmi dayanıklılığı olsa da aşırı sıcaklıkların verimi düşürdüğünü, sebze ve meyvelerin ise bu etkiler karşısında oldukça hassas olduğunu belirtti.
TÜRKİYE’DE ÇÖLLEŞME RİSKİ YAYGINLAŞIYOR
İklim krizinin her bölgeyi aynı şekilde etkilemediğine dikkat çeken Tağıl, bu nedenle bölgeler arası verim farklılıklarının arttığını ifade etti. Türkiye’nin ise Akdeniz iklim kuşağında yer alması nedeniyle küresel ortalamadan %20 daha hızlı ısındığını vurgulayan Tağıl, “Yağışlarda azalma, kuraklıkların şiddeti ve aşırı hava olaylarının süresi Türkiye’de belirgin biçimde artıyor. Topraklarımızın %88’i çölleşme riski taşıyor. Özellikle Batı ve Güneybatı Anadolu’da bu eğilim hızlandı” dedi.
YENİ TARIM TEKNİKLERİNE İHTİYAÇ VAR
İklim kriziyle mücadelede havza bazlı su yönetimi, su hasadı, dikey ve topraksız tarım gibi yöntemlerin önemine işaret eden Tağıl, bu tekniklerin hem su tasarrufu sağladığını hem de değişen iklim koşullarına uyum açısından avantaj sunduğunu kaydetti. “Bu kriz gelecekte karşılaşacağımız bir tehdit değil, etkilerini halihazırda hissettiğimiz çok boyutlu bir krizdir” ifadelerini kullandı.
