TBMM Genel Kurulu’nda Sağlık Bakanlığı bütçe görüşmelerinde konuşan Gelecek Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, Denizli’de sağlık yatırımı ihtiyacını dile getirdi; bağımlılıkla mücadele bütçesinden MHRS verilerinin güvenliğine, sezaryen oranlarından hekim göçüne kadar çok sayıda başlıkta eleştiriler ve talepler sıraladı.
Gelecek Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda Sağlık Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, Sağlık Bakanı’na Denizli adına teşekkür ederek sözlerine başladı. Ün, Bakan’ın acil durum hastanesinin yapımını hızlandırmak üzere kente geldiğini belirterek, “İnşallah birkaç ay içerisinde açılışı da nasip olacak.” dedi.
Konuşmasında Denizli’nin yalnızca kent nüfusuna değil, çevre illerin sınır ilçelerine de sağlık hizmeti sunduğunu vurgulayan Ün, “Aydın, Manisa, Afyon, Antalya illerimizin sınır ilçelerinin tamamına neredeyse Denizli hizmet veriyor. Dolayısıyla hastanelerimizin, Denizli’mizin daha fazla sağlık yatırımına ihtiyacı var.” ifadelerini kullandı. Şehir hastanesi sürecinde yaşanan aksamalara ve depreme dayanıklılık gerekçesiyle yenilenmesi gereken devlet hastanesine de değinen Ün, bu alanlarda da Bakanlıktan destek beklediklerini söyledi.
“2024 İSTATİSTİKLERİ HÂLÂ YAYINLANMADI”
Sağlık Bakanlığı bütçesini değerlendirirken, güncel veriye erişimde sorun bulunduğunu dile getiren Ün, “2024 istatistiklerinin hâlâ yayınlanmadığı için bazı istatistiklerde günceli yakalayamadığımızı ifade etmeliyiz. Bu veri cimrisi ülke olma hâlinden kurtulmamız gerekiyor.” dedi.
Bütçedeki artış oranına da değinen Ün, “Bütçede yüzde 44’lük bir artış var, memnuniyet verici gibi görünüyor ama yüzde 38’lik enflasyon hesapladığınızda reel artışın yüzde 6’yla sınırlı kaldığını görmemiz de gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
BAĞIMLILIKLA MÜCADELE: “KALEM KÜÇÜK AMA DERT BÜYÜK”
Konuşmasında bağımlılıkla mücadele kalemine özel bir bölüm ayıran Ün, bütçede bu alana ayrılan payın yıllar içinde düştüğünü ve ayrıca kullanılmayıp iade edildiğini söyledi. Ün, “Resmî, özel tüm veriler bağımlılıkların arttığını gösteriyor ama bütçede bağımlılıkla mücadeleye ayrılan pay yıllar bazında düşüyor, düşmeyi bırakın bu düşük pay bir de kullanılmayıp bütçeye geri iade ediliyor.” dedi.
Ün, bu noktada Gelecek Partisi Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen’in Mersin için talebini de Genel Kurul’a taşıdı. Mersin’de mevcut AMATEM’in bölge illere hizmet verdiğini belirten Ün, tedavi sonrası rehabilitasyon ihtiyacına dikkat çekerek, “Bahar merkezi de şu anda sadece İstanbul’da var görünüyor.” ifadesini kullandı. Ün, Mersin’e “bahar rehabilitasyon merkezi” açılması talebinin yatırım programına alınmasını istedi.
“BİR BAĞIMLILIK DAHA TÜREDİ: ANTİDEPRESAN BAĞIMLILIĞI”
Ün, antidepresan kullanımındaki artışı da gündeme getirerek, “OECD verilerine göre Türkiye antidepresan kullanımında rekor bir artış yaşıyor.” dedi. Depresyon ve kaygı bozukluğu ile bunların tetiklediği bağımlılıkların son on yılda neredeyse iki katına çıktığını söyleyen Ün, psikoterapi hizmetlerine erişim ve ruh sağlığı alanındaki düzenlemeler için çağrıda bulundu.
“Evvela, ülkemizdeki psikiyatri uzmanları psikoterapiyi tercih etmiyorlar; dolayısıyla gelen hastaya öncelikle ilaç vermeyi tercih ediyor.” diyen Ün, devlet hastanelerinde psikoterapiye zaman ayrılmadığını, özelde ise hizmetin vatandaş için erişilebilir olmadığını ifade etti. Ün, “Acilen bir ruh sağlığı yasası çıkarmak zorundayız. Psikologlar için bir meslek yasamız olmak zorunda. Psikoterapistlerin yetkinliği ölçülmeli, yetkinlik alan terapistlerin hizmetleri de ulaşılabilir olmalı.” diye konuştu.
SEZARYEN ORANI VE EBELİK VURGUSU: “YÜZDE 60’LAR KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL”
Konuşmasında sezaryen oranlarına ilişkin değerlendirme yapan Ün, Türkiye’de sezaryen oranının yüzde 60’larda olduğunu, Avrupa ülkelerinde ise ortalamanın yüzde 25’ler seviyesinde seyrettiğini söyledi. Ün, “Türkiye’deki oran asla kabul edilebilir değil.” dedi.
Sorunun nedenlerini sağlık hizmetlerinin özel sektöre yönelmesi ve kamu hastanelerindeki fiziki şartlar üzerinden tartışan Ün, çözüm örneği olarak bazı ülkelerin ebelik sistemini güçlendirmesini gösterdi. Ün, “Yeni Zelanda, Hollanda, Almanya, Kanada, İngiltere gibi sezaryen artışını hissedilir şekilde yaşayan ülkeler çözümü ebelerin sorumluluklarını, yetkilerini ve yetkinliklerini artırmakta bulmuşlar.” ifadelerini kullandı.
Ebenin hamilelik sürecinden başlayarak doğum ve doğum sonrası dönemde “rehber” rolüne işaret eden Ün, “Ebe sadece doğum anında karşılaşılacak biri değildir, hamileliğin ve doğum sürecinin bir rehberi olarak görülmelidir.” dedi. Ün, doğum süreçlerinin “tıbba ve bilime uygun” yürütülmesi gerektiğini vurgulayarak, tartışmanın kadınlar üzerinde baskı üretecek yöntemlerle değil, sistemin güçlendirilmesiyle ele alınması gerektiğini söyledi.
ÇOCUK BRANŞLARINDA BOŞ KADROLAR
Ün, çocuk sağlığı alanındaki uzmanlık tercihleri ve kadro boşluklarına da dikkat çekti. Yan dal tercihlerinde çocuk yoğun bakım kadrolarının yüzde 74’ünün, yenidoğan kadrolarının yüzde 55’inin, çocuk hematoloji-onkoloji kadrolarının yüzde 46’sının, çocuk acil kadrolarının yüzde 33’ünün ve çocuk nefroloji kadrolarının yüzde 17’sinin boş kaldığını belirtti. Ün, “Önemli hastanelerin başta Haseki olmak üzere çocuk klinikleri birer birer kapanıyor döneminizde.” dedi ve bu gidişatın sürmesi halinde çocuk hastalara hizmet sunumunda ciddi riskler doğabileceğini ifade etti.
HEKİM GÖÇÜ: “BEŞ YILDA 12.479 DOKTOR İYİ HÂL BELGESİ ALDI”
Yurt dışına giden hekimler konusunu da gündeme getiren Ün, göç hızının yavaşlasa da sürdüğünü söyledi. Ün, “Son beş yılda 12.479 doktor iyi hâl belgesi almış.” dedi. Eğitim maliyetine ilişkin bir hesap da paylaşan Ün, “Almanya bir doktorun yetişme maliyetini 400 bin euro olarak değerlendiriyor. Yani beş yılda 5 milyar euroluk bir kayıp yaşamışız.” ifadelerini kullandı.
MHRS İDDİASI: “MAHREMİYETİN İHLALİ, VERİ GÜVENLİĞİ SORUNU”
Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu alan vatandaşlara, özel hastanelerden telefonlarına mesaj geldiğini belirten Ün, bunun “mahremiyetin ihlali” ve “veri güvenliği sorunu” olduğunu söyledi. Ün, “Vatandaşın hangi branştan randevu aldığı, hangi telefon numarasını kullandığı gibi özel nitelikli sağlık verilerine açık rıza olmadan üçüncü kişiler nasıl erişebiliyor?” diye sordu. Randevu sistemlerine kimlerin eriştiği ve verilerin nasıl korunduğu konusunda kamuoyunun “tatmin edici bir açıklama” beklediğini ifade etti.
ÖZELLEŞME VERİLERİ VE SGK FATURALANDIRMASI
Ün, sağlık sisteminde özelleşmeye ilişkin 2002-2024 dönemine dair veriler paylaştı. Buna göre, devlet hastanelerinin sayısının yüzde 21 artarken özel hastanelerin sayısının yüzde 103 arttığını; yatak kapasitesinde devletin yüzde 58, üniversite hastanelerinin yüzde 167, özel hastanelerin ise yüzde 339 artış gösterdiğini söyledi. Yetişkin yoğun bakımda devlette kapasitenin özelin iki katı olduğunu belirten Ün, yenidoğan bakımında ise “özelin, devletin iki katı” çıktığını ifade etti.
Özel hastaneler üzerinden SGK faturalandırmasına ilişkin iddiaları da sıralayan Ün, “Hastaneye yatmayıp yatıyor görünen, yatış süresi uzun gösterilen, yapılmayan tetkik ve görüntüleme işlemlerini yapıldı gösteren… muayene tekrarları üzerinden işlem şişiren…” örneklerini dile getirdi. Denetimlerin “neden sadece yüzde 5 örneklemle” yapıldığını soran Ün, işlemlerin e-Devlet üzerinden görünür hale getirilmemesini eleştirerek, “Bu dijital çağda, bu yapay zeka çağında akıl alır gibi değil.” dedi.
GERİ ÖDEME VE İLAÇ-TEMİN BAŞLIKLARI
Ün, geri ödeme ve tıbbi malzeme teminine ilişkin örnekler de verdi. Böbrek kanserinde immünoterapinin etkinliğinin “yaştan bağımsız” kanıtlandığını ifade eden Ün, buna rağmen 65 yaş üstü hastaların geri ödeme dışında bırakıldığını söyledi. Ostomi hastalarının sarf malzeme giderleri nedeniyle ekonomik yük yaşadığını belirten Ün, vinorelbin ilacının damar yolu formuna erişimde sorun bulunduğunu, buna karşın geri ödeme sisteminde “ülkede olmayan” versiyonun karşılandığını ifade ederek, “Bu geri ödeme kuralının revize edilmesi acil ve zaruri bir durumdur.” dedi.
“MEMNUNİYET YÜZDE 70’TEN YÜZDE 41’E DÜŞTÜ”
Konuşmasının sonunda sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranlarına değinen Ün, “2014’te yüzde 70 olan memnuniyet oranını 2024’te yüzde 41’e düşürüyor.” dedi. Ün, vatandaşın yaşadığı tabloyla “başarı söylemleri” arasında fark bulunduğunu savunarak, sağlık sisteminin “piyasa çözer” anlayışıyla “ticari bir alana” dönüştürüldüğünü ifade etti.
Ün, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Sağlık sistemi bir kültürdür, bir kamusal sorumluluk bilincidir. Bu kültürü korumak da güçlendirmek de piyasanın görevi değildir, Sağlık Bakanlığının görevidir Sayın Bakanım.”
