Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Döküktaş köyünün Topluca mezrasında yaşayan arıcı Kerem Yalçın, geleneksel yöntemlerle kara kovan balı üretmek için kendi elleriyle ördüğü sepetleri kullanıyor. 30 yıldır bu zanaatı sürdüren Yalçın, doğadan topladığı söğüt dallarını işleyerek sadece bal üretiminde değil, geleneksel bir yaşam biçimini koruma yolunda da önemli bir örnek teşkil ediyor.
SABRI YILLARDA YEŞEREN BİR ZANAAT
Kerem Yalçın, sepet yapımını tesadüfen öğrenmiş değil. Yaklaşık 30 yıl önce bir başka arıcının yaptığı sepetleri satın alırken bu işin detaylarına ilgi duymaya başladı. Kısa sürede bu zanaatı öğrenen Yalçın, zamanla sepetleri kendi üretmeye karar verdi. Çünkü onun arıları, satın aldığı sepet sayısından çok fazlaydı. “Madem daha fazla kovana ihtiyacım var, neden kendi sepetimi kendim yapmayayım?” diyerek yola çıkan Yalçın, o günden bu yana bu zahmetli işi sürdürüyor.

SÖĞÜT DALLARI KIŞ BOYUNCA KAR ALTINDA DİNLENİYOR
Sepetlerin hammaddesi ise doğanın tam kalbinden geliyor. Yalçın, her sonbahar dere kenarından topladığı ince söğüt dallarını yapraklarından ayırarak onları daha esnek hale getirmek için kış boyunca kar altında bekletiyor. İlkbahar geldiğinde ise evinin bahçesinde bu dalları örmeye başlıyor. Bu yöntem sayesinde dal hem dayanıklılığını koruyor hem de örme işlemi kolaylaşıyor.
HER BİR SEPET SABIRLA, EL EMEĞİYLE OLUŞUYOR
Kerem Yalçın, malzeme hazır olduğunda günde üç sepet yapabildiğini belirtiyor. Ancak söğüt dallarının toplanması, temizlenmesi ve hazırlanması da işin büyük bir bölümünü oluşturuyor. “Eğer dallar hazır değilse, bırakın üçü, bir tanesini bile bitiremiyorsunuz,” diyen Yalçın, bu işin sabır ve özveri istediğini vurguluyor. Sepetleri yaptıktan sonra ise saman ve çamurla sıvayarak hem kullanıma hem de satışa hazır hale getiriyor.

NESİLDEN NESİLE AKTARILAN BİR GELENEK
Yalçın bu bilgi ve birikimi oğluna da aktarmış durumda. Sepet yapımı yalnızca bal üretimi için değil, aynı zamanda kültürel bir mirasın yaşatılması anlamına da geliyor. İsteyen arıcılara sepet satışı da yapan Yalçın, bazı yıllar sadece kendi ihtiyacını karşılarken, bazı yıllar elindeki fazla sepetleri satarak gelir elde ediyor.
HİZAN BALINA DÜNYADAN ÖDÜL
Hizan Bal Üreticileri Birliği Başkanı Seyithan Ekinci de bu doğal üretimin önemine dikkat çekiyor. Hizan’ın sepet balıyla ün kazandığını belirten Ekinci, bu doğal yöntemlerle üretilen balların uluslararası yarışmalarda birincilikler aldığını vurguluyor. Fenni kovanlarda boya ya da vernik gibi kimyasallar kullanıldığını hatırlatan Ekinci, kara kovan sepetlerinin doğal yapısı sayesinde hem nem dengesini koruduğunu hem de balın kalitesini artırdığını belirtiyor.

600 ÜRETİCİ, 167 BİN KOVAN
Hizan ilçesinde 600 civarında bal üreticisinin faaliyet gösterdiğini aktaran Ekinci, bu yıl 167 bin kovanın destek programlarından yararlandığını, bunların yaklaşık yüzde 70’inin kara kovanlardan oluştuğunu söylüyor. Kara kovandan ortalama 3 kilogram bal alındığını belirten Ekinci, bu üretim biçiminin hem verim hem de kalite açısından kıymetli olduğunu vurguluyor.
DOĞANIN DÖNGÜSÜYLE ÜRETİLEN SAF BAL
Yalçın’ın yaylalara bıraktığı sepet kovanlar, ilkbaharda doğanın uyanışıyla birlikte arılar tarafından dolduruluyor. Sonbaharda yapılan hasatla bu emek dolu yolculuk tamamlanıyor. Ne boya, ne vernik, ne katkı… Sadece doğa, emek ve sabır. Kara kovan balı, bu özellikleriyle her yıl yeniden doğanın bir mucizesi olarak sofralara geliyor.
