Dünya genelinde 2 milyar Müslüman tüketicinin gıda ve içecek harcamaları 2023 yılında yaklaşık 1.43 trilyon dolara ulaştı. Bu rakamın 2028’e kadar 1.94 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Artan talep, helal gıda sektörünü yalnızca dini hassasiyetlere değil, aynı zamanda hijyen, güvenilirlik ve sürdürülebilirlik kriterlerine dayalı küresel bir büyüme alanına dönüştürürken Türkiye’nin, kapsamlı sertifikasyon, akreditasyon ve kalite yönetiminin etkin bir şekilde yürütülmesiyle helal gıda pazarında stratejik bir üretim ve ihracat merkezi haline gelmesi ihtimali kuvvetleniyor.
PANDEMİYLE ARTAN HASSASİYET
2020’de başlayan pandemi, tüketicilerin sağlık ve hijyen konusundaki duyarlılığını artırarak helal gıda ürünlerine olan ilgiyi daha da yükseltti. Bu gelişme, sektörün kurumsallaşmasını hızlandırdı ve standartlara dayalı bir yapının oluşmasına zemin hazırladı. Türkiye’de perakende zincirlerinden otellere, restoranlardan toplu tüketim alanlarına kadar birçok işletme artık tedarikçilerinde helal uygunluk şartı arıyor.
TÜRKİYE’NİN ELİ GÜÇLÜ: SERTİFİKASYON VE LOJİSTİK AVANTAJ
Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, helal gıda pazarının artık sadece dini değil, küresel kalite ve güvenlik standartlarına dayalı bir sektör haline geldiğini belirtti. “Üretim gerçekleştiren firmalar açısından küresel pazarda başarılı olmanın yolu, güçlü sertifikasyon altyapısı, sürdürülebilir tedarik zinciri ve tüketici beklentilerine uygun ürün çeşitliliğinden geçiyor" ifadelerini kullanan Sidar, Türkiye’nin güçlü üretim kapasitesi ve lojistik altyapısıyla bu pazarda önemli bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayarak, “Bu pazarı Türkiye için niş değil, stratejik bir büyüme fırsatı olarak görüyoruz” dedi.
ULUSLARARASI STANDARTLARLA REKABET GÜCÜ ARTIYOR
Helal Akreditasyon Kurumu (HAK) Başkanı Zafer Soylu ise Türkiye’nin helal uygunluk değerlendirme kuruluşlarını uluslararası standartlarla güçlendirmeyi hedeflediklerini söyledi. Soylu, “Üretimden tüketime kadar tüm aşamalarda helal standartlarının titizlikle uygulanması, Türkiye menşeli ürünlerin global pazarda daha fazla kabul görmesini sağlıyor” dedi. Türkiye’nin bu alandaki payını artırmak için kapsamlı sertifikasyon, akreditasyon ve kalite yönetiminin etkin biçimde yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
TÜKETİCİ BEKLENTİLERİ DEĞİŞİYOR
Soylu, helal gıda pazarında trendlerin değiştiğine dikkat çekerek, tüketicilerin artık sadece helal sertifikaya değil, ürünün tüm üretim sürecine dair şeffaflık ve sürdürülebilirlik beklentisi taşıdığını ifade etti. Hayvanın nasıl beslendiği, kesildiği, ambalajlandığı ve taşındığı gibi detaylar, tüketici güveni açısından belirleyici hale geliyor. Dijitalleşme ile birlikte üretimden tüketime kadar olan süreçlerin izlenebilirliği de önem kazanıyor.
