Zeytinlerine sahip çıkan İkizköylülerin mücadelesi zeytin ağaçlarını söken şirkete geri adım attırdı. Şirketin söktüğü ağaçları yerine diktiği bilgisini paylaşan İkizköy Çevre Komitesi’nden Deniz Gümüşel, “Danıştay acilen yürütmeyi durdurmalı” dedi.
EDA NARİN
Resmi Gazete’de yayımlanan yeni yönetmelikle elektrik üretiminde kullanılan kömür sahası ve zeytin ağaçlarının aynı yere rastlaması durumunda, zeytinliklerin şirketler tarafından kesilebilmesinin önünün açılmasına tepkiler çığ gibi büyürken Muğla İkizköy’de Limak-YK Enerji ortaklığı zeytin ağaçlarını sökmeye başladı. 3 yıldır mücadelelerini sürdüren İkizköylüler ve çevre aktivistleri zeytin katliamını durdurmak için bölgeye geldi. Burada jandarma ekipleri 2 kişiyi gözaltına aldı. İkizköylülerin mücadelesi sonrası ise şirket geri adım atmak zorunda kaldı.
İkizköy Çevre Komitesi’nden Deniz Gümüşel, İkizköy’deki son durumu KARAR’a anlattı. 5 jandarma personelinin gözaltına alınanlar hakkında kendilerine saldırdıkları iddiasıyla şikayette bulunduğunu söyleyen Gümüşel, “Haklarında bir soruşturma açılıp açılmayacağını daha sonra savcılıktan öğreneceğiz. Biz de darba maruz kalan taraf olarak şikayetlerimizi yaptık” dedi. Gümüşel, İkizköylülerin mücadelesi sonucunda şirketin iş makinelerini ve şirket personelini tamamen alandan çektiği bilgisini paylaşarak, “Biz geceye kadar alanda kaldık daha sonra jandarma komutanı, dernek yöneticimiz ve avukat arkadaşımız İlçe Tarım Müdürlüğü’nden gelen bir bilirkişi eşliğinde alanda bir tespit yaparak tutanak tuttular sökülmüş ağaçlar ile ilgili. 17 ağacın söküldüğü, bunlardan 9 tanesinin alandan uzaklaştırıldığı, 8’inin de alanda olduğu tespit edildi. Bu tutanaktan da yola çıkarak ayrıca suç duyurusunda da bulunduk” diye konuştu. Tutanak sonrası avukatların maden yönetmeliği değişikliğinin iptali için Danıştay’a açtıkları davada acilen tekrar yürütmenin durdurulmasını istediklerini kaydeden Gümüşel, “Çünkü yönetmelik yürürlükte kaldığı sürece zeytinliklere geri dönüşsüz hasar vereceği İkizköy’de şirketin girişimiyle birlikte somutlaşmış oldu” ifadelerini kullandı. Gümüşel, gece boyunca zeytinlikleri kontrol ettiklerini belirterek, “Gece boyunca bir söküm işlemi olmadı. Sabah saatlerinde şirketten bir yetkili aradı ve ‘Alana gireceğiz, zeytinleri dikilmek üzere alandan çıkaracağız’ dedi. Biz de onun üzerine ‘Hiçbir yere götüremezsiniz. Eğer o zeytinler dikilecekse söktüğünüz yere dikin’ dedik. Ve şirket o zeytinleri söktüğü yere, yuvalarına dikti. Kısmi bir kazanım diyebiliriz ancak o ağaçların tutun tutmayacağına dair elimizde somut bir bilgi yok. Uzman tarafından bu ağaçların 100 yaşlarında olduğu tespit edildi. Böylesi ağaçların sökülüp geri dikildikten sonra hayatta kalma ihtimali çok az. Dolayısıyla verilen zarar verilmiş oldu” şeklinde konuştu.
Yönetmeliğin hukuki sıkıntılarının yanı sıra bilimsel olarak da gerçekleri yansıtmadığının ve hatalarla dolu olduğunun İkizköy’deki ağaçlar gözlemlendiğinde görüleceğinin altını çizen Gümüşel, “İşlemin durdurulması, jandarma ve Valilik tarafından gönderilen komando timinin köylüğe daha fazla müdahale edememesi ve biz alandayken şirketin iş araçlarıyla birlikte oradan çıkarılması ve katliamın 17 ağaçla sınırlı kalmış olması kısmi bir kazanımdır” dedi. Gümüşel, asıl kazanımı ise şu sözlerle anlattı: Danıştay’dan yürütmenin durdurulması kararı çıktığı zaman bu İkizköyü’n mücadelesiyle gerçekleşmiş bir kazanım olacak. Ülkedeki 18 milyon zeytin ağacına armağan edeceğiz bu kararı. Ama daha da önemlisi adaletin yerini bulması için Danıştay’ın bir an önce bu davaları görüp, yönetmeliğin iptalini karar bağlaması. Asıl kazanım bu olacak.
TEK BİR AĞAÇ KAYBETMEMEK İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ
Gümüşel, şirketin 3 yıldır gözünü İkizköy’deki zeytinliklere diktiğini belirterek, mücadeleye devam edeceklerinin altını şu sözlerle çizdi: O gün bugündür İkizköylüler tek bir zeytin ağacına bile dokundurmadılar. Defalarca ‘Zeytinlik alanlarınızı satın, tarım alanlarınızı satın. Yoksa kamulaştırmaya gideceğiz’ diye tehditler aldılar. Ve bunların hiçbirine boyun eğmediler. Bu mücadele 3 yıldır devam ediyor. İkizköy’ün direnci nedeniyle bu yönetmelik çıkarılmak durumunda kaldı. Elbette başka yerlerde de katliamlar bu yönetmelikle yapılabilecek. Onun da önü açıldı. Yönetmelik sadece İkizköy için çıkmadı ama İkizköy sembol haline geldi. İkizköylüler de bunun bilincinde. Devletin kolluk güçleri de şirket yanlısı bir tavır sergiliyor. Şirketi durdurmak yerine bizi durdurmayı tercih ediyor. Dolayısıyla gücümüz yettiği noktaya kadar tek bir ağacı daha kaybetmemek üzere mücadelemize 3 yıldır olduğu gibi devam edeceğiz.
