Muhafazakâr kitlelerle helalleşeceğiz

Kılıçdaroğlu muhafazakar camiaya yönelik olarak “Eksiğimiz var, konuşmadık, derdinizi dinlemedik. Ankara’da oturduk durduk” sözleriyle öz eleştiri yaptı. CHP lideri “Bizim muhafazakâr dünyayla helalleşmemiz lazım. Şimdi bu yıkılıyor, karşılıklı güven oluşmaya başladı. Belli bir zaman dilimine ihtiyaç var” dedi.

SEDA ÇAKIR

İşte KARAR TV'de Taha Akyol ve Elif Çakır'ın konuğu olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar:

SUİKAST DUYUMU SIRADAN DEĞİL DEVLET İÇİNDEN

Ülkeyi yönetmeye talip olan liderlere zaman zaman devletin bazı birimlerinden örtülü bilgiler gelir. Devleti yöneten kişiler, bu tür eylemlere başvuracakları cesaretlendirici söylemlerden uzak durmaları lazım. Akşener’e olan tehdit, gelen bir duyumun seslendirilmesiydi ve bu duyum sıradan bir duyum değildi.

YAĞMUR GİBİ YOLSUZLUK DOSYALARI GELİYOR

Bürokratlara ‘kanunsuzluğa alet olmayın’ çağrımın ardından yağmur gibi yolsuzluk belgeleri akıyor. Büyük ihalelerin nasıl yapıldığına dair belgeler geliyor. Hiçbir memur endişe etmesin. Görevini yasal sınırlar içinde yaptığı sürece başımızın üzerinde yeri var. ‘CHP gelirse hepimizin işine son verecek’ algısı doğru değil.

BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ GÖREVİNE DEVAM ETMELİ

Erdoğan’ın beni karşısında göreceği konusunda mutlu olacağını sanmıyorum. Onu en çok rahatsız eden kişi benim. Başkanlarımızın görevlerine devam etmelerini istiyorum. Belediye meclislerinde çoğunluğumuz yok. Bu, belediyeyi teslim etmek demek. O zaman İstanbullu, Ankaralı bize ne diyecek.

İLAHİYATÇI DEĞİLİM AMA İNANÇLI BİR İNSANIM

İnanç, ahlak, liyakat konusunda toplum geriye savruldu. Bunu dillendirecek olan ilahiyatçılar. Zaman zaman bir araya gelip dertleşiyoruz. Toplumu aydınlatma konusunda daha cesur olmalarını istedim. Eksikliklerimiz var tabii. İlahiyatçı değilim ama inançlı bir insanım. Haksızlıkla mücadele ediyoruz.

karar07kasim.jpg

YAVAŞ VE İMAMOĞLU’NUN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI İÇİN NET MESAJ

KARAR TV’ye konuk olan Kılıçdaroğlu, muhafazakar dünya ile oturup konuşmadıklarını belirterek “Helalleşmemiz lazım, aramızdaki duvar yıkılmaya başlıyor” dedi. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun olası Cumhurbaşkanı adaylığı için de konuşan CHP lideri “Belediye başkanlarımızın görevlerine devam etmesini istiyorum” ifadesini kaydetti. Siyasi cinayetler çıkışına da değindi. “Akşener’e olan tehdit sıradan bir tehdit değildi. Gelen bir duyumun seslendirilmesiydi ve bu duyum da sıradan bir duyum değildi” vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, ilahiyatçılarla da zaman zaman bir araya geldiklerini söyleyerek “İnançlı bir insanım. Onlardan öğrendiğim çok şey var” dedi.

MUHAFAZAKAR DÜNYAYLA HELALLEŞMEMİZ LAZIM

“Muhafazakar kesimle barış oluyor mu?” Bizim muhafazakar dünyayla helalleşmemiz lazım, eksiğimiz var, oturup konuşmadık, derdinizi dinlemedik, Ankara’da oturduk durduk.

Şimdi bu yıkılıyor ama karşılıklı güven de oluşmaya başladı. Ama belli bir zaman dilimine ihtiyaç var. Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapma politikası izledik. Muhafazakar söylemini muhafazakarlara haksızlık olarak görüyorum.

En muhafazakar parti bizdik çünkü değişime direniyorduk. Dindar kesimle ilişkilerimiz daha iyi zaten dindar kesim de ülkenin gidişatından rahatsız. Onlar da değişim istiyor. Bütün mesele karşılıklı güveni oluşturmak.

BELEDİYE BAŞKANLARI GÖREVLERİNE DEVAM ETSİN

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KARAR TV’de Gündem Özel programında Taha Akyol ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtladı. Burada birçok önemli başlıkta önemli açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu şu mesajları verdi: “Önce şunu ifade edeyim benim bürokrasideki 27 yılım bütçe ile geçti. Bütün mesele şu kaynakları nereye harcayacağınız konusu.

Kaynaklar nereye, ne kadar gitmeli, yatırımlar nasıl yapılmalı? Aslında Türkiye zengin bir ülke biz dünyanın faizini ödüyoruz. Bunlar yükseldikçe devletin yapması gerekenleri yapamadığını ve bu alanlara kaynak aktardığını görüyoruz. Aklı başında olan hiçbir iş insanı böyle bir yatırıma kaynak alınmasını doğru bulmuyor. Bunun doğru olmadığını herke kabul ediyor.

Şimdi siz belli kişilere rant aktarıyorsunuz, iş veriyorsunuz. Biz eğer bu ülkeyi yönetmeye talipsek kaynakların savurganca kullanılmasını istemeyiz. Siz bu ihaleye girenleri getireceksiniz onlar milyonları kazanacak ama diğer tarafta milyonlar işsiz kalacak kesinlikle bunu istemem. Bu ihaleyi kim alırsa ağır bedeller ödeyecek. Kanal İstanbul gerçekleşmeyecek.

YAĞMUR GİBİ YOLSUZLUK BELGELERİ AKIYOR: (Bürokrasiye uyarı)

O mesajdan sonra ertesi gün bütün devlet dairelerinde konuşulan buydu. Biz şu garantiyi veriyoruz siz devletin memuru olduğunuz sürece başımızın üstünde yeriniz var ama siz yasa dışı tekliflere imza atarsanız buna katlanırsınız dedik. Geri dönüşler var yağmur gibi de yolsuzluk belgeleri akıyor. Bizden gizledikleri büyük ihalelerin nasıl yapıldığına dair bütün belgeler bize geliyor. Herkes görevini yasal sınırlar içinde yaptığı sürece başımızın üzerinde yeri var.

CHP GELİRSE KİMSE İŞİNDEN OLMAYACAK: Özellikle işçi pozisyonunda kamuda çalışanlar var. Şimdi ‘CHP gelirse hepimizin işine son verecek’ algısı var, bu doğru değil. Devlet memurları da geliyor çalışıyor, hiç kimse işinden, aşından olmayacak ama doğru çalıştığı sürece. Bir öç alma intikam duygusuyla yola çıkmak asla doğru değil.

MİLLET İTTİFAKI’NDA SORUN YOK: Aslında kürsüye çıkınca zaman zaman heyecanlanıyoruz. Ben sözcüğünü fazla kullandığım için partililerden de zaman zaman eleştiri geliyor. Ama işin doğrusu biz çerçevesinde bakmaktır. Zaten saygın, sağduyulu düşünen bir ittifakımız var. Belki ‘ben’ yerine ‘biz’in kullanılması daha doğru. 6 partinin ortak talebi de demokrasi. Aramızda sorun var mı? Benim gördüğümüz kadarıyla hiçbir sorun yok. E her birimiz ayrı partiyiz ama önemli olan şu biz bu ülkeye demokrasiyi getirecek miyiz? Getireceğiz. En son örneğin tezkerede biz hayır dedik İYİ Parti evet dedi ne yaptık kavga mı ettik hayır. Başlangıçta zaten seçeceğimiz güçlü bir cumhurbaşkanı ama bu cumhurbaşkanının alacağı kararları ittifakı oluşturan liderlerle birlikte alması lazım.

AK PARTİ VEKİLLER DE PARLAMENTER SİTEM İSTİYOR: AK Parti ve MHP’nin vekilleri siyaset yapamıyor onlar da parlamenter sistemi istiyor. Çünkü tek kişiye bağlılar ve bir şey diyemiyorlar. Millet İttifakı toplumdaki gerilimi düşürmek zorunda. Türkiye’yi barıştıracağız, herkes huzur içinde yaşayacak. Bakın dış politikada ilk yapacağınız iş Mısır’la, Suriye ile, Irak’la barışacaksınız, bütün uyuşmazlıkları sonlandıracaksınız, AB le görüşeceksiniz. Ekonomi, özgürlükler, işsizlik, gençlerin, çiftçinin sorunları...

Bakın ekonomi bu haldeyken konuşmayan bir kişi var Hazine ve Maliye bakanı. En çok onun konuşması lazım ama niye konuşmuyor? Siz bir kararname ile yasayı değiştiriyorsunuz, MB’nin görevini alıyor başka kuruma veriyorsunuz. Her şey tek kişiye bağlı olduğu için bakanların konuşmasının da bir anlamı yok. Enflasyon en acımasız vergidir çünkü bu vergiyi fakir fukara ödüyor.

ERDOĞAN BENİ KARŞISINDA GÖRMEKTEN MUTLU OLMAZ: Devleti tanıması lazım önce bu çok önemli çünkü alınan kararların nasıl süreçler doğuracağını bilmesi lazım. Yine uzlaşmacı olması lazım. Cumhurbaşkanı adayının bütün siyasi partilerle samimi bir görüşme içinde olması lazım. Bunlar uzlaşmacı kimliğinin olması, liyakati koruması, kurumlara müdahaleyi engellemesi, her kuruşun hesabının vatandaşa verilmesi, bütçenin kaynaklarının nereye ne kadar harcandığının hesabını vermesi...

Bu pozisyonda bir kişi olursa huzur sağlanacak, atamalar liyakate göre yapılacak, gençlere güven verecek. Gençler özgürlük istiyor, baskı olmasın istiyor, bu gençler bir siyasi partinin kimliği altında da görünmek istemiyor. Erdoğan’ın beni karşısına göreceği konusunda mutlu olacağını sanmıyorum. Onu şu anda en çok rahatsız eden kişi benim. Bu iddialar ittifakı karıştırmak için ortaya atılıyor.

İLAHİYAT HOCALARIYLA BİR ARAYA GELİYORUZ: İnanç konusunda, ahlak, liyakat konusunda toplum geriye doğru bir savruldu bu süreç içinde. Bunu dillendirecek olan güzel ahlakı da adaleti de hukuku da bize anlatacak olan aslında ilahiyatçılar, bütün inançların temeli zaten ahlaktır. Bizim de eksiğimiz olabilir, benim de bilgim yetersiz olabilir. Zaman zaman ilahiyat hocalarıyla bir araya geliyoruz, oturup konuşuyoruz, dertleşiyoruz.

Onlara toplumu aydınlatma konusunda çağrıda da bulunuyorum. Onlar da biraz çekiniyorlar. Aslında biraz daha cesur olmalarını, toplumu aydınlatmalarını istedim, benim de onlardan öğrendiğim çok şey var. Eksikliklerimiz var tabii. Sonuçta ben bir ilahiyatçı değilim ama inançlı bir insanım. Haksızlık, hukuksuzluk varsa da onunla mücadele ediyoruz.

BELEDİYE BAŞKANLARININ ÖNCE BİR ZAMAN VAR: “Belediye başkanları aday gösterilir mi?” (Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu) Belediye başkanlarımızın görevlerine devam etmelerini istiyorum. Öncelikle belediye meclislerinde çoğunluğumuz yok. Seçildiler önce bir bulundukları kentin güvenini kazansınlar önlerinde bir zaman var.

AK PARTİ’DE ÇÖZÜLME VAR: “AK Parti’de çözülme var mı?”

Çözülme var, çözülmenin birden fazla gerekçesi de var, bir gerekçe ekonomi. İkinci çözülme liyakat. Bir diğer çözülme yolsuzluk ve buna duyarlılık, yozlaşma. Çözülme tek boyutlu değil sadece ekonomi değil. Herkesin durumu iyi ama gidişten rahatsız.

“Millet İttifakı iktidara geldiğinde ekonomik kriz nasıl çözülecek?” Önce planlama örgütünü yeniden kuracağız, yol haritamız var. MB’nin bağımsız olması ve bunu bütün dünyaya ilan etmeniz lazım.

İÇİŞLERİ DOSYALARI KAPATSIN DİYE ALDI: “İBB’nin başlattığı yolsuzluk soruşturması”

Bu yolsuzluk dosyaları çok ciddi. Bir kısmı medyaya yansıdı. İçişleri aslında yolsuzluk dosyalarını kapatsın diye aldı dosyaları. Zaten İçişleri Bakanı da çok güven vermiyor. Tam tersine yolsuzlukları kapatıyorlar, uyuşturucu baronları elini kolunu sallayarak geziyor. Polisi serbest bıraksalar ben eminim ki ülkeye 1 gram bile uyuşturucu giremez.

SUİKAST DUYUMU DEVLETİN İÇİNDEN GELDİ

Kılıçdaroğlu, geçen ay Mersin’de ifade ettiği ve siyasette tartışma başlatan “Siyasi cinayetler” sözleriyle ilgili yeni açıklamada bulundu. “Sadece bana değil ülkeyi yönetmeye talip olan liderlere de zaman zaman devletin bazı birimlerinden örtülü bilgiler gelir” diyerek, bu duyumun sıradan bir duyum olmadığını belirtti ve şöyle devam etti:

“Dolayısıyla biz bu hassas konuların önünü kesmek isteriz bunlardan birisi de suikastler. Toplumu daha gergin bir ortama itmek, bir anlamda seçimden toplumu uzaklaştırmak, kutuplaştırmak. Tabii bu bilgi aynı zamanda devleti yönetenlere de büyük bir olasılıkla gelir daha fazla gelmesi lazım onlara ve devleti yöneten kişilerin bu konulardan bu tür eylemlere başvuracakları cesaret verecek söylemlerden uzak durmaları lazım. Ama şimdi bakıyorum sayın Erdoğan, bırakın uzak durmayı açıkça tehdit...

İşte Meral hanımı tehdit etmesi, beni tehdit etmesi. Grup toplantısında benim linç girişimiyle ilgili görüntülerin yayınlanması ve bir anlamda da şu da çok önemli sayın Yeneroğlu bir açıklama yaptı. Çubuk’taki linç girişiminden sonra Mustafa Yeneroğlu bir tweet atıyor ve ‘Bu doğru değil’ diyor. Fakat saraydan talimat geliyor ‘Bu tür tweet’ler atmayın, geçmiş olsun demeyin’ diyor. Şimdi bu felaket bir şey. Dur bakalım daha başına neler gelecek diye sayın Akşener’e bunu söylemesi demek ki ‘Bundan sonrakileri ben biliyorum, daha bu başlangıç asıl bundan sonra olacak’ diye açıkça tehdit de var burada.

Bu tehdidi yapan sıradan bir insan değil. Devletin 1 numarası. O kişilere cesaret verebilir, bu tür insanlar var zaten. Her an silahı alabilir, ateşleyebilir, başka şeyler yapabilir. O açıdan tehdit konusunda herkesin dikkatli olması gerektiğini bir anlamda da diğer liderlerin dikkatli olması gerektiği yönündeki bir düşüncemdi. Gelen bir duyumun seslendirilmesiydi. Ve bu duyum da sıradan bir duyum değil. İktidar sahiplerinin davranışları ve söylemleri aslında bu duyumun ne kadar güçlü olduğunu bize gösteriyor.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (16)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
16 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN