İş insanı Murat Ülker, kişisel internet sitesinde yayımladığı yazısında, insan ilişkilerinde “kontrol etme isteği”nin yarattığı baskıya dikkat çekerek, bu alışkanlıktan vazgeçmenin bireylere özgürlük ve huzur getireceğini vurguladı. Ülker, ABD’li yazar Mel Robbins’in “Let Them – Bırak Yapsınlar” yaklaşımını temel alan yazısında, hem Robbins’in tecrübelerine hem de kendi yaşamından örneklere yer verdi.
KONTROL ETME İSTEĞİ VE HAYAL KIRIKLIĞI DÖNGÜSÜ
Ülker, hayatın birçok alanında insanların başkalarının beklentilerini karşılamaya çalıştığını, bu çabanın ise çoğu zaman yorgunluk, tükenmişlik ve yetememe hissi yarattığını belirtti. Robbins’in “Let Them” yaklaşımını aktararak, “Patronunuz gergin mi? Bırak öyle olsun. Arkadaşınız sizi son dakika ekti mi? Bırakın eksin” ifadelerini öne çıkardı. Ona göre, kontrol edilemeyen davranışları değiştirmeye çalışmak yalnızca kaygıyı büyütüyor.
“LET ME” İLE SORUMLULUK ALMAK
Yazıda, Robbins’in teorisinin ikinci adımı olan “Let Me” – “Bırakın Yapayım” yaklaşımına da değinildi. Bu adım, yaşanan durumun sorumluluğunu üstlenip “Peki şimdi ben ne yapacağım?” sorusuna yanıt aramayı gerektiriyor. Ülker, bunun bir pes ediş değil, aksine baskıyı azaltan ve kişinin kendi yaşamına odaklanmasını sağlayan bir bakış açısı olduğunu ifade etti.
AİLE, DOSTLUKLAR VE KIYASLAMA ÜZERİNE
Ülker, Robbins’in kitabındaki aile ilişkileri, dostlukların değişimi ve kıyaslama alışkanlığına dair tespitlerini de paylaştı. Aileden gelen eleştirilerin çoğu zaman yargıdan değil, kaygıdan kaynaklandığını belirterek, karşı tarafın bakış açısını anlamanın ilişkilerde rahatlama sağlayabileceğini yazdı. Dostlukların zaman içinde değişmesinin doğal olduğunu vurgulayan Ülker, yeni bağlar kurmak için inisiyatif alınması gerektiğini söyledi.
Kıyaslama konusuna da değinen Ülker, Robbins’in önerdiği gibi, kıyaslanan kişiyi bir rakip değil, bir “öğretmen” olarak görmenin faydalı olabileceğini aktardı.
İNSANLARI DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞMAK YERİNE ÖRNEK OLMAK
Yazıda, Robbins’in “Yetişkinler yalnızca istedikleri zaman değişir” sözünü hatırlatan Ülker, başkalarını zorlamanın ilişkilere zarar verdiğini, asıl etkinin örnek olarak gösterilebileceğini belirtti. “ABC Döngüsü” olarak adlandırılan; özür dilemek ve soru sormak, geri çekilmek ve en küçük ilerlemeyi kutlamak adımlarını da paylaştı.
KENDİ HAYATINA ODAKLANMAK
Ülker, "Her şeyi kontrol etmek isteğimizden vazgeçebilir miyiz?" başlıklı yazısının sonunda kendi prensiplerini anlatarak, mümkün olduğunca başkalarının sorunlarını onlar istemedikçe konuşmadığını, dedikodudan uzak durduğunu ve işine, sevdiklerine odaklandığını ifade etti. “Bu beni dışarıya karşı ilgisiz gibi gösterebilir ama bulunduğum pozisyon bunu gerektiriyor. Önemli olan, kendi sorumluluğumuzu nasıl yerine getirdiğimizdir” dedi.
