Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Marmara ve Karadeniz’de görülen müsilajın geçen yıla kıyasla azaldığını ancak tamamen ortadan kalkmadığını belirtti. Anadolu Ajansı’na konuşan Öztürk, sorunun 2000’li yıllardan bu yana sürdüğünü, arıtma sistemlerindeki yetersizliklerin müsilajı artırdığını söyledi.
Marmara Denizi’nde derinliklerde de müsilajın etkili olduğunu kaydeden Öztürk, bu yıl su altı dronlarıyla yapılan çekimlerde 70-80 metreye kadar müsilaj tespit ettiklerini ifade etti. Karadeniz’de etkisinin daha sınırlı olduğunu belirten Öztürk, “Fakat müsilaj geçen seneye göre aynı hızla devam etmiyor, azalma var. Ama bu müsilajın bittiği, Müsilaj Eylem Planı yapılmasın, ilgili araştırmalar yapılmasın anlamına gelmiyor” dedi.
Müsilajın Ege Denizi'ne de yayıldığını dile getiren Öztürk, Gökçeada, Bozcaada ve Behramkale’ye kadar ilerlediğini; Karadeniz kıyılarında ise Şile’den Kıyıköy’e uzanan alanda görüldüğünü aktardı. Müsilajın yalnızca Türkiye denizlerine özgü olmadığını hatırlatan Öztürk, Adriyatik ve Kuzey Denizi’nde de benzer sorunların yaşandığını ifade etti.
"MÜSİLAJ KİTLESEL BALIK ÖLÜMLERİNE YOL AÇMIYOR"
Müsilajın doğrudan balık ölümlerine yol açmadığını vurgulayan Prof. Dr. Öztürk, Marmara’daki balık türlerinde ve avcılığında yaşanan düşüşe ilişkin şunları söyledi: “Müsilaj nedeniyle balıkçılıktaki azalma, avcılığın yapılmaması nedeniyledir. Yoksa müsilaj kitlesel olarak balık ölümlerine neden olmuyor. Şimdiye kadar da olmadı.”
Marmara Denizi'nde maksimum avlanabilir miktarın 40 bin ton olduğunu, ancak günümüzde bu seviyenin altına düşüldüğünü belirten Öztürk, balıkçıların müsilaj nedeniyle denize çıkmakta zorlandığını, bazı türlerin de azalmakta olduğunu kaydetti.
Geçmiş yıllarda midye, istiridye ve pina gibi canlı türlerinde ölümler yaşandığını, mercanlarda ise kısmi kayıplar görüldüğünü hatırlatan Öztürk, deniz hıyarlarında ise artış gözlendiğini ifade etti. “Fakat müsilaj ortadan kalktığı zaman bu türlerin tekrar eski haline gelmeleri zaman alacak.” diye konuştu.
VATANDAŞA ÇAĞRI: KAÇAK ARITMALARI BİLDİRİN
TÜDAV’ın Marmara, Karadeniz ve Ege’de izleme çalışmalarını bu yıl da sürdüreceğini belirten Prof. Dr. Öztürk, Marmara Denizi’nin korunmasının diğer denizler açısından da hayati öneme sahip olduğunu vurguladı. “Marmara Denizi ülkemizin yegane iç denizidir, yatak odasıdır ve Boğazlarda biyolojik bir koridordur. Onun için balık göçlerinin devam etmesi gerekiyor. Marmara'nın korunması aynı zamanda hem Karadeniz'in hem Ege Denizi'nin korunması anlamına gelir.” ifadelerini kullandı.
Öztürk, vatandaşların da sürece katkı verebileceğini belirterek şu uyarıda bulundu: “Marmara Denizi ile ilgili vatandaşların yapması gereken şeyler var. Kaçak arıtmaları bildirsinler. Gece yapılan kaçak arıtmalar var. Kaçak olarak gemilerden atılan, dökülen, basılan kirletici malzeme var. Bunları bildirsinler. Üçüncüsü yasa dışı balık avcılığı yapılıyor. Bunu bildirsinler. Dördüncüsü karaya vuran hayvanları, yunusları, kuşları, balıkları da TÜDAV'a bildirsinler. Dolayısıyla bilgi toplamamız ve gelecek için bu bilgileri kullanmamız iyi olur.”
Öte yandan TÜDAV’ın gerçekleştirdiği son dip çekimlerinde Marmara ve Karadeniz'deki deniz çayırlarının müsilajla kaplandığı, kıyı kesimlerinde ise yüzeyde müsilaj birikintilerine rastlandığı bildirildi.
