Dünyanın en önemli sorunlarından biri olan tatlı su kaynaklarının azalmasına karşı, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacıları çığır açan bir çözüm geliştirdi. Geleneksel tuzdan arındırma tesislerinin aksine, bu yeni nesil sistemler ne elektrik enerjisine ne de karmaşık pompalama mekanizmalarına ihtiyaç duyuyor. Sadece güneşin gücünü kullanarak, deniz suyunu doğrudan içilebilir suya dönüştüren bu teknoloji, geleceğin su sorununa umut vadeden bir ışık tutuyor.
GİZLİ ENERJİYİ ORTAYA ÇIKARAN DEVRİM
MIT'nin geliştirdiği bu sistemin en büyük başarısı, çok kademeli pasif damıtma prensibine dayanıyor. Sistemin temelinde, buharlaşma ve yoğuşma süreçlerini bir dizi katman halinde üst üste dizmek yatıyor. Güneş ışığıyla ısınan su buharlaşıyor, bu buhar bir üst katmanda yoğunlaşarak tatlı suya dönüşüyor. Bu yoğuşma sırasında açığa çıkan gizli ısı enerjisi, bir sonraki katmanı ısıtmak için yeniden kullanılıyor. Bu termal enerji geri kazanımı, sistemin verimliliğini mevcut teknolojilere kıyasla kat kat artırıyor ve adeta "enerji geri dönüşümü" sağlıyor.

DÜŞÜK MALİYET, YÜKSEK VERİM
Bu teknoloji, karmaşık ve pahalı malzemeler yerine, ucuz polimer filmler, selüloz bazlı fitiller ve ince kondenser levhaları gibi basit bileşenlerle çalışıyor. Bu sayede, seri üretimle metrekare başına maliyet sadece birkaç dolara düşebiliyor. Araştırmacılar, bu düşük üretim maliyetiyle, 1000 litre içme suyunun maliyetini 2 ila 5 dolar aralığına çekebileceğini öngörüyor. Bu rakamlar, sistemin şebeke suyu fiyatlarıyla rekabet edebileceğini gösteriyor.
Sistem, günde 5 ila 10 litre/metrekare arasında su üretebiliyor. Küçük bir aile için günde 50 litre su üretebilecek 10 metrekarelik bir sistem yeterliyken, köy ölçeğinde ihtiyaçlar için 1000 metrekarelik bir sistem günde 5000 litreye kadar su sağlayabiliyor. Bu kapasiteler, megakentlerin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olmasa da, kuraklık çeken küçük yerleşim yerleri, kırsal bölgeler ve acil durum senaryoları için devrim niteliğinde bir çözüm sunuyor.

TUZ BİRİKİMİNE AKILLI ÇÖZÜM
Deniz suyunu arıtan sistemlerde en büyük sorunlardan biri, yüzeyde biriken tuz kristalleri ve tıkanmalardır. MIT araştırmacıları bu sorunu da çözdü. Geliştirilen mekanizma sayesinde, buharlaşma sonucu yoğunlaşan tuzlu su doğal olarak aşağıya çöküyor, yerine daha az tuzlu su geliyor. Bu sürekli akış, sistemin yüzeyinde tuz birikimini engelliyor. Gerçekleştirilen testlerde, prototiplerin 180 saat boyunca kesintisiz olarak çalışabildiği ve tuz tıkanması yaşanmadığı gözlemlendi. Bu durum, teknolojinin uzun süreli ve güvenilir kullanım potansiyelini gözler önüne seriyor.
GELECEĞİN SU KAYNAĞI OLMA YOLUNDA İLERLİYOR
Yenilikçi teknoloji, şimdilik bavul büyüklüğünde prototiplerle saatte birkaç litre su üretebilse de, potansiyeli çok büyük. MIT araştırmacıları, daha büyük ölçeklerde uygulanabilir hale getirilmesiyle, bu pasif damıtma sistemlerinin özellikle su sıkıntısı çeken bölgeler için yeni bir umut kapısı aralayabileceğini belirtiyor. Ne elektrik, ne de karmaşık altyapı gerektiren bu sistemler, temiz suya erişimi demokratikleştirebilir ve dünyanın dört bir yanındaki insanlara sürdürülebilir bir çözüm sunabilir.
