15 yıl önce Onur Yaser Can’ı gözaltında kötü muameleye maruz bırakıp intihara sürüklemek suçlarından yargılanan polislerin duruşması görüldü. Tutuksuz yargılanan dört polis memuru duruşmaya katılmadı.
İstanbul'da 2010’da gözaltına aldıkları 28 yaşındaki Onur Yaser Can’ı, çıplak aramayla kötü muameleye maruz bırakmak ve intihara sürüklemekle suçlanan polislerin, “resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” suçundan aldıkları 6 yıl hapis cezası, istinaf mahkemesi tarafından bozuldu.
Cumhuriyet'in haberine göre istinafın, “Üst sınırdan ceza uygulanmasının gerekçelendirilmemiş olması ve iyi hal indirimi uygulanmadığı” gerekçesiyle yeniden yargılama talep etmesinin ardından ilk duruşma Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde yapıldı. Tutuksuz yargılanan dört polis memuru duruşmaya katılmadı.
İşkencede adalet arayışı sürüyor: Onur Yaser can davası tekrar yargı önünde
KARDEŞİ EZGİ CAN: HUKUKA VE VİCDANA AYKIRI
Duruşmada söz verilen Onur Yaser Can'ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, resmî belgede sahteciliğin işkence fiilinden ayrı bir suç olarak tanımlanmasının hukuka ve vicdana aykırı olduğunu savundu ve sanıkların yalan ifade verdiklerinin ispatlandığını vurguladı.
Adaleti yanıltma söz konusuyken iyi hal indirimi talebinin kabul edilemeyeceğini ifade eden Can, "Bu, basit bir belge sahteciliği suçu değil; gencecik bir insanın intihara sürüklenmesiyle ilgili. Belgede sahtecilik suçu işkence suçunun devamı niteliğindedir, belli bir saikle yapılmıştır. Üstelik sanıklar tekrar suç işleme olasılıklarını ortaya koyan cevaplar vermişlerdir. Resmî belgeyi bozma suçundan verilen cezanın hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde yeniden gerekçelendirilerek verilmesini talep ediyorum" dedi.
AVUKAT KAVİLİ: BU SANIKLAR SİSTEMDEN CESARET ALDI
Avukat Ömer Kavili ise, mahkeme başkanına yargılama sürecine ilişkin eleştirilerini yöneltti.
Kavili, ortada örgütlü bir suç olduğu ve soruşturmanın genişletilmesi gerektiği yönündeki düşüncelerini şu ifadelerle savundu:
"Bu dava sistemin ne olduğunu göstermekte. Bu sanıklar sistemden cesaret aldı. Sanık, 'Ben hep çıplak arama yapıyorum' dedi. Bu işin yanlarına kâr kalacağından emin olarak, çeteleşmeye güvenerek bunu yaptılar. Sanığın birisinin bütün sülalesi emniyette görevli. Bu bir çete faaliyetidir, örgütlü suçtur ve devletin adliyesi buna alet olmaktadır. Muhakeme faaliyeti etkili yapılmalıdır. Bu suçun işlenmesinin sorumlusu devlettir çünkü denetlememiştir."
DURUŞMA 9 OCAK TARİHİNE ERTELENDİ
Sanık avukatları da söz aldı ve müvekkillerine yönelik suçlamaları kabul etmediklerini belirterek, "Yapılan konuşmalar bu dosyadaki yargılama konusunun dışına çıkmakta, müvekkilime hakaret edilmektedir. Mahkeme üzerinde psikolojik yönlendirme yapmak amaçlanmaktadır. Mahkeme heyeti adaletli karar vermezse dosyadan el çekmesi gerekir" ifadelerini kullandı.
Heyet, sanıkların duruşma salonunda bulunması ve savunmalarının tekrar alınması talebini, dosyanın esasına katkısı olmayacağı gerekçesiyle reddetti. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılayıp mahkûm ettiği iki polisle ilgili dosyanın Yargıtay’dan dönmesinin beklenmesi sebebiyle, duruşma 9 ocak tarihine ertelendi.