Yaptığı deprem analizleri ve nokta atışı tespitleriyle tanınan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, beklenen büyük İstanbul depremiyle ilgili kamuoyunda hakim olan görüşlerden farklı, dikkat çekici bir analiz paylaştı. Üşümezsoy, Marmara Denizi'ndeki 500 yıllık deprem periyotlarını ve fayların kırılma geçmişini inceleyerek, 1999 Gölcük depreminin ardından asıl stresin Adalar fayı olarak bilinen Kuzey Marmara fayına değil, Çınarcık Çukuru'nun güneyindeki Esenköy-Bozburun fayına yüklendiğini belirtti. Üşümezsoy'a göre İstanbul için birincil risk bu segmentte bulunuyor.
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, kendi YouTube kanalında yayınladığı videoda, İstanbul'u etkileyen büyük depremlerin tarihsel döngüsünü ve Marmara Denizi'ndeki fay hatlarının davranışlarını detaylı bir harita üzerinde analiz etti. Üşümezsoy, genel kanının aksine farklı bir risk senaryosuna işaret etti.

500 YILLIK TARİHSEL DEPREM DÖNGÜSÜ VE FAYLARIN DAVRANIŞI
Üşümezsoy, İstanbul'u etkileyen büyük depremlerin yaklaşık 500 yıllık bir periyotta tekrarlandığını belirterek, özellikle Çınarcık Çukuru'ndaki fay sistemine odaklandı. Bu bölgedeki fayların çatallanarak farklı kollara ayrıldığını vurgulayan Üşümezsoy, tarihsel depremleri bu kollara göre sınıflandırdı:
1509 Depremi: Üşümezsoy'a göre bu deprem, Yalova-Çınarcık-Esenköy-Bozburun hattını kırdı.
1766 Depremi: Bu depremin de büyük ölçüde 1509 ile aynı fay hattını, yani Yalova-Çınarcık-Esenköy-Bozburun hattını kırdığını belirtti.
1894 Depremi: Bu depremin ise ana koldan ayrılan farklı bir segment olan Çınarcık Çukuru'nun güney kenarındaki fayı (Çınarcık Güney Fayı) kırdığını ifade etti.
Üşümezsoy, bu tarihsel analizin, fayların her zaman aynı periyotta ve aynı segment üzerinde kırılmadığını, çatallanmaların ve farklı kolların deprem döngüsünü etkilediğini gösterdiğini vurguladı.
1999 GÖLCÜK DEPREMİ STRESİ NEREYE YÜKLEDİ?
Prof. Dr. Üşümezsoy, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin ardından yapılan Coulomb stres transferi analizlerine dikkat çekti. Bu analizlere göre, Gölcük depremi Marmara Denizi'nin doğusundaki (Yalova-Gölcük-Sapanca) faylarda stresi boşaltırken, Çınarcık Çukuru'nun batısındaki faylara stres yükledi.
Üşümezsoy, bu stres yüklenmesinin özellikle Esenköy-Bozburun fay hattı üzerinde yoğunlaştığını belirtti. Bu fay hattı, en son 1766 depreminde kırılmıştı.

İSTANBUL İÇİN ASIL RİSK HANGİ FAYDA?
Üşümezsoy'un analizine göre, kamuoyunda sıkça dile getirilen Adalar fayı (Kuzey Marmara Fayı'nın orta kesimi), 1999 depremi sonrası ciddi bir stres yüklenmesine maruz kalmadı. Bu nedenle Üşümezsoy, Adalar fayının yakın gelecekte büyük bir deprem üretme riskinin düşük olduğunu savunuyor.
Buna karşılık, 1766'dan beri kırılmayan ve 1999 depremiyle üzerine stres yüklenen Esenköy-Bozburun fay segmentinin (Çınarcık Çukuru'nun güneybatı kolu) İstanbul için asıl birincil deprem riski taşıyan hat olduğunu vurguladı.
SİLİVRİ-KUMBURGAZ FAYI KIRILDI MI?
Haritası üzerinde Silivri açıklarındaki Kumburgaz Çukuru fayını da işaretleyen Üşümezsoy, bu fayın 2025 yılında kırıldığını (veya kırılmasının beklendiğini belirten bir işaretleme yaparak) gösterdi ve buradaki riskin de büyük ölçüde ortadan kalktığını ima etti. (Not: Videodaki haritada bu bölge için 2025 tarihi işaretlenmiştir.)
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, analizlerinin sonucunda Marmara'da beklenen büyük depremin merkez üssünün, sıkça konuşulan kuzey koldaki Adalar fayı yerine, güney koldaki Çınarcık Çukuru'nun batısında yer alan ve 1766'dan beri suskun olan Esenköy-Bozburun fayı olmasının daha olası olduğunu belirtti.
