İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında “uyuşturucu madde ticareti yapma veya temin etme” suçlamasıyla gözaltına alınan, daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılan sosyal medya fenomeni ve işletmeci Sercan Yaşar, hakkında ortaya atılan “etkin pişmanlıktan yararlanarak serbest kaldı” yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti.
''ETKİN PİŞMANLIKTAN YARARLANDIĞI İDDİALARI HUKUKEN VE FİİLEN İMKANSIZDIR''
Yaşar'ın avukatı aracılığıyla sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamalarda şu ifadelere yer verildi:
"Tüm kamuoyunun da bildiği üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından kapsamlı bir soruşturma yürütülmektedir. Müvekkilimiz Sercan Yaşar, yürütülen soruşturma dosyasında kötü niyetli ve asılsız bir ihbardan kaynaklı şüpheli olarak yer almıştır. İsnat edilen suça ilişkin müvekkilimizin ikametinde gerçekleştirilen arama ve el koyma faaliyeti akabinde uyuşturucu madde ticaretine konu olabilecek nitelik ve miktarda herhangi bir uyuşturucu madde, hassas terazi, paketleme materyali, suçtan elde edildiği iddia edilebilecek para gibi herhangi bir somut delil ele geçirilmemiştir. Ancak müvekkilin ifade işlemleri sırasında cep telefonu şifrelerini kolluk görevlilerine vermiş olmasına rağmen, arama ve gözaltı sürecinde anksiyete rahatsızlığı nedeniyle yaşadığı panik hali içerisinde WhatsApp uygulamasını sildiği iddiası, suçla bağlantısı ortaya konulmaksızın tutuklama kararına gerekçe yapılmıştır.
Fenomen Sercan Yaşar tahliye edildi
Soruşturmanın geldiği aşamada İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği, dosya kapsamındaki mevcut delil durumu, müvekkilin sabit ikametgâh sahibi olması, kaçma veya saklanma şüphesini destekleyen tek bir somut olgunun dahi bulunmaması, delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, tutuklamanın istisnai ve son çare niteliğinde bir koruma tedbiri olması ve ölçülülük ilkesinin açıkça ihlal edilmesi hususlarını birlikte değerlendirerek; dosya bakımından tutuklama tedbirinin zorunlu olmadığına, beklenen amacın adli kontrol hükümleri uygulanmak suretiyle sağlanabileceğine hükmetmiş ve bu gerekçelerle müvekkilin tahliyesine karar vermiştir.
Bu noktada açıkça vurgulamak gerekir ki; müvekkil Sercan Yaşar’ın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandığı yönündeki iddialar hukuken ve fiilen imkânsızdır. Zira etkin pişmanlık, ancak kişinin atılı suçu işlediğini kabul etmesi ve bu suçun ortaya çıkarılmasına katkı sunması halinde gündeme gelebilen bir kurumdur. Türk Ceza Kanunu’nun 192. maddesinde düzenlenen bu hüküm, suçu sabit hale gelen kişiler bakımından yalnızca cezada indirim öngörmekte olup, cezasızlık sonucunu doğurmaz. Oysa müvekkilimiz yönünden, soruşturmanın başından itibaren yapılan tüm inceleme ve değerlendirmeler, isnat edilen suçun işlendiğine ilişkin şüpheyi dahi son derece zayıflatmıştır. Bu nedenle, müvekkilin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandığı yönündeki iddialar, hukuki dayanaktan tamamen yoksun, gerçeğe aykırı ve kamuoyunu bilinçli biçimde yanıltmaya yönelik açıklamalardan ibarettir.
Buna rağmen, bazı basın ve sosyal medya mecralarında müvekkilimizin gerçeğe aykırı biçimde suçlu gibi gösterildiği, tahliye ve adli kontrol kararının içeriği bilinçli şekilde çarpıtıldığı ve kamuoyunun kasten yanıltıldığı görülmektedir. Müvekkil, henüz soruşturma aşamasında olmasına rağmen, gerçeğe aykırı haberler ve sorumsuz paylaşımlar yoluyla açık bir itibar suikastine maruz bırakılmış, kişilik hakları ağır şekilde ihlal edilmiştir. Bu nedenle; müvekkilimizin masumiyet karinesini ihlal eden, gerçeğe aykırı bilgi yayan ve itibar zedelemeye yönelik yayın, paylaşım ve yorumlar hakkında cezai ve hukuki tüm yollara başvurulacak, sorumlular hakkında ivedilikle hukuki işlem başlatılacaktır."



''BEN NEYİ BİLİYORUM DA NEYİN İTİRAFÇISI OLACAĞIM''
Yaşar bu açıklamalarla beraber hakkındaki tüm iddiaları reddettiği bir video yayınladı. Yaşar yayınladığı videoda şunları söyledi:
"Ben hayatımda kimseye yasaklı maddeyle ilgili ne aracı oldum, ne yer temin ettim, ne yasaklı madde temin ettim. İlk gün de, bugün de bu soruşturmanın sonucuyla ilgili kendimden hiç şüphe duymadım. Net emin olarak beyan eden herkes; birincisi bu soruşturma kapsamındaki gizlilik doğrultusundan bir suç işliyor, ikincisi bana yaptığı suikastla, itibar suikastıyla, attığı iftirayla ve yalanla tekrar bir suç işliyor. Bunların hepsiyle ilgili elimden gelen yasal hukuki süreç neyse sonuna kadar, bir gün bile yorulmadan arkasından gideceğim. Önce bunu söylemek istiyorum. Çünkü siz bana değil, benim için değil; ailemi, arkadaşlarımı, işimi, ekmeğimi ilk başta lekelediniz. Çok üzüldüm, çok korktum. 'Geldi geçti' asla diyemeyeceğim, hiçbir şey geçmedi. Hala kabuslarla uyanıyorum. Hiçbir şey geçmedi benim için. İlk anda ne kadar korktuysam, neler yaşadıysam hala aynılarını hissedebiliyorum, hala aynılarını yaşıyorum. Ama birinci günden beri emin olduğum tek şey; ben hayatım boyunca yüzümün yere eğilmesi gerektirecek hiçbir şey yapmadım."
"Pişman olacağım ne yaptım ben? 'Paravan' dediğiniz şirkette, ajansta benim yıllarımın emeği var. O kadar eminim ki, günü geldiğinde o soruşturmada benimle ilgili tertemiz çıkacağım. Bunlara inananlar dönüp, günlerdir canımı almak için, böyle 'öleyim sanki' diye istercesine üstüme tepinen insanlar yaptıklarından utanıp bana verdikleri zararı; aileme, işime, kariyerime verdikleri zararı telafi edebilecek mi? Edemeyecek. Dediler ki 'itirafçı oldu'. Ağabey, ben neyi biliyorum da neyin itirafçısı olacağım?"
