İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşması, tutuksuz yargılanan sanıklar Özlem Altınok Öz, Tayyar Taylan Öz ve İbrahim Karaorhanlı’nın katılımıyla gerçekleşti. Duruşmada sanık avukatı Mustafa Tırtır da hazır bulundu. İddianamenin okunmasının ardından sanıkların kimlik tespitleri yapıldı ve savunmalarına geçildi.
Ayşe Tokyaz cinayetinde dava tarihi belli oldu
Halit Yukay'ın ölümüne ilişkin bilirkişi raporu çıktı: 'Denizcilik literatüründe hiç rastlanılmadı'
MAHKEMEDEN ARA KARAR: ŞİRKET YÖNETİMİ SANIKLARA GEÇTİ
Duruşmanın en önemli gelişmesi mahkemenin açıkladığı ara karar oldu. Mahkeme heyeti, sanıkların ortağı olduğu "Medelina Sağlık ve Reklam Hizmetleri Ltd. Şti." üzerindeki kayyım ataması ve el koyma kararının kaldırılmasına hükmetti. Ancak, sanıkların şahsi mal varlıkları üzerindeki tedbir kararlarının devam etmesine karar verilerek duruşma ileri bir tarihe ertelendi.

ÖZLEM ÖZ: "MADDİ OLARAK ZOR DURUMA DÜŞTÜK"
Kimlik tespiti esnasında şu an çalışmadığını ve aylık gelirinin olmadığını beyan eden Özlem Altınok Öz, suçlamaları kabul etmediğini belirtti. Dört çocuğunu evde bırakarak duruşmaya geldiğini ifade eden Öz, yaşadıkları ekonomik sıkıntılara dikkat çekti.
Özlem Öz savunmasında şu ifadeleri kullandı:
"Zor süreçler yaşadık bunların son bulmasını istiyorum. Maddi olarak zor duruma düştük, ev sahibimiz evden çıkarmak istiyor. Kazançlarımız, gerçek ticaretten kaynaklanmıştır. Dava nedeniyle çok yıprandık, beraatimizi istiyorum."
Daha sonra söz alan Avukat Mustafa Tırtır, müvekkilinin gelir beyanının yanlış anlaşıldığını belirterek, Özlem Öz'ün aylık kazancının ortalama 100 bin lira olarak tutanağa geçirilmesini sağladı.

TAYYAR ÖZ'DEN "POLAT" AÇIKLAMASI
Tıp doktoru olduğunu ve aylık 100 bin lira kazancı bulunduğunu belirten Tayyar Taylan Öz, savunmasında pandemi sürecinde eşiyle başladıkları sosyal medya paylaşımlarının ticari bir girişime dönüştüğünü anlattı. Öz, İbrahim Karaorhanlı ile ortaklık kurduktan sonra işlerinin büyüdüğünü ve yüksek vergiler ödediklerini vurguladı.
Hakimin, Engin Polat ve şirketlerinden Tayyar Öz'ün kardeşinin hesabına neden para gönderildiğini sorması üzerine Öz şu yanıtı verdi:
"O dönemde eşimin sosyal medya hesabı üzerinden Polat'ların ürünlerinin reklamını yapmıştık. Borcumdan dolayı kardeşimin hesabına ödeme yapıldı."
Suçlamalar nedeniyle ticari itibarlarının zedelendiğini savunan Tayyar Öz, savunmasına şöyle devam etti:
"Sosyal medyada kara para akladığımız iddialarında bulunulması üzerine hakkımızda soruşturma başlatıldı ve battık. Biz madalya beklerken asılsız suçlamalarla cezalandırılıyoruz."

"KEŞKE BİZİ İDAM ETSELERDİ..."
Davanın diğer sanığı İbrahim Karaorhanlı ise şirketlerine kayyım atanması nedeniyle zor günler geçirdiklerini ifade etti. Karaorhanlı savunmasında çarpıcı bir ifade kullanarak şunları söyledi:
"Şirketimize kayyım atanması nedeniyle zordayız. Tüm tedbirlerimizin kaldırılmasını istiyoruz. Keşke bizi idam etselerdi ama ismimiz kara parayla karşı karşıya gelmeseydi."
İDDİANAMENİN ARKA PLANI
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanıkların "sosyal medya fenomeni" sıfatıyla yüksek takipçi sayılarına ulaştıkları ve bu popülariteyi kullanarak sahte bir marka algısı oluşturdukları belirtiliyor. İddianameye göre, düşük maliyetli ürünlerin yüksek fiyatla satıldığı ve bu süreçte elde edilen gelirlerin kaynağının gizlenmeye çalışıldığı öne sürülüyor.
MASAK raporlarına da dayandırılan suçlamalarda, sanıkların Vergi Usul Kanunu'na muhalefet ederek kamuyu yaklaşık 10 milyon lira zarara uğrattıkları, bu zararın cezasının ise 51 milyon lira olduğu aktarılıyor. Savcılık, sanıkların vergi kaçakçılığı yoluyla elde ettikleri gelirleri akladıkları gerekçesiyle "mal varlığı değerlerinin gayri meşru kaynağını gizlemek" suçundan 3 yıldan 7'şer yıla kadar hapis cezası talep ediyor.
