İstanbul’da, yeni doğan bebeklerin özel hastanelere usulsüz sevk edilerek ölümlerine sebep olunduğu ve haksız kazanç elde edildiği iddialarıyla ilgili davanın 7. duruşması bugün görülüyor. Sanık hemşire Ecem Koç, doktoru beklerken bir bebeğe kendilerinin müdahale ettiğini söyledi.
SEMA KIZILARSLAN
Türkiye tarihinin en büyük sağlık skandallarından biri olarak adlandırılan Yenidoğan Çetesi’nin ilk duruşması, İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 18 Kasım Pazartesi günü başladı. 6 oturumunda 22 tutuklu sanık savunma yaptı. Ara kararını açıklayan mahkeme, bütün tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdi ve duruşmayı 26 Kasım’a erteledi.
KARAR Yenidoğan Çetesi’nin 2015’teki soruşturmasına ulaştı: İddianamede 7 yıllık eksik
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan bin 400 sayfalık iddianamede, 22’si tutuklu toplam 47 sanık yer alıyor.
Yenidoğan Çetesi davasında ara karar açıklandı: İkinci duruşma 26 Kasım'a ertelendi
Bugün hastane sahiplerinin sanık kürsüsünde olması bekleniyor.
Ruhsatları iptal edilen hastaneler şöyle: Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar ve Özel Silivri Kolan Hospital.
Hemşire Ecem Koç var.
Mahkeme Başkanı: Savunma yapacak mısın?
Ecem Koç: Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Hemşire olarak göreve başladım. Fırat Sarı’yı 1,5-2 yıldır tanıyorum, kendisi sorumlu doktordur. İşletme denilen şey bilmiyorum. Her örgüte mensup değilim, kimseyle işbirliği yapmadım.
Halime bebek, Şehir Hastanesi’nde sevk edildi. Bebek kötü bir bebekçe yaşamla bağdaşmayan bir bebekti, yaşaması için büyük mücadele ettik. Eks saatini doktora bildirdim ve doktor o an hastane yoktu. Bebeğin öleceğini bekliyorduk, doktor olmadığı için hemşirelerle yaptık, ben doktorla haberle iletişimi sağladım, doktor da İstanbul’dan Çorlu’ya geliyordu. İlk defa doktorsuz durumla karşılaşmıştık.
Saat 16:30 eks oldu, doktoru bekledi, başhekime haber verdik, hangi müdahalelerin olduğu bilgisini verdik. Doktor Bey gelmeyince defin işlemi için bebeği hazırladık. Doktor geldiğinde yakından bakmadıkları için herhangi bir gelişimi görmediler. Eks saatinin uzatılması ile ilgili bilgim yok. Fırat Sarı sorumlu doktordu.
Mahkeme Başkanı: Halime bebekle kim ilgilendi?
Ecem Koç: Fırat Sarı ilgilendi.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’yı arıyorsunuz. Konuşmanız var, ne diyorsunuz?
Ecem Koç: Halime’nin kötü olduğuna dair konuşmalar vardı. Beklediğimiz bir vakaydı, bebek daha önce de kötüydü.
Mahkeme Başkanı: Para hareketleri var?
Ecem Koç: Medisence şirketinin ne olduğu hakkında bilgim yok, Bahar Hanım’a para geliyor, o da hemşirelere dağıtıyordu. Giysi, gıda gibi alışveriş karışığı alınmış paralardı, ticari bir ilişki yok. Bunlar için doktor geri ödemesini yaptı.
Ecem Koç’un Avukatı: Müvekkilim Halime bebeğin hemşiresi değildir. Herhangi bir ihmal olmadığı raporda mevcut, müvekkilimin dosyada tek bir tapesi var. Herhangi bir ihmali olduğuna dair hiçbir rapor yok, denetim sonucu yok. Müvekkilim sözleşme ile çalışıyor, davranışı bebeği canlandırmak için işlem yaptığı sabit. Örgüt üyeliği için üst kişilerden emir alması gerekir, dosyada müvekkilimin emir veya talimat aldığına dair tespit yok. 110 günde 7 seferde 9 bin 450 TL gelmiştir, yenidoğan servisi için çam ağacı almış, yiyecek ve giysi almış. Bunların geri ödemesi yapılmış. Beraatını talep ediyoruz.
Serenay Şenkalaycı: Hasan Basri Gök sürekli beni manipüle etmeye çalıştı. Defalarca ısrarla ilaç değişimi konusunu gündeme getirince şüphelendim ve durumu Fırat Sarı’ya anlattım. O da zaten kendisinin de şüphelendiğini söyledi ve "İlaç satıyor olabilirler" dedi. Fırat Sarı’ya bu durumu aktardıktan sonra Hasan Basri Gök bir daha bana böyle bir konuyu açmadı.
Mahkeme Başkanı: Ancak denetim tapelerinde, Hasan Basri ile aranızda ilaç değiştirme konuşması geçtiği görülüyor.
Serenay Şenkalaycı: Evet, denetim günü büyük bir şok yaşadım. 10 yıllık yoğun bakım hemşiresiyim ve bu denetimin sıradan bir denetim olmadığını düşünüyordum. Bana, Hasan Basri’den ek raporları istemem gerektiği söylendi. O an bir yönlendirme içinde olduğumu fark ettim ve kendisine, "Bir değişiklik mi yapıyorsun?" diye sordum.
Mahkeme Başkanı: Ancak, "Sen mi değiştiriyorsun?" dediğin kayıtlarda var.
Serenay Şenkalaycı: Evet, olağanüstü bir durum olduğunu anlayınca böyle sorular sordum.
Verilen aranın ardından duruşma devam ediyor.
Sanık kürsüsünde Fetin Rüştü Yıldız var. Avcılar Hospital başhekimi olarak çalışıyordu. Yıldız hakkında “112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastalar basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK’ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği, şüphelinin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmeyerek Kerem Muhammed Tokluoğlu bebeğin ölümünde sorumlu olduğu ve ihmali davranışla kasten öldürme suçunu işlediği” iddia ediliyor.
Mahkeme Başkanı: Anlaşmanız neydi, ne kadar ödeme yapacaktınız?
Fetin Rüştü Yıldız: Cirodan belli bir oran olacaktı.
Mahkeme Başkanı: Ne kadarlık bir orandı?
Fetin Rüştü Yıldız: Yüzde 35 diye hatırlıyorum, ancak pratikte gerçekleşen yüzde 20 oldu.
Fetin Rüştü Yıldız: 1997’de Gülhane Aski Tıp Akademisi’nde derece ile mezun oldum. İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekim olarak çalıştım. İstanbul İl Sağlık Müdür Yardımcılığı ve Kamu Hastaneleri Kurumu Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum.
Yenidoğan ünitesinin iletmesinin devredilmesi ve kiralanması durumu söz konusu değildir. Üçüncü kişilere kiralanmak ve onlara bırakılması doğru değildir.
Kamu hastanelerde bunu daha ilerisi olan hizmet alımı yapılmaktadır. Şu an birçok hastanede devam eden bir durumdur.
Hastanede birçok bölüm bulunuyor. Başhekim olarak hangi tedavinin yapıldığını, hangi ilacın verildiği, epikrize ne yazıldığını takip etmem mümkün değil.
Mahkeme Başkanı: Siz ödemelerde Fırat Sarı ile muhatap olmuyor muydunuz?
Bağcılar Medilife Hastanesi Başhekimi Cafer Akdur: Hayır.
Mahkeme Başkanı: Size bir şey sormuyorlar mıydı? Koskoca başhekimsiniz.
Cafer Akdur: Sadece "Bir doktor aldık, imzalar mısınız?" derlerdi. Ben de imzalardım.
Mahkeme Başkanı: İdari olarak kim ilgilendirdi?
Cafer Akdur: Yönetim Kurulu.
Sanık kürsüsünde Hemşire Tuğba Baş Özkaynak var.
Mahkeme Başkanı: Çağla Durmuş her ay 500 TL gönderir demişsin.
Tuğba Baş Özkan: Benim dışımda 3 vardiya daha vardı. O yüzden geliyordu. Çağla Durmuş kendi veriyordu.
Mahkeme Başkanı: Gece nöbetlerin değişimler yapılmasını istiyordu, Çağla Durmuş demişsin.
Tuğba Baş Özkan: Yoğun bakımımız yoğundu, ağır bebekler oluyordu, takip etmemiz gereken. 20 bebek varsa, 20 bebekten sorumlu tutuluyordum. Hemşire olarak yapmam gereken şeyler belliydi, yapmadığımız için sabah nöbet çıkışlarında söyleniyordu.
Mahkeme Başkanı: Entübe olmayan bebekleri entübe gösterin diyordu demişsin.
Tuğba Baş Özkan: Doğru olmadığını bildiğim için yapmıyordum. Bu yüzden öyle söyledim ifademde.
Mahkeme Başkanı: Savcılıktaki ifaden doğru mu?
Tuğba Baş Özkan: Evet.
Mahkeme Başkanı: Hastaları entübe gibi göstermemizi istiyordu demişsin. Entübe olmayan bebekleri kendisi gösteriyordu demişsin.
Tuğba Baş Özkan: Bebeklere bizzat kendim baktığım için olması gerekeni yazardım.
Mahkeme Başkanı: Çağla bunu yapıyor muydu?
Tuğba Baş Özkan: Evet, yakın bir cümle bu.
Mahkeme Başkanı: Nasıl yakınma?
Tuğba Baş Özkan: Entübe gösterip ilaç düşümü yapalım diyordu.
Mahkeme Başkanı: Doğru bir şekilde mi yapıyordu bunu?
Tuğba Baş Özkan: Belli bir bebekten konuşmuyordu, genel konuşuyordu.
Mahkeme Başkanı: İlaç düşümü yapınca ne oluyordu?
Tuğba Baş Özkan: Bilmiyorum.
Mahkeme Başkanı: Denetim yapılacağından ilaçları saklayın dediğini söylemişsin Çağla'nın.
Tuğba Baş Özkan: Evet.
Mahkeme Başkanı: Bunu hiç sorgulamadınız mı?
Tuğba Baş Özkan: Sormadım, kendi görev tanımım ile ilgileniyordum.
Savcı: Çağla’nın seni sahtekarlık yapmaya azarladığını söylüyorsun ama para almayı da kabul ediyorsun. Hem tehdit ediliyorsun hem de Çağla’dan para almaya devam ediyorsun.
Tuğba Baş Özkan: Tehdit değildi, teklif ediyordu. Vardiya ödemesi aldım. O paranın da Fırat Sarı’dan ya da başka bir yerden gelip gelmediğini bilmiyorum.