Hollywood filmlerinden kişisel gelişim seminerlerine kadar pek çok alanda karşımıza çıkan o iddia insan beyni hakkında büyük bir yanılgıyı da beraberinde getiriyor. İnsan beyni devasa bir potansiyele sahip olmasına rağmen, bizler bunun yalnızca küçük bir kısmını, yani %10'unu kullanıyoruz. Geri kalan %90'lık kısmın kilidini açmanın bir "süper güç" kazandıracağı fikri, uzun yıllar boyunca cazibesini korudu. Ancak modern sinirbilim ve nöroloji, bu tezin bir efsaneden ibaret olduğunu ortaya koyuyor. Beynimizin çalışma şekli ve enerji tüketimi, bu yaygın kanının tam tersini gösteriyor. İşte beynimiz ve potansiyeli hakkındaki şaşırtıcı gerçekler...
BEYİN NE KADAR ENERJİ HARCIYOR?
%10 efsanesini çürüten en güçlü kanıt, beynin enerji tüketimi. Bilimsel veriler, beynin büyüklüğüne göre aşırı derecede enerji harcadığını gösteriyor. Beynimiz, vücut ağırlığımızın sadece yaklaşık %2'sini oluşturmasına rağmen dinlenme halindeyken bile vücudumuzun toplam enerjisinin ortalama %20'sini tek başına tüketir.
Nörologlar, bu oranın, beynin sürekli olarak arka planda devasa bir "işlemci" gibi çalıştığının somut kanıtı olduğunu belirtiyor. Eğer gerçekten sadece %10'u aktif olsaydı, bu denli yüksek bir enerji harcaması mantıksız olurdu.

ÇOK KÜÇÜK HASAR BİLE NEDEN KRİTİK?
Eğer beynin sadece %10'u kullanılıyor olsaydı, geri kalan %90'lık kısma verilen hasarın ciddi bir etki yaratmaması gerekirdi. Ancak nörologların deneyimleri bunun tam tersini gösteriyor:
Beyindeki çok küçük bir hasar bile konuşma, hafıza, motor beceriler ve görme gibi temel ve yaşamsal işlevlerde ciddi kayıplara yol açabiliyor. Bu durum, beynin hiçbir bölgesinin "gereksiz lüks parça" olmadığını ve her bir santimetrekarenin belirli bir fonksiyona hizmet ettiğini kanıtlıyor. Evrimsel biyoloji açısından da bakıldığında, doğa, böylesine yüksek enerji tüketen ama kullanılmayan bir organı geliştirmeye izin vermezdi.

BEYNİMİZİN %100'ÜNÜ KULLANIYORUZ
Modern beyin görüntüleme teknikleri, özellikle Fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme (fMRI) çalışmaları, beynin çalışma prensibini net bir şekilde ortaya koyuyor:
Dinlenme durumunda bile beynin neredeyse her bölgesi az ya da çok aktivite gösteriyor.
Herhangi bir görevi yerine getirirken (konuşmak, yürümek, düşünmek) o görevle ilgili özelleşmiş bölgeler yüksek aktiviteye geçerken, diğer bölgeler daha düşük bir arka plan aktivitesi sürdürüyor.
Kısacası, beynimizdeki tüm bölgeler görev sahibidir. Mesele, kullanılmayan %90'lık gizli bir alan bulmak değil, asıl süper güç, merak, eleştirel düşünme, kaliteli uyku ve düzenli öğrenme ile potansiyelimizi en üst düzeye çıkarmakta yatıyor.
