Hepimizin hayatında, kendimizi her zaman başkalarının ihtiyaçlarına adayan, en saçma ricayı bile geri çevirmekte zorlanan o arkadaşlarımız vardır. Peki bu aşırı yardımseverlik hali, sadece iyi niyetten mi kaynaklanıyor, yoksa yıldızların bu durumla bir ilgisi var mı? Astrologlara göre, bazı burçlar doğaları gereği, başkalarını mutlu etme güdüsüyle kendi sınırlarını aşma eğiliminde. Bu, onlara çevrelerinde sevgi ve takdir kazandırsa da, uzun vadede tükenmişlik ve kişisel sınırların ihlali anlamına gelebiliyor. İşte o en hassas ve en fazla kendi sınırlarını zorlayan üç burç:

TERAZİ (23 EYLÜL – 22 EKİM)
Terazi burcu denilince akla denge, adalet ve uyum gelir. Ancak bu uyum arayışı, terazinin en büyük zaafına dönüşebilir: Çatışmadan kaçınma. Bir terazi için "hayır" demek, karşı tarafı üzmek, ortamın huzurunu bozmak ve dengeyi altüst etmek demektir. Bu nedenle, içten içe ne kadar istemeseler de, sırf barışı korumak adına tüm taleplere "evet" deme eğilimindedirler. Bu durum, başkalarının ihtiyaçlarına o kadar odaklanmalarına neden olur ki, kendi ihtiyaçlarını ve hatta adil olanı bile görmezden gelebilirler.

BALIK (19 ŞUBAT – 20 MART)
Zodyak'ın en duyarlı ve empatik burcu olan balık, evrensel merhametin sembolüdür. Balık burçları, başkalarının acısını veya hayal kırıklığını kendi içlerinde hissederler. Onlar için birine "hayır" demek, o kişinin çektiği sıkıntıyı bilerek uzatmak veya görmezden gelmek anlamına gelir. Bu derin empati, onları kolayca manipüle edilebilir hale getirir. Kötü niyetli biri olmasa bile balık, istemediği bir şeyi yaparken bile kendini "yardım etmek zorundayım" hissiyatının ağırlığı altında bulur. Sınır çizmek, onların hassas ruhlarına aykırıdır.

YENGEÇ (21 HAZİRAN – 22 TEMMUZ)
Yengeç burçları, Zodyak'ın anaç, besleyici ve koruyucu üyeleridir. Sevdikleri insanlar için her şeyi yapmaya hazırdırlar. Yengecin "hayır" diyememesinin temelinde, sevdiklerinin gözünde iyi ve vazgeçilmez olma arzusu yatar. Onlar için bir talebi reddetmek, sevgilerinin veya sadakatlerinin sorgulanması demektir. Aile ve yakın çevreye karşı duydukları aşırı sorumluluk duygusu, onları sürekli olarak başkalarının yüklerini üstlenmeye iter. Bu, zamanla kendilerini ihmal etmelerine yol açan kronik bir durum yaratır.
