Finans ve ekonomi çevrelerinde sıkça sorulan "tarihin en zengin adamı kim?" sorusunun cevabı genellikle Mali İmparatoru Mansa Musa'dır. Batı Afrika'daki bu güçlü imparatorluğun onuncu Mansa’sı (hükümdarı) olan Musa’nın zenginliği, efsanevi boyutlara ulaşmış ve yaşadığı dönemin ötesine geçmiştir. Serveti, modern zamanların en büyük servetleriyle karşılaştırıldığında bile astronomik kalmaktadır. Time dergisi, bu olağanüstü zenginliği tanımlarken, "Onun servetini tam olarak hesaplamak mümkün değil," ifadesini kullanarak, Musa'nın ekonomik gücünün sınırlarını çizmiştir.
MANSA MUSA’NIN SERVETİ VE KAYNAĞI
Mansa Musa'nın servetinin kaynağı, büyük ölçüde yönettiği Mali İmparatorluğu'nun doğal kaynaklarına dayanıyordu. İmparatorluk, özellikle Batı Afrika'daki en büyük altın ve tuz üreticisi ve ticaret merkeziydi. Musa, bu kaynaklar üzerindeki tekelini kullanarak muazzam bir zenginlik elde etti.

Mansa Musa'nın servetinin büyük bir kısmı, imparatorluğunun kontrol ettiği altın madenlerinden geliyordu. Dünya altın üretiminin önemli bir bölümü o dönemde Mali'den sağlanıyordu. Ekonomistler ve tarihçiler, Mansa Musa'nın sahip olduğu mal varlığını ve altın rezervlerini bugünün parasıyla net bir rakama dönüştürmekte zorlanıyorlar. Bu durum, Time dergisinin de belirttiği gibi, servetinin büyüklüğü nedeniyle hesaplanabilir bir sınırın ötesinde olduğunu gösteriyor.
HAC YOLCULUĞU VE EFSANESİ
Mansa Musa'nın zenginliği, özellikle 1324 yılında gerçekleştirdiği Mekke Hac yolculuğu sırasında tüm dünyanın dikkatini çekmiştir. Rivayetlere göre Musa, binlerce askeri, hizmetkârı ve onlarca deve kervanını beraberinde götürmüştür. Her deve, yüzlerce kilo saf altın taşıyordu.

Yolculuk sırasında geçtiği şehirlerde, özellikle Kahire'de, dağıttığı altın miktarı o kadar fazlaydı ki, bölgenin altın fiyatları on yıl boyunca düşüş yaşamış ve ekonomide büyük bir dalgalanmaya neden olmuştur. Bu olay, onun servetinin sadece bir göstergesi değil, aynı zamanda küresel ekonomiye etkisinin de kanıtıdır. Mansa Musa, zenginliğini sadece gösteriş için kullanmamış, Timbuktu gibi şehirleri ilim, kültür ve ticaret merkezleri haline getirerek camiler ve medreseler inşa ettirmiştir. Bu yönüyle sadece tarihin en zengin adamı değil, aynı zamanda vizyoner bir lider olarak da anılmaktadır.
