"Türk Taşı" anlamına gelen ve tüm dünyada Türklerin adıyla anılan turkuaz (turquoise) rengi, binlerce yıllık Türk kültürünün en önemli sembollerinden biri olarak kabul edilir. Gökkuşağının bu benzersiz tonu, basit bir renk olmanın ötesinde, Türk mitolojisinde kutsallık, koruyuculuk ve zafer gibi kavramlarla ilişkilendirilmiştir. Göktürklerden Karahanlılara uzanan geniş bir tarih yelpazesinde eserlerde kendine yer bulan turkuazın, günümüz modern Türk kimliğinde ve sembollerinde nasıl yer aldığını inceliyoruz.
TÜRK MİTOLOJİSİ VE KORUYUCU GÜÇ
Turkuaz rengi, Türk mitolojisinde temel bir rol oynar ve genellikle Gök Tanrı inancıyla ilişkilendirilir. Gökyüzünü ve ilahi gücü temsil eden bu renk, Türk kültüründe güçlü bir koruyucu özellik taşıdığı inancını barındırır. Bu nedenle geçmişten günümüze nazarlıklar ve mimari detaylarda sıklıkla kullanılarak kötü enerjilerden ve nazardan korunma amacıyla tercih edilmiştir.

TARİHTEKİ KÖKLERİ VE KULLANIMI
Turkuaz, sadece mitolojide değil, aynı zamanda Türk devletlerinin sanatsal ve mimari miraslarında da bolca yer almıştır. Tarih boyunca kurulan Türk devletleri, bu rengin zengin ve derin anlamını benimsemiştir:
Göktürkler ve Karahanlılar: Bu dönemlerden kalan eserlerde turkuazın çini ve seramik sanatında kullanımı, renge verilen önemin tarihi kökenini gösterir.
Selçuklu ve Osmanlı: Bu imparatorluklar döneminde cami, medrese ve sarayların süslemelerinde kullanılan turkuaz çiniler, bu rengin ihtişam ve kutsallık sembolü olarak ne kadar değerli görüldüğünü kanıtlar.

MODERN TÜRK KİMLİĞİNDE TURKUAZ
Turkuaz renginin bu tarihi ve kültürel ağırlığı, modern dönemde de resmi temsiliyetlerde kullanılmıştır. Türk milli kimliğine ve geleneğine bir saygı duruşu niteliği taşıyan bu uygulama, en dikkat çekici örneklerinden birini sporda göstermiştir. Türk milli futbol takımı, 2008 yılında düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda, bu kültürel mirası ve koruyucu geleneği temsil etmek amacıyla turkuaz renginde forma giymiştir.
