Görüşler

Khirbet Kumran yazmaları

Khirbet Kumran yazmaları

Kültür tarihi araştırmacısı Taner Ay, "Khirbet Kumran Yazmaları'nda kendilerini daha ziyade "Işığın Oğulları" şeklinde isimlendiren cemaatin, Essenler olup olmadıkları hala muamma" diyor.

Gaius Philinius Secundus, İskenderiyeli Philo, Flavius Josephus ve Epiphanius, En-Gedi’nin yukarısı ile el-Bahru’l-Meyyit civârındaki Kumran yerleşimlerinde Essenler veya Ossenler olarak isimlendirdikleri bir dînî cemââtten bahsetmelerine rağmen, ne Yeni Ahit’te ne de Rabbinik literatürde böyle bir cemââtin isminin geçmemesi asırlar boyunca süren bir muammâya neden oldu.

Ernest Renan, Hıristiyanlığın büyük oranda başarılı bir Essenlik olduğunu yazarken ( Vie de Jésus, 1863 ), Essenler veya Ossenler kimlerdi, bir bilen yoktu. Sorun, Essen veya Ossen kelimesinden dahi kaynaklanıyor olabilirdi. Çünkü, Essen veya Ossen kelimesi Grekçe’ydi.. Ancak Khirbet Kumran Yazmaları’nın keşfinden epey sonra, Robert Eisenman, Essen kelimesinin etimolojik kökeninin Osei ha-Toran olduğunu iddiâ edecektir ( Maccabees, Zadokites,Christians and Qumran, 1983 ). Oysa, çözümlenen Khirbet Kumran Yazmaları arasındaki Yunanca 131 fragmanda Essen veya Ossen kelimeleri, 764 İbranice fragmanda da Osei ha-Torah kelimesi bulunmuyordu. Khirbet Kumran Yazmaları’nda, cemââtin, kendilerini İbranice ve Ârâmca farklı şekillerde tanımladığı görülmektedir. Bunlardan biri “Ahde Riâyet Edenler” olup, Michael Baignet ile Richard Leigh, bunun İbranice karşılığının Nozrei ha-Brit olduğunu, sonradan Hıristiyanlar için kullanılacak olan Nôṣrî, Nazaren ve Nasrânî kelimelerinin dahi bu terimden türetildiğini iddiâ ederler ( The Dead Sea Scrolls Deception, 1991 ). John Toland ilk Hıristiyanları Nazarenler olarak belirtmişti ( Nazarenus, C. I, s. 26 vd., 1718 ). Epiphanius’un ilk Hıristiyanlar için kullandığı Grekçe kelimeyi ise, Joseph Bingmam ile Richard Bingmam, Jesseaenlar olarak kayda geçirmişlerdir ( Origines Ecclesiastcae, C. I, B. 1, s. 1, 1834 ).

* * *

Khirbet Kumran Yazmaları’ndan çok önce Şam Belgesi biliniyordu. 1896 yılında, Kahire’deki tarihî bir sinagogun genizasında, 164 yazma kutusu keşfedilmişti. Kutuların içlerinden çıkanlar, kadîm bir metinden kopyalanan İbranice tercümeleriydiler. A ve B kopyaları olarak tasnîf edilen bu yazmalardan, A kopyası 10’uncu yüzyıla, B kopyası ise 12’nci yüzyıla tarihlendirildiler. Bu belgeler Fragments of Zadokite Work ismiyle önce Solomon Schecter ( Cambridge, 1910 ), ardından da Robert Henry Charles ( Oxford, 1912 ) tarafından yayımlandı. Ancak, kopya metinler eksikti ve asıl metnin hangi cemââta âid olabileceği husûsu da kafaları karıştırmıştı. Khirbet Kumran Yazmaları’nın keşfinden sonraysa, Şam Belgesi’nin M.S. 68 yılına kadar En-Gedi’nin yukarındaki cemââtin metinlerinden kopyalandığı sarâhat kazandı. Asıl metin, 4’üncü, 5’inci ve 6’ncı mağaralardan çıkmıştı.

* * *

Khirbet Kumran Yazmaları’nın keşfi, 1947 yılında, Bedevi Ta’amireh kabilesinden edh-Dhib lâkaplı Muhammed el-Hamid isimli bir çobana atfedilir. Sonrası bir câsûsluk hikâyesi kadar karışıktır. Merâk eden, hâdisâtın mukâyeseli bir tarihçesi için John Marco Allegro’nun, William H. Brownlee’nin, Sidnie White Crawford’un, John C. Trever’in ve Geza Vermes’in yazdıklarına bakabilirler. Yazmalar En-Gedi mahallinin yukarısındaki mağaralarda bulunmuşlardı. Gaius Philinis Secundus’un “Essenler’in altında önceleri En-Gedi kasabası yer almaktaydı” ifâdesine nazaran, yazmaların Essen cemââtine âid metinler oldukları açıklandı. En-Gedi mahalli 1’inci Samuel Kitabı’nın 24:2’sinde “ancak dağ keçilerinin tırmanabildiği kayalıklar”, aynı kitabın 23:29’unda ise “sarp yerler” şeklinde tasvir edilmişti. Gaius Philinius Secundus’un, İskenderiyeli Philo’nun ve Flavius Josephus’un cemâât için işâretledikleri mahall de, burası olabilirdi.

* * *

Kazılar, cemââtin bu komününün ilk dönemini M. Ö. 150 - 140 yıllarına, son döneminiyse M.S. 68 yılına yerleştiriyor. Cemââtin, Birinci Yahudi-Roma Savaşı veya Büyük İsyân olarak bilinen ha-Mered Ha-Gadol döneminde ortadan kaldırıldığı muhakkaktır. Roma Ordusu, yerleşkede kim varsa kılıçtan geçirmiş, sağ yakaladıklarınıysa işkenceyle öldürmüştür. Josephus’un yazdıkları bunu doğruluyor ( War II, 152.3 ). Buna mukabil, Kumran cemââtinin ortaya çıkışı yerleşkeden biraz daha öncedir. Belgelerin tarihlendirmesi M.Ö. 196 yılına tekabül ediyor.

Khirbet Kumran Yazmaları, Gaius Philinius Secundus’un, İskenderiyeli Philo’nu ve Flavius Josephus’un Essenler için yazdıklarından daha farklı bir cemâât yapısını şekillendiyor. Philinius, “hiç kadınları yoktur, tüm cinsî ârzûları dışlamışlardır, paraları yoktur ve misâfirleri için sadece hurmaları vardır” diye yazmıştı ( Natural History, V, xv ). Khirbet Kumran civârındaki 1.187 mezarda yapılan kazılarda kadın ve çocuk iskeletleri de ortaya çıkmıştır. Ancak, M.S. 68 yılından sonra, bu mezarlıklara Bedeviler’in de defin yapmaları ihtimâli dahi bulunduğundan, yazmalar en sıhhatli belgelerdir. Khirbet Kumran Yazmaları’nda evliliğe ( 2’nci Mağara, Tapınak Parşömeni, LXVI ), kadınlara ve çocuklara dâir çok sayıda kuralın bulunduğu görülür. Ayrıca, çöl yerleşkesindeki cemâât hayatıyla, kasabalardaki cemâât hayatı arasında bazı farklar mevcûddur. Şam Belgesi’ne nazaran,cemâât, “kamp” ve “kasaba” şeklinde ikiye bölünmüştü. Çöl yerleşkesinde, bazı istisâlar dışında, “bekâr kardeşlik” esâs gibi görünse de, kasabalardaki cemâât a’zâsı evli ve çocuk sâhibiydiler. Bunlar hânelerinde hizmetçi çalıştırıyor, ticâretle uğraşıyor, sürü güdüyor, üzüm ve zeytin yetiştiriyor, toprağı ekiyor ve kurban kesiyorlardı. Bunlar Essenler ise, cemâât a’zâsının et yemediklerine dâir yazılanların asılsızlığı da ortaya çıkmıştır. 1956 yılında keşfedilen Tapınak Parşömeni, tiksindirici hayvanların dışında hayvan etinin ve uçan böceklerin yenebileceğini ( XLVIII ) açıkladığı gibi, YHWH’ye kurban edilecek hayvanların sayılarını ve bunlarının ne şekilde paylaştırılacağını da belirtilmiştir ( XII vd. ).

* * *

Khirbet Kumran Yazmaları’nın cemââtinde eşitlik yoktur. Bu cemâât, Kâhinler, Levililer, İsrailliler ve Dönmeler olarak 4 ayrı tabakadan teşekkül ediyordu ( 4’üncü Mağara, 279 ). Onların cemâât içindeki konumları da farklıydı ( 4’üncü Mağara, 267 B. 9, v. Ii ). Ayrıca, Khirbet Kumran Yazmaları cemââtinin katı hiyerarşik bir yapısı vardır. Cemâât Kurulu’nda 12 kişi ve 3 Kâhin bulunuyordu ( 1’inci Mağara, Cemâât Kuralı, VIII ). Bu yapılanmada Gardiyanlar, Kâhinler ve Hâkimler müridlerin üstündeydiler.

Khirbet Kumran Yazmaları’nda cemââtin kendilerini “Işığın Oğulları” şeklinde isimlendirdiği görülmektedir. Belki mecâzî bir kullanımdı. Ama, Khirbet Kumran Yazmaları daha ziyâde Zealot veya Zaddikim karakterli bir cemââti ortaya çıkarıyor. Onların Hasidiyanlar, Hasimler, Hadisim ha-Rishonim veya Assideanlar yazımları görülen cemââtin devâmı olabileceğini düşünenler bulunuyor. Hasidiyanlar’dan 1’inci Makabeler Kitabı 2:42’de “İsrail’in yiğit savaşçıları” şeklinde bahsedilir. Jewish Encyclopedia’da bunların sonradan Ẓaddiḳim ( al ha-Ẓaddiḳim we’al ha-Ḥasidim ) diye isimlendirildikleri bilgisi vardır ( Joseph Jacobs ve Max Schloessinger, 1906 ). Luigi Cascioli, M.Ö. 128 ile M.S. 63 arasında Hasidiyanlar kelimenin telaffuzunda Essenler şeklinde bir değişim meydâna geldiğini belirtmesine rağmen, bunun tarihî nedeni hakkında bir şey söyleyemez ( Mesih Masalı, s. 162, 2006 ). Kaufmann Kohler’in de Essenler’in Hasidiyanlar’a dayandığını düşündüğü açıktır ( Jewish Encyclopedia, 1906 ). Hasidiyanlar’ın yerleşkeleri için de Ölü Deniz’in kuzey batısındaki Khirbet Kumran bölgesini işâretlenmiştir.

Bir başka iddiâ, onların aslında bir Zealot kolu olabileceğina dâirdir. Zealotlar’ın Gamalalı Yuda tarafından kurulduğu yazılır. Josephus, bu Gamalalı Juda için, “kendisine âid bir mezhebinin bulunduğu” kaydını düşmüştür ( The Jewish Wars, II, i ). Gamalalı Yuda’nın soyundan Mesede’nin, M.S. 66 yılındaki isyânda, Kumran’ın aşağısında ve Ölü Deniz’in güney batı kıyısına yukarıdan bakan sarp bir dağın yamacına kale kurduğunu, ama orasının Roma Ordusu tarafından yerle bir edildiğini biliyoruz. Burası da Khirbet Kumran mevkiîdir.

Khirbet Kumran Yazmaları’nda kendilerini daha ziyâde “Işığın Oğulları” şeklinde isimlendiren cemââtin, Essenler olup olmadıkları ve de tarihî kökleri bence hâlâ bir muammâ...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir