Klasik romandan çok Antik Yunan tragedyası

Klasik romandan çok Antik Yunan tragedyası

ABD’li yazar George Saunders, tarihi gerçeklerle kurmacayı iç içe geçirdiği ‘Arafta’ adlı romanıyla bu yılki Man Booker Ödülü’nü kazandı. Amerikan iç savaşı yıllarında Başkan Abraham Lincoln’ün oğlu William Wallace’ın ölümünden sonra arafta kalmasının öyküsünü anlatan kitap, Antik Yunan tragedyalarını andıran tiyatral bir aktarıma sahip.

ERKUT TEZERDİ / İSTANBUL

Dünyanın en prestijli edebiyat ödüllerinden Man Booker Ödülü’nü bu yıl ABD’li yazar George Saunders, orijinal adı ‘Lincoln in the Bardo’, Türkçeye ise ‘Arafta’ adıyla çevrilmiş eseriyle kazandı. Delidolu Yayınevi’nden çıkan romanda Amerikan iç savaşının sertleştiği 1862’de, Başkan Abraham Lincoln’ün 11 yaşındaki oğlu William Wallace’ın ölümünden sonra arafta kalması ve kendi gibi orada sıkışmışların yaşadıkları okuyucuya ulaşıyor. Bunlar yaşanırken zengin tarihi gerçeklerle Saunders’ın kurmaca olayları ve diyalogları genele yayılıyor. Bu, yeri geldi mi bir kitaptan, gazeteden veya dönemin günlüklerine not düşülmüş alıntıyla gerçekleşiyor, yeri geldi mi de evin hizmetçilerinin, konukların ağzından dökülüyor… Romandaki sırası gelen onlarca kişi birincil ağızdan konuşuyor, cümlelerin hemen altında ise konuşan kişinin adı yazıyor. Gerçekler arasında ‘Willie Lincoln’ün Cenaze Hitabesi - Phineas D. Gurley, Illinois State dergisinden’ ve ‘Isabelle Perkin’in İç Savaş Mektupları, 25 Şubat 1862’ gibi kayıtlar yer alıyor. “Çocuğunu seven her ebeveyn kaderin, üzerine titredikleri canı kendileri gibi önemsemeyip bir kaprisle yok edebileceği hissini yaşamış herkes, Bay ve Bayan Lincoln’ın korkusunu ve endişesini hayal edebilir.” - ‘Edwine Willow’un İç Savaş Mektupları Seçkisi’ Kurmaca diyalogları sarf edenler arasında da Rahip Everly Thomas, Hans Vollman ve Eddie Baron gibi isimler bulunuyor: “Üstü başı dağınık beyefendi şimdi küçük bedenin üzerine titriyor, saçlarını okşuyor, oyuncak bebeklerinkini andıran soluk ellerini seviyor, düzeltiyordu.” - Roger Bevins III Klasik roman anlatımı çizgisini yıkan eser Antik Yunan tragedyalarını andıran tiyatral bir aktarımla ilerliyor. Romanın yapısı böyle olunca, Man Booker Roman Ödülü Seçici Kurul Başkanı Baroness Lola Young, ‘Arafta’nın ödüle değer görülme gerekçesini şu sözlerle açıklamıştı: “Yeniliğiyle, yazım tarzıyla bir adım öne çıkıyordu. Kitabı jürilerden biri gökyüzünde patlayan havai fişeklere benzetti. Ölüm, mahrumiyet, yas gibi konulardaki düşüncelerimizi sorgulatan kitap ve bunu yaparken kendi faniliğimizle, başkalarının ve özellikle sevdiklerimizin faniliğiyle barışmamızı sağlıyor.” Lincoln ailesinin yaşadıklarının başkalarının gözünden anlatımıyla başlayan romanda, henüz hasta Willie’nin cenaze töreninden önce Beyaz Saray’da verilen parti, hemen sonrası ve Amerikan iç savaşında yaşanan sertlik genele yayılıyor. ‘Arafta’ bu açıdan değerlendirildiğinde ABD’nin 16’ncı başkanı Abraham Lincoln’ın kararlı mücadelesini de tarihi kayıtlar eşliğinde gözler önüne seriyor. Romanın siyasi altyapısında bunlar var. Akışın ise sırası gelenin repliğini söyleyip sıranın yeniden kendine gelmesinden ibaret olduğunu söylemek mümkün! Herkes Bay ve Bayan Lincoln’e acıyor, oğulları Willie’nin zamansız ölümü üzerine iç döküşlerde bulunuyor. Ancak bu sözleri sarf edenlerin birçoğu da yaşamadığı gibi ölümünü de kabul edemiyor. Bir sıkışmışlık söz konusu. Bunlar, tıpkı Lincoln’ün oğlu Willie gibi arafta kalmış kimseler… Ayrıca gerçekle kurmaca iç içe geçince de hangisinin tarihi gerçek hangisinin hayal ürünü olduğunu anlamak zorlaşıyor. ‘Arafta’ sıra dışı anlatıma ve olay örgüsüne sahip tiyatral mantıkla yazılan bir eser. Klasik roman üslubundan kopamayan edebiyatseverleri çok şaşırtabilir.

17-11/18/asdasdasd.jpg

ASLINDA BİR OYUN OLACAKTI

ABD’li yayınevi Penguin Random House’un George Saunders ile gerçekleştirdiği bir röportajda, öyküleriyle bilinen Saunders’ın neden Abraham Lincoln’ün merkezde yer aldığı böyle bir ilk roman yazdığının gerekçesi şu sözlerle anlatılıyor: “Zamanın gazeteleri, Lincoln’ın defalarca mezara gidip oğlunu kucakladığını yazmış. Bunu duyduğumda zaman zihnimde bir imge belirdi. Bu imge senelerce aklımdan çıkmadı, bir oyunda kullanmaya çalıştım fakat başaramadım. Ancak fikir o kadar ısrarlı çıktı ki sonunda onu kurmaca olarak yazmaya beni ikna etti…” Roman belki de bu nedenle tiyatral bir mantıkla okuyucuya sunuldu.

ROMANDAN ÇOK ‘ANLATMAK’ ÖNEMLİYDİ

George Saunders, kafasının içinde yer edinen ‘tarihsel gerçeklik tohumu’nun ‘Arafta’nın temelinde bulunduğunu belirterek, yazmaya başlayınca ilgisinin daha da arttığını ifade ediyor. Bir noktadan sonra da yazdıklarının uzunluğu nedeniyle hikâyenin de daha uzunlaşacağını anladığını söyleyen Saunders, böylelikle romanın nasıl doğduğunu dile getiriyor. Saunders, ‘Arafta’yı yazarken de aslında hiçbir zaman roman yazmak istemediğini anladığını sözlerine ekliyor: “Süreç, roman yazmanın genel ilkelerini öğrenmekten çok, bu hikâyeyi anlatmama yardımcı olacak hamleleri keşfetme süreci haline geldi.”

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN