Anadolu’da ürettikleri arp şimdi Amerika yolcusu

Anadolu’da ürettikleri arp şimdi Amerika yolcusu

Sanatçı çift Zeynep Öykü ve Ali Öztürk, dünyada sayılı ustası bulunan arp enstrümanını Anadolu’da üretiyor. Bilecik Gölpazarı’ndaki atölyelerinde ‘Anatolian Harps’ markasıyla ürettikleri arplar yurt dışında büyük ilgi gören çift şimdi de Amerika’dan davet aldı. Türkiye’nin adını Boston’dan dünyaya duyurmaya hazırlanan çift, yapımı en az sekiz ay süren arpı iki ayda üretmeye başladıklarını söyleyerek, «Birkaç yılda barok arp nereden alınır sorusunun cevabı Türkiye’den alınır olacak» diyor.

SALİHA SULTAN

Lirik sesiyle dinleyicisini büyüleyen bir enstrüman olan arp, günümüzde çağdaş Avrupa müziğinin vazgeçilmez bir enstrümanı olarak görülüyor. Çıkardığı sesin yanı sıra ihtişamlı yapısı ile görsel hafızamıza da bir güzellik sembolü olarak kayıtlı olan bu enstrüman, mermerden yapılmış birçok tarihi heykelde ‘meleklerin çalgısı’ olarak karşımıza çıkıyor. Çağdaş Türk müziğinde dev orkestralarda tek tük karşımıza çıkan arp, ülkemizde sanırım ençok Şirin Pancaroğlu ile tanındı. Bu en çok son yıllarda ülkemizdeki müzikseverlere tanıtan bir isim daha var. Sadece ülkemizde değil dünyada da ilgiyle takip edilen bir arpist o: Zeynep Öykü. 34 yaşındaki genç sanatçı bugüne kadar New York’tan arpın ‘ana vatanı’ sayılan Galler’e birçok şehirde verdiği konserlerle dikkat çekti. Sanatçı Öykü’nün bu başarısı şimdilerde kendisi gibi müzisyen olan eşi Ali Öztürk’le giriştiği yeni bir serüvenle birlikte, başka bir yöne evrilmiş durumda. Pandemi sürecinde İstanbul’da yaşayan sanatçı çift, hepimizin yakalandığı o ‘pandemi sıkıntısı’nda arp üretmeye karar vermiş. Yaptıkları ilk arpın başarısıyla cesaret kazanan çift ardından bu işi büyütmeye karar vererek, Ali Öztürk’ün bir zamanlar ‘taşra sıkıntısı’ ile ayrıldığı memleketi olan Bilecik Gölpazarı’na yerleşerek bir arp atölyesi kurmuş. Son iki yıldır burada yaşayan çift artık seri olarak arp üretiyor ve ‘Anatolian Harps’ markasıyla ürettikleri bu arpler Amerika, İngiltere gibi ülkelerdeki arpistlerden büyük ilgi görüyor. Anadolu’nun bir kasabasında yaptıkları arplar ile kısa sürede tereciye tere satar hale gelen, Türkiye’nin ilk arp üreticisi sanatçı çift önümüzdeki günlerde de Amerika yolcusu. Boston’daki bir festivalden özel davet alan çift, ürettikleri arpleri yüklenip Amerika’ya gidecek, hem kendilerinin hem Türkiye’nin adını bütün arp dünyasına duyuracak.

09kr02-man12.jpg

‘YURT DIŞINDAN İKİ KAT PAHALIYA GELİYORDU’

Amerika seyahatleri öncesi beni Gölpazarı’ndaki atölyesinde ağırlayan sanatçı çiftten ilk olarak Ali Öztürk’e soru yönelttim. Çünkü ‘Anatolian Harps’ın başarısının ardında kendisi hem müzisyen hem yazılımcı olan, daha önce İstanbul’da bir ‘beyaz yakalı’yken şimdi Gölpazarı’nda elinde marangoz aletleriyle kiraz ağacı yontan Öztürk’ün bu işe adanmışlığı var. “Normalde hobi olarak gitar yapıyordum zaten” diyor Öztürk, “Zeynep Hanım’ın birçok öğrencisi var. Pandemi sürecinde arp derslerine talep arttı ama onlara arp bulmak çok zordu. Türkiye’de üretilmediği için yurt dışından getiriliyordu. Kendisi de hep yurt dışından alıyordu. Yurt dışından gelince tabii fiyat da iki katına çıkıyor. Kendi aramızda biz arp üretebilir miyiz diye konuşmaya başladık, hikaye böyle başladı.” Arpın üretmesi en zor enstrümanlardan biri olduğunu söyleyen Öztürk, “Mühendislik kısmı faza, bugüne kadar deneyenlerin yaptıkları enstrümanlar hep patlamış çünkü tel basıncı yüksek bir alet. İnce bir ses tahtası üzerinde neredeyse bin tonluk bir ses yükü var” bilgisini veriyor. Araştırmayı seven bir kişilik olan Öztürk, işe öncelikle arpın tarihini araştırarak başlamış. 1400’lü yıllara kadar gittiği araştırmada zihninde bir tasarım oluşmuş, kendisi de bir teknoloji işinden geldiği için ilk olarak tridi çizim öğrenmiş, bir demo tasarlamış. Ardından arp yapımına geçen ve parçalarını kesen Öztürk, ilk enstrümanı iki ay gibi kısa bir sürede tamamlamış. Burada araya Zeynep Öykü giriyor ve “Hiç kimseye arp yaptığımızdan bahsetmemiştik. Ali Bey ilk arpı tamamladığında annemi aradım, ‘Sana bir sürprizimiz var’ dedim. ‘Anneanne mi oluyorum?’ diye sordu. ‘Arpımız oldu’ dedim” diyor. Gururla şöyle devam ediyor Öykü: “yapabileceğimize inanmıştık ama birkaç başarısızlıktan sonra doğruyu buluruz diye düşünüyorduk. İlkinde sesi harika ve çok sağlam, hiçbir teknik hata olmayan bir arp yapmış olduk, bunu hiç beklemiyorduk.” Çift, ilk üretimin ardından ilk siparişlerini almış, İncirlik Üssü’nde çalışan bir ABD’li komutanın eşine sürpriz olarak istediği büyük boy arpı yapmaya girişmiş. Bu ilk siparişin yapılması için fedakarlık ise Öykü’den gelmiş, sanatçı oldukça masraflı bu enstrümanın yapımı için yedek arpını satmış... Çift bu deneyimlerin ardından bu işe baş koymuş, İstanbul’u terk ederek, bir sahil kasabasına yerleşmek yerine Öykü’nün isteğiyle Öztürk’ün memleketine, Gölpazarı’na taşınmış. Burada ‘Anatolian Harps’ markasıyla ürettikleri arpler için kurdukları atölyede işi daha da büyüttüklerini vurgulayan çift, üç eleman yetiştirerek kadrolarını genişlettiklerine dikkat çekiyor.

‘NORMALİ SEKİZ AY AMA BİZ SADECE İKİ AYDA ÜRETİYORUZ’

Öztürk, sohbetimizde ürettikleri ilk arpten sonra mesleki kariyerinin artık başka bir yöne evrildiğine değinerek, “Zaten yazılımdan emekli olmak istiyordum. Hala, devam ediyorum ama başka bir yöne evrildim. Normalde enstrüman üretiminde kullanılmayan adetleri, gelenekleri teknoloji sisteminden getirip bu üretim sistemine adapte etmiş oldum” diyerek bu alana getirdiği yeniliğin de altını çiziyor. Arp üretiminin en az sekiz ay sürdüğünü, hatta arpın çeşidine göre bunun iki yılı bulabildiği bilgisini aktaran Öztürk, “Biz şu an iki, iki buçuk ay gibi bir sürede üretiyoruz” ifadesiyle, iddiasını da ortaya koyuyor. Öykü ise sadece üretimle kalmadıklarını vurgulayarak, “Ali Bey sürekli yeni şeyler düşünüyor, ne yaparsak daha sağlam olur düşüncesiyle enstrüman yapım sürecini sürekli iyileştiriyor. Şu an bir yıl içinde 50’den fazla arp üretebilir hale geldik” sözleriyle, eşinin bu iddiasının altını dolduruyor.

‘BU TOPRAKLARIN MÜZİĞİ NEDEN ARPLA ÇALINMASIN?

Ürettikleri arplar için reklam yapmaya ihtiyaç duymadıklarını ancak yaptıkları enstrümanın namının dünyadaki bütün arpistler arasında kulaktan kulaktan yayıldığını belirten çift, “Biz bu işi misyon edindik” diyerek, amaçlarının maddi bir kazançtan öte olduğunun altını çiziyor. “Türkiye’de bu enstrümanı yaygınlaştırmak istiyoruz” diyen Öztürk, şunlara dikkat çekiyor: “Bizim topraklarımızda çok güzel müzikler var, neden böyle bir enstrümanla çalınmasın? Arp normalde bir ozan çalgıcısı, İrlanda kültüründe Keltler yani ozanlar boynunda gezdiriyor, çalıp kendi hikayesini anlatıyor. Tıpkı bizdeki Aşık Veysel gibi... Biz de bu madem bir ozan çalgısı neden ozan gibi anlatmıyoruz dedik. Zeynep her konserde hem arpın ne olduğunu hem bestecilerinin neler yaşadığını anlatıyor mesela. Normalde klasik müzik konserlerinde belli bir saatten sonra gözler aşağı düşer ama Zeynep’in konserlerini herkes pembe dizi gibi merakla izliyor. Türkiye’de kemana, gitara ulaşmak kolay ama arp çok az.”

ARPİSTLER İYİ BİR ENSTRÜMAN İÇİN DÜNYANIN ÖBÜR UCUNA BİLE GİDİYOR

Öykü ve Öztürk ile, arp yapımının detaylarını ve arpın dünyadaki karşılığını da konuştuk. En iyi arpın ceviz, akçaağaç ve kiraz ağaçlarından yapıldığını söyleyen çift, kendilerinin yerli ağaçları tercih ettiğini belirtiyor. Öztürk “İnsanlar eve parke yaptırırken Amerikan cevizi olsun diyor bizde. Halbuki onlar da Türk cevizine hayran” sözleriyle yerli ağaçlarımızın kalitesine dikkat çekiyor. Arp yapımında beşinci yıla ulaştıklarını söyleyen Öztürk, “Arp kısmında rahatız artık ama biz olmayan şeylerin de üreticisiyiz artık. Dünyada saysak yüz tane belki yoktur şimdi barok gitar da üretmeye başladık” sözleriyle, barok müziğe farklı enstrümanlarla önemli katkılar sağlayacaklarının işaretini veriyor. Öykü ise arp camiasının dünya üzerinde yüz bin kişilik bir grup olduğunu dile getirerek, “Arp pahalı bir enstrüman. Düşük kaliteli ile başlayayım, sonra iyisini alıp devam ederim türü bir şey değil. Bu enstrümanı satın almak zor. Ayrıca yapan az olduğu için almak için yıllarca sıra bekleyenler var. Amerika’da, İtalya’da yapan fabrikalar var ancak artık seri üretim onlarınki. Çin, Pakistan gibi ülkelerde de üretiliyor ama onlar da ancak kapı kapanmasın diye takoz olarak kullanılabilecek seviyede. O yüzden bizim nerede, hangi şehirde ürettiğimiz önemli değil, onu fark ettik. Bu enstrümanı çalanlar satın almak için iyisi neredeyse almak için oraya kadar gidiyor. Bu anlamda bizim yaptıklarımız kaliteli olduğu için büyük ilgi görüyor.”

09kr02-man.jpg

‘BAROK ARP NEREDEN ALINIR SORUSUNUN CEVABI YAKINDA TÜRKİYE’DEN OLACAK’

“Dünyada şu an iyi arp yapan üç usta var” diyen Öztürk, ürettiği barok arpların kalitesi için de oldukça iddialı: “Özellikle barok arp konusunda Amerika ve Almanya’da ustalar var ve biz varız şu an. Barok arpı en iyi yapan olarak bilinmemize çok az bir zaman kaldı, birkaç yılda barok arp nereden alınır sorusunun cevabı Türkiye’den alınır olacak.” Öte yandan Öykü ve Öztürk çiftinin atölyesinde ürettiği arplar Türk sanatının izleriyle dolu. Eşinin ve ekibin ürettiği enstrümanları kendi süslemeyi tercih eden Öykü, bu süslemelerde tezhip, çini sanatımızın lale gibi özgün motiflerinden esinleniyor. Hatta Topkapı Sarayı’nın duvar süslerini de arpın gövdesine taşıyan sanatçı, barok müzik dünyasında bu yönüyle de ülkemiz adına kültür elçiliği yapıyor.

09kr02-man1.jpg

'BİRLİKTE SIFIRDAN BİRŞEYLER KURDUK, BİR BÜTÜN OLDUK'

Zeynep Öykü ve Ali Öztürk ile atölyede geçirdiğim süre boyunca, dikkatimi çeken bir diğer konu da bu sanatçı çiftin birbirinin hayallerine olan inancıydı. İki farklı karakter ve yetenekte müzisyenin bir araya gelip, enstrüman üreterek kendilerine açtıkları bu özel alan onları benzerlerinden ayırıyor. Çiftin hikayesinde arpist Öykü'nün eşinin memleketi olan Bilecik Gölpazarı'na yerleşme kararı ise dikkat çekici. Sanatçıların yurt dışına gitmeye çabaladığı bir dönemde, bir 'taşra kasabasına' gitmeyi tercih eden Öykü'ye bunun nedenini sordum, cevabı şöyle: "Ben yurt dışında öğrenciyken de orada kalmayı istememiştim. Ülkemi seviyorum. Her yerde yaşamanın mutlaka zorlukları var ancak yurt dışında ne olursa olsun dışlanıyorsunuz, Hollanda ve İngiltere'de öğrenciyken bunu hissettim. Hele de görsel olarak Ortadoğulu olduğun belliyse... İstenmediğini hissediyor insan gerçekten. Ben o histen ilk andan itibaren nefret ettim. Burada, Türkiye'de olmanın zorlukları yok mu, elbette var. Ama her şeyin bir zorluğu var. Gölpazarı'na gelmek ise bana göre iyi bir karardı. Burası biraz daha keşfedilmemiş bir yer bana göre." Öykü, sözlerine şöyle devam ediyor: "Benim çok fazla iş dışı sosyal bir hayatım olmuyor açıkcası. Ders veriyorum, konserlere gidiyorum, arp odaklıyım. İstanbul'da yaşarken de böyleydi, gezmeyi pek seven biri değildim hiçbir zaman. Kalabalığın içine girmeyi pek sevmem. Şimdi köyde ev yapıyoruz, etrafında başka ev bile olmayacak. Benim hayalim bir boşluk içinde, daha sessiz sakin bir hayattı, ona ulaşmaya çalışıyoruz." Öykü, eşi Ali Öztürk'ün çalışmalarına büyük saygı gösterdiğini dile getirerek, "Ali Bey olmasa yapamazdım böyle bir şeyi. Kendim arpist olarak bir kariyerim vardı, evet kendi yolumu çiziyordum, tek başıma kariyerimi ilerletirdim ama arp üretimi yapamazdım mesela. Ali ile birlikte sıfırdan bir şeyler kurduk, bir bütün olduk. Hiç yardım olmadan hayatımı yaşıyorum demek çok güçlü olmak demek değil bence, birlikte bir şeyler yapmak daha anlamlı. Ben seksen yaşında yalnız olarak her şeyi başarmış biri olmak isteyen biri değilim."

ADLARINI DÜNYA DUYDU AMA BİZİM KURUMLAR HÂLÂ İLGİSİZ

Sanatçı çiftin atölyesinde geçirdiğim sürede en çok merak ettiğim sorulardan biri de şehrin kendilerine olan ilgisiydi. Dünya çapında ses getiren bir işi, bir zamanların İpek Yolu duraklarından biri olan Gölpazarı’na taşıyan çifte komşuları, şehrin belediyesi, valiliği, kaymakamlığı nasıl yaklaşıyordu? Bu soruma, “Bizden bahsederken ‘sazcılar’ diyorlar” cevabını veriyor Öztürk kahkahalar atarak. Komşularından sevgiyle bahseden Öztürk, “Hepsi çok güzel insanlar, ziyaretçimiz de çok oluyor. Bazen atölyenin kapısını çalıp ‘Fırın küreği yapıyor musunuz?’ diye soran da oluyor tabii” diyor ve ekliyor: “Bir gün bir teyzeyi kıramadım, ona bir fırın küreği yaptım.” Çift, şehirdeki kurumların ilgisine yönelik sorularıma ise “Kurumlar da yaptığımız işi algılamaya çalışıyor tabii. Çıkan haberlerin ardından Valilik etkinliklere davet etmeye başladı. Diğer kurumlarla da bu etkinliklerde karşılaşıyoruz tabii” yanıtını verdi. Bu kısa cevaplardan anladığım ise, barok müzik dünyasında adı kulaktan kulağa yayılan sanatçı çiftin, kurdukları atölye ile büyük değer kattıkları Gölpazarı’nda yeterince anlaşılmadıkları. Normalde bir Avrupa ülkesinde, bir taşra kasabasında yapılsa şehrin girişine adı yazılacak, bölgenin turistik cazibe merkezlerinden birine dönüştürülecek ‘Anatolian Harps’ atölyesi, anlaşılan o ki ‘taşra sıkıntısı’na kurban gidiyor. Öztürk, “Sizi ziyaret ediyorlar mı? Birlikte özel bir çalışma yapmayı teklif ediyorlar mı?” soruma “Hayır” cevabını veriyor. Ancak çift kimseye kırgın da değil, çünkü onların idealleri var. Tarihi arplar üzerine planladıkları bir etkinlikten heyecanla bahsederek, şunları aktarıyorlar: “Böyle nadir işler Amerika ve Edinburg’da var. Biz de Gölpazarı’nın eski adıyla Bedi, yeni adıyla Üzümlü köyünde böyle bir etkinlik düşünüyoruz. Orta çağ ve arpın iç içe geçtiği, insanların kostümler giyip geldiği muazzam bir ortam olacak. Yurt dışındaki arpistlerin, bu konuya meraklı birçok insanın da geleceğine eminiz.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN