Cemil Cem’in evinde hafıza katliamı

Cemil Cem’in evinde hafıza katliamı

Sanatçılarımıza vefamız yine sınıfta kaldı. Türk karikatürünün kurucusu Cemil Cem’in Kadıköy’deki tarihi köşkünün kapısına, bizzat yaşadığı yuvaya ‘Turhan Selçuk Kültür Evi’ levhası asıldı. Mehmed Âkiflerin, Yahya Kemallerin, Ahmet Muhip Dıranasların mirasına yapılan vefasızlık zincirine bir yenisini ekleyen bu kararı anlamak mümkün değil. Cem Cemil’e üst katta bir oda ayırarak, gölgeye dönüştüren, evinin ruhunu hiçe sayan bu hatadan hızla dönülmelidir.

Size öyle bir vefasızlık skandalı anlatacağım ki, inanamayacaksınız. ‘Türk karikatürünün babası’ dediğimiz, mimarı olarak anılan bir ismin, Cemil Cem’in Kadıköy’deki o güzelim, o tarih kokan köşkü var ya... Ne yazık ki, o evin kapısında Cemil Cem’in adının yazılmasını beklerken, artık ‘Turhan Selçuk Kültür Evi’ yazıyor! Ayıptır, günahtır, bu nasıl bir hafıza kaybıdır böyle? Kısa bir süre önce bu sayfada haberleştirdiğim, Yahya Kemal Müzesi’nin, Ahmet Muhip Dıranas evinin hazin hallerini hatırlayın. Bu memlekette vefasızlık, maalesef bitmeyen bir salgın!

AYAK İZLERİNİ BİLE SİLMEK İSTİYORLAR!

Şimdi bazıları çıkıp diyecek ki, “Ama Osmantan Erkır o evi restorandan kurtardı, İBB’ye verdi.” Eyvallah, büyük bir hizmet! Ama kurtardığınız evin bir ruhu var! O duvarlar Cemil Cem’in fırçasını, son anlarını, o evin sokağa bile eksik konulan ismini taşıyor!

Turhan Selçuk, karikatür sanatımızın önemli bir kalemidir, bu da ayrı mesele. Ama bir evin sahibi belliyken, orada yaşamış, orada üretmişken, o evin kapısına başka bir isim asmak ne demek? Bu düpedüz “Bu ev senin değil, sen burada sadece bir gölgeydin” demektir.

screenshot-8.jpg

Gönül isterdi ki, o evin adı Cemil Cem Evi olsun, Turhan Selçuk için ise İstanbul’da, adına yakışır başka bir köşk bulunsun. Ama ne yapmışlar? Evin gerçek sahibine içeride, ‘nadide bir köşe’ ayırmışlar. Evin sahibini, kendi yuvasında misafir konumuna taşımışlar. Okurlarımız bilir. Haberlerimizde Mehmed Akif’in Mısır Apartmanı’nda yaşadığı dairenin akıbetini takip etmemiz, Ahmet Muhip Dıranas’ın harap evinin, Yahya Kemal Müzesi’nin bakımsızlığının hesabını sormamız da bu yüzden. Biz bu kurucu değerlere, bu büyük emektarlara neden vefa gösteremiyoruz? Neden sürekli vefa gösterilmesi gerektiğini hatırlatmak zorunda kalıyoruz?

Oysa bir medeniyetin büyüklüğü, geçmişine ve sanatçılarına sahip çıkmakla belli olur. Bizimkisi, maalesef, kendi kökünü kesen, hafızasını hiçe sayan bir tavır. Sanki ‘unut gitsin, yeni bir isim, yeni bir hikaye yazalım’ der gibiler. Sanat, vefayla büyür, unutmayın!

SOKAKTA BİLE YARIM KALMIŞ BİR HİKAYE

Bu vefasızlığın ne kadar derinlere işlediğini nereden anlarız biliyor musunuz? O evin sokağının adı bile yıllardır ‘Cem Sokak’ diye eksik! Karikatürün babasının yaşadığı sokak ‘Karikatürcü Cemil Cem Sokağı’ unvanını bile alamamışken, şimdi yaşadığı evi mi elinden alıyorsunuz?

screenshot-9.jpg

Böyle bir durum karşısında susmak, sanatçılara yapılan vefasızlığa ortak olmaktır. İBB ve ilgili kurumlar, derhal bu hatadan dönmeli. İsim levhası sökülmeli, o evin adı ‘Cemil Cem Kültür Evi’ olmalıdır. Aksi halde, bu karar; yeni bir vefasızlık, haksızlık ve tarihi bir hafızasızlık olarak tarihe geçecektir.

GELENEKSEL ÇİZGİYİ BATI TEKNİKLERİYLE HARMANLADI

Mehmet Cemil (Çallı) 1882’de İstanbul’da doğdu. Mekteb-i Sultani’de (Galatasaray Lisesi) okudu. Daha sonra Vefa İdadisi’nden mezun oldu. Aynı yıl Mekteb-i Hukuk’a girdi. Dışişlerinde görevli olarak Fransa’ya gitti. Bu sırada Paris’te Siyasal Bilgiler Okulu’nun derslerini izledi. Bir yandan da sanat eğitimi aldı.

1908’de İstanbul’da yayımlanmaya başlayan Kalem dergisine karikatürler gönderdi. 1910’da İstanbul’a döndü ve aynı yıl ünlü mizah dergisi Cem dergisini çıkarmaya başladı. Özellikle portre karikatürleri çizdi ve karikatürlerinde devlet adamlarının kişiliklerinin ve dış görünüşlerinin en belirgin yanlarını ustaca yansıttı. 1912’de, Balkan Savaşları’ndaki yenilginin ardından dergiyi kapatarak Avrupa’ya gitti.

screenshot-10.jpg

Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’a döndü ve 1925’e değin Sanayi-i Nefise Mektebi’nde (bugün Mimar Sinan Üniversitesi) müdürlük yaptı. Cem’i 1927’de yeniden yayımlamaya başladı. Bir karikatürü nedeniyle dergisi 1928’de kapatıldı ve karikatür yayımlaması yasaklandı. Karikatür alanındaki ününün ardından ‘Cemil Cem’ olarak anılmaya başlandı. Bir süre İstanbul Belediye Şehir Meclisi üyeliği yaptıktan sonra evine çekilen Cem zamanını resim yaparak geçirdi. 9 Nisan 1950’de İstanbul’da vefat etti. Geleneksel Türk mizahını Batı’nın karikatür teknikleriyle birleştiren öncü isim olarak anılan sanatçının mezarı, Karacaahmet Mezarlığı’nda yer alıyor.

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN