Van Gogh’un dünyasına adım attığınızda sizi büyüleyici bir alan karşılıyor: “Artırılmış Gerçeklik Odası.” Bu bölümde, “Sarmalayıcı Bir Yolculuk” adlı gösterinin dört dakikalık finalini izliyorsunuz. Özel yazılımlarla sanatçının 2 binden fazla eseri analiz edilmiş; yüksek boyutlu algoritmalar ve sinir ağları kullanılarak, Van Gogh’un tarzında tamamen özgün yapay zekâ eserleri üretilmiş.
Odanın ardından ziyaretçiler **“Dijital Koridor”**a geçiyor. Burada hareketle tepki veren yüzeyler, oyun alanları ve projeksiyonla zenginleşen boyama duvarları özellikle çocukların ilgisini çekiyor. Çocuklar yaptıkları boyamaları duvara yansıtabilir, etkileşimli kaydıraktan kayarken sanatın bir parçası haline gelebilir. Koridorun sonunda yer alan büyük LED panolar ise Van Gogh’un evrenini farklı açılardan son kez deneyimleme fırsatı sunuyor. Böylece ziyaretçiler sergiden, sanatçının ışığını üzerlerinde hissederek ayrılıyor.
“BU İŞ KÜÇÜK ODALARA SIĞMAZ”
Cumhuriyet'te yer alan habere göre, serginin yaratıcı yapımcısı Özde Karadağ, Van Gogh projesinin çıkış hikâyesini şöyle anlatıyor:
“Bu tür işlerin prodüksiyon süreci oldukça uzun. Gerçek anlamda dolu dolu içerik hazırlamak aylar sürüyor. Burada zamanımız kısıtlıydı, bu yüzden Nohlab’ın daha önce Dublin’de 2022’de sergilediği çalışmasını Türkiye’ye taşımaya karar verdim. Ancak bu tür projeleri barındırabilecek mekân sayısı ülkemizde oldukça az. Küçük örnekler var ama bu ölçekteki bir iş için küçük alanlar yeterli değil.”
Karadağ, yalnızca Nohlab’ın iki odadaki çalışmasının değil, diğer alanların da kolektif bir anlayışla oluşturulduğunu belirtiyor:
“Konseptleri ekiplerle birlikte şekillendirdik. Ben sadece bu fikirlerin birbirine karışmamasını sağladım, bölümler arasındaki iletişimi kurdum.”
