Millilik yeni bir kimliktir

Millilik yeni bir kimliktir

Yunanistan’da Milli Mitoslar’ kitabı Türk okuyucusuyla buluşan Yunan Yazar Herkül Millas: “Yunan ve Türk gibi nitelemeler millidir, millilikle ilgilidir. Ama millilik bir kimliktir ve hatta tarihi dönemler açısından yeni bir kimliktir. Bu kimliğe ‘hayali’ de dendiği biliniyor. Yani bir kurgudur. Bu kimliğe katılmayanlar açısından bu gerçeklik ‘mitostur’. William McNeill’in dediğine göre “Birinin mutlak gerçeği Öteki’ne göre mitostur”.

SEDAT PALUT

Atina’da yaşayan yazar Herkül Millas’ın ‘Yunanistan’da Milli Mitoslar’ kitabı İletişim Yayınları tarafından Türkçeye aktarıldı. Millas kitabında, günümüz Yunanistanı’nda canlı biçimde var olan bazı mitosları çıkış kaynaklarından hareketle incelerken, aynı zamanda genel olarak insan toplumlarında mitosların yeri ve işlevini de ele alıyor. Tarihyazımından siyasete, kültürel yaşamdan yasalara ve eğitime kadar hemen her alanda yaygın ve etkili olan mitosların, bir ‘yalan’dan veya ‘doğru olmayan bir hikâyeden’ birleştirici bir toplumsal anlatıya nasıl dönüştüğünü gösteren yazarla Karar okurları için konuştuk.

Kitabınızda, Yunanistan’daki örnek mitoslardan birisinin Gizli Okul olduğunu söylüyorsunuz. Osmanlı Dönemi’nde Yunancanın öğretilmesi mitosa göre yasaklanmış ve bu gizli okullar açılmış. Siz de bunun bir mitos olduğunu kabul ediyorsunuz. Eğer tarihsel gerçekler bugün ortadaysa günümüz Yunanlıları neden hala gizli okulların varlığına inanmaya devam ediyorlar?

Benim çalışmam mitos diye nitelediğim veya nitelediğimiz söylemleri ‘göstermekle’ yetinmiyor; farklı bir amaç da güdüyor, mitosların hangi ‘mantığa’ dayandığını göstermek. Bazı söylemlerin ve tarihî yorumların – bunların içinde Gizli Okul mitosu da var – mitos olduğu Yunanistan’da çok söylendi ve bu konuda önemli çalışmalar var. Benim araştırdığım tam da sorunuzla ilgili: “Tarihsel gerçekler ortadaysa” neden mitoslar var? Çalışmam bu sorunun farklı yanlarıyla ilgili.

10kr02man1.jpg

Peki bu sorunun cevapları neler?

Cevaplar çeşitlidir. En başta ‘gerçekler’ toplumdan topluma değişiyor. Kişiden kişiye de değişiyor. Buna kimlik de diyebiliriz. Her farklı kimlik grubunun farklı bir ‘gerçeği’ var. Zaten bu farklılık olmasa farklı kimlikten de söz etmeyecektik. Çalışmam belli bir görüşe inanan insanların, başkalarının mitos diye tanımladığı söylem ve hikayelere ne tür bir mantık ve savunma ile ‘gerçek’ dediğine odaklıdır. Özellikle etnik, milli, dini ve ideolojik kimlikler konusunda ortak bir ‘gerçekten’ söz etmek ‘kimlik’ dediğimiz bakış ve görüş mekanizmasını anlamadığımızı gösteriyor.

Ama kitabın ikinci kısmında mitoslardan yola çıkarak insan beyninin bazı özelliklerinden de söz ediyorum. Sinirbilimin yaklaşımına göre beynimiz dış dünya ile ilişkisini milyonlar yıl boyunca ancak göz, kulak, koku gibi ‘araçlarla’ sağlamıştır ve böyle gelişmiştir. Sonunda yaşadıklarımız tarafsız bir kaynaktan bize ulaşmıyor, öznel bir gerçeklik olarak varıyor bize. Bu konudaki araştırmalardan kitabın son bölümlerinde söz ediyorum.

Hem Yunan, hem de Türk tarihini bilen birisi olarak her iki ülkedeki mitosların resmi tarih oluşumundaki önemi ve yeri hakkında neler söylersiniz?

Yunan ve Türk gibi nitelemeler (sıfatlar) millidir, yani millilikle ilgilidir. Ama millilik bir kimliktir ve hatta tarihi dönemler açısından yeni bir kimliktir. Bu kimliğe ‘hayali’ (imagined) de dendiği biliniyor. Yani bir kurgudur. Bu kimliğe katılmayanlar açısından bu gerçeklik ‘mitostur’. William McNeill’in dediğine göre “Birinin mutlak gerçeği Öteki’ne göre mitostur”.

Devletler, eğitim sisteminde mitosları kullanırken neden daha çok ‘öteki’ üzerinden kullanmayı tercih ediyor. Tükler Yunanlıları, Yunanlılar da Türkleri ötekileştiriyor…

Kimlikler değerlerimizle de ilgilidir. Örneğin kendi imajımızı oluştururken kendimize – kişi ve grup olarak – olumlu özellikler yakıştırırız. Ama ‘olumluluk’ neye göre olacak? Olumsuz diye bir yargı yoksa olumluluk da olamaz. Bu olumlu/olumsuz farkının olması için kıyas olarak kullanılacak bir Öteki gereklidir. Her değerlendirme görecelik içerdiği için Öteki de karşımıza çıkıyor. “Biz uygarız, barışseveriz vb” diyebilmek için bir bunun karşıtı da gereklidir. Ötekini oluştururken millilik dışında başka seçenekler de var; örneğin öteki olarak ‘geçmiş ve bu geçmişteki insanlar’ seçilebilir. Ama bunu yapmak için milliliğin aşılması gerekiyor.

Mitoslar ulus devlet inşasında toplumu birleştirmek için önemli olabilir ama bilgiye bu kadar rahat, kolay ulaşılabilen günümüzde Türkiye’de ve Yunanistan’daki gençlerin mitoslara bakış açısı hakkında neler söyleyebilirsiniz? Günümüz gençleri artık daha fazla sorguluyor.

Günümüzde bilgiye kolay ulaşılıyor ama bu ‘bilgi’ millilikten arı değil ki! Günümüzde egemen kimlik ve ideoloji milliliktir; milli devletler dönemini yaşıyoruz. Eğitim sistemimiz de – bununla yalnız okulu değil, sanatı, edebiyatı, sporu, medyayı, siyasi söylemi vb de demek istiyorum- millidir. Bunu aşma çabaları görüyoruz ama henüz yolun başındayız; hatta yolu bulduk mu ondan da emin değilim!

“Milli kimliği tanımlamak için (olumsuz) öteki vazgeçilmezdir,” diyorsunuz. Bir devlet, ‘öteki’ üzerinden kendini tanımlamazsa milli kimliğin hangi kısmı eksik kalmış olur?

Milli mitosları aşmak, milli kimliğin değişmesini, hatta terkini de gündeme getirir. Bugün bu olanaktan söz etmek pek gerçekçi bir öngörü sayılmamalı bence. Ama kişiler daha evrensel bir kimliğe sığınabilirler. Böyle bir kimliği seçenler de kendi gruplarını oluşturarak kendi ‘inançlarını’ oluşturacaklardır. İşte bu noktada birileri de “sizin bu dedikleriniz mitosdur” diyecektir. ‘Mitossuz bir dünya hayali’ de neden başka bir mitos sayılmasın ki? Benim çalışmam bu tür sorunları ele almakta. Ve cevaplardan çok hep sormaktan kaçındığımız sorulara odaklıdır.

MİTOSLAR SONUNDA İNANCA DÖNÜŞÜR

Kitabınızda William McNeill’in makalesinden bir alıntı yapmışsınız: “Bir tarihçiye doğru görünen şey diğerine yanlış görünecektir, bu nedenle bir tarihçinin gerçeği mitosu haline gelir.” Peki Türk ve Yunan okurlar, vatandaşlar tarihsel gerçekleri mitoslar dışında nasıl öğrenecekler o halde?

Bugünkü konjonktürde söz konusu mitoslar herhalde kişi temelinde aşılabilir; toplum olarak aşılmaları pek olanaklı görünmüyor. Milli kimliğinden ‘feragat etmek’ isteyen kaç kişi çıkar? Ancak kitabımda da açıklamaya çalıştığım gibi, söz konusu mitoslar aşıldığında bunları başka mitosların tamamlamayacağı da şüpheli. Olaya şöyle de bakabiliriz: Mitoslar sonunda inanç gibi bir özellik sergilerler; doğru veya yanlış bir şeylere inanılır. Gelecekte var olacak inançsız bir toplum düşünülebilir mi? Bir inanç olacaksa, bu kez o inanca inanmayanlar da bir ‘mitos’ göreceklerdir.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN