IŞIL ÇALIŞKAN
Genç yazar Nurcan Toprak öyküden bir dünya kurmuş kendine. İçinde eşiyle ilişkisinde çıkmaza düşen Macide’den bir gün aniden geçmişinin girdabına kapılan İhsan’a pek çok kişi var. Toprak, karakterlerinin hepsine tek tek giydirmiş depresyon hırkasını. İlmek ilmek hüzünle örülmüş hayatları anlatan ‘Depresyon Hırkası’ adlı kitap, yazarın 2005 yılından bu yana Dergah, Fayrap, İtibar gibi çeşitli dergilerde yayımlanan öykülerinden oluşuyor. Yazar altı bölümde 36 hikayenin yer aldığı kitapla uzaktan bir bakmayı öğretiyor. Kime mi? Aslında hepimize...
Nurcan Toprak’ın kitabının ismi, aynı zamanda kitaptaki bir hikayenin adı. “Depresyon hırkası, bir giysi olmanın ötesinde bir duygu durumuna karşılık geliyor” diyen Toprak, bu duyguyu şöyle tanımlıyor: “Naif, yorgun, kırgın diyebileceğimiz günümüz insanının tatlı bir umarsızlıkla kendi içine dönmesini ve o ruh üşümesine karşı bir sığınma hissini ifade ediyor. Hikaye kahramanın giydiği hırka, kitabın bütününe yayılan bir hisse de gönderme yapıyor.”
Kitaptaki 36 hikayenin gözlemlerinden ve yaşanmış bazı olaylardan doğduğunu anlatan Toprak, “Bazen tanıdığım bir isim, bazen yolda yürürken duyduğum bir söz, bazen bir e-posta hikayelerin başlangıç noktası olabiliyor. Ama öyküler bütünüyle bunlardan oluşmuyor. Gerektiğinde bunlardan beslenerek destek almış karakterler mevzu bahis diyebiliriz” diyor. Toprak öykülerdeki karakterlerin duyarlı ve hisli kişiler olduğunu belirterek onları “Bu kitaptaki karakterlerin hepsi depresyon hırkası giymiş ama hiçbiri hayatla bağını koparmamış” sözleriyle tanımlıyor.
Toprak’ın anlattığı öykülerin mekanı İstanbul. İstanbul’da doğup büyüdüğünü, dolayısıyla gözlem, tecrübe ve bildiklerinin bu şehre ait olduğunu kaydeden Toprak, bunun ‘gerçekçi’ hikayeler yazmakla ilgisinin bulunduğunu söylüyor: “Bir kasaba hikayesi yazacak olsaydım ancak filmlerde gördüğüm, kitaplarda okuduğum kasabayı anlatabilirdim. Dolayısıyla onun içine çok fazla nüfuz edemezdim. Oysa bu kitapta yazar, hikaye kahramanlarıyla birlikte hareket etme, onlara kendi tecrübelerinden ödünç verme şansına sahip.”
Kitapta gençlerin mesajlaşırken kullandığı ‘Nbr, slm, bz geldik, nrdsin’ gibi kısaltmaları da kullanan Toprak bununla yeni nesile bir gönderme mi yapıp yapmadığını sorduğumuzda “Bu kitaptaki karakterlerin hepsi 2 binli yıllarda yaşıyor. O nedenle genel anlamda karakterlerle bağlantılı zamanın ve mekanın ruhu bir şekilde yansıyor hikayelere. Bu bakımdan özel bir mesaj vermek gibi bir niyetim yoktu. Başka türlü konuşsa, mesajlaşsa o tuhaf olurdu belki de” cevabını veriyor.
MERVE’Yİ OKUR SEVİYOR İHSAN’I İSE BEN SEVİYORUM
Nurcan Toprak, okuyucular açısından en dikkat çekici hikayenin ‘Depresyon Hırkası’ olduğunu söyleyerek bunun sebebini şöyle açıklıyor: “Oradaki genç ve sempatik Merve adlı karakterin bunda etkisi olabilir. Depresyon hırkası giyiyor ama bir yandan da kendine ait bir dünyası ve hayalleri de var.
Şehrin içinde yaptığı uzunca yolculuk sırasında yavaş yavaş onu tanıyoruz. Merve’nin samimi tepkileri ve bakış açısı farklı geliyor sanırım insanlara.” Hikayelerinde kendisini en yakın hissettiği karakterin İhsan olduğunu söylüyor Toprak. Nedenini ise şöyle açıklıyor: “Orta yaşlı, görmüş geçirmiş bir İhsan. Tamire verdiği arabasını almak için yola çıkan bir esnaf. Vapur yolculuğu esnasında, hastanedeki kızına kan parası denkleştirmeye çalışan bir babayla karşılaşıyor ve sonunda da tüm parasını ona verip yoluna devam ediyor. Hikaye ilerledikçe iş, güç, çoluk çocuk sahibi bir adamı ilk gençlik yıllarına ait hatırlarla da tanıma imkanını sağlıyor. İyiliğe inancı olan, samimi, gerçek ve bizden biri gibi hissediyorum onu.”
HER ÖYKÜNÜN RİTMİNİ ŞARKILARLA DESTEKLEDİ
Kitabı okurken okuru bir anda başka dünyalara götüren o iki mısralık şarkı sözleri var. Nurcan Toprak bunları kullanmış çünkü “Radyodan çalınan Zeki Müren’in söylediği ‘Elbet Bir Gün Buluşacağız’ şarkısı, İhsan Bey’e 40 yıl önceki aşkını hatırlatıyor. Okur, bunun üstünden onun dünyasına ait bir şeyleri öğreniyor. Yine başka bir hikayede telefon melodisi olan Frank Sinatra’nın ‘Strangers in the Night’ şarkısı, kahramanı şarkının sözleriyle özdeş bir rüyaya taşıyor. Şarkılar hikayenin bütününe yayılan bir duyguyu da anlatabiliyorlar aynı zamanda. Genel olarak da her öykü, kendine has duyguya, ritme sahip olsun istedim. Bu noktada da şarkıların katkısı oldu.”
HAFTANIN KİTABI
Karanlık Ruhun Arkeolojisi - İçimizdeki Kötülük / Peter-André Altt / Sel Yayıncılık / 118 sayfa / 12 TL
Şeytan fikirlerde kılık değiştirdi
Edebiyatta ‘Şeytan’ın ortaya çıkışı ilk önce halk söylencelerinde ve kültürel hikayelerde anlatılan ‘kötülük’ olgusuyla gerçekleşti. Yaptıkları, yapacakları ve mizacı nedeniyle ‘kötü’ diye atfedilen, aşağılanan, sevilmeyen ‘Şeytan’, Orta çağ’dan Rönesans’a, Aydınlanma döneminden günümüze kendini edebiyatta her koşulda var etti. Hatta öyle ki 18’inci yüzyılda ortaya çıkan, bilginin ve bilimsel gelişmelerin esas alındığı Aydınlanma döneminde keskin bir tavırla kavulmaya çalışılan şeytan, günümüz modern edebiyatında ve düşünce eserlerinde fazlaca yer kaplıyor. Eserlerde de tıpkı Antik Yunan oyunlarının finalinde yaşanan ‘katarsis’ gibi duygusal arınmanın, rahatlamanın, ders almanın altın ilkesi kabul ediliyor. Fakat bu sefer dogmatik fikirlerin dar kalıplarından arınan bir kötülük sorunu var karşımızda: İnsanın içinde çarpıştığı kötülük! Edebiyat eserlerinde şeytan figürü ortadan kalktı ama insan ruhunun içinde yer edinen kötülük, şeytandan daha tehlikeli bir varoluş kazandı. Kötünün betimlendiği kavramlar bambaşka bir karaktere sahip. Kültür tarihi uzmanı profesör Peter-André Alt’ın yedi cilt halinde yayımlanacak ‘Kötünün Estetiği’ serisinin üçüncü kitabı ‘Karanlık Ruhun Arkeolojisi: İçimizdeki Kötülük’, kötü kavramının felsefi ve yazınsal içebakışlardaki karşılıklarını ortaya seriyor. Hegel, Kant, Schlegel, Baudelaire ve Kierkegaard gibi pek çok düşünürün kuramları ve yapıtları üzerinden şeytanı değerlendiriyor.
YENİ ÇIKANLAR
Öteki Dünyaya Yolculuğumun Sahici Hikayesi / Immanuel Kant / Kırmızı Kedi Yayınevi / 80 / 6 TLMizahi ve felsefi hesaplaşma
Mizahi ve felsefi hesaplaşma
İlk defa 1877 yılında Immanuel Kant imzasıyla yayımlanan bu kitap, kurgusal bir anlatıma sahip.Öteki dünyaya giden büyük Aydınlanma filozofu Kant’ın, kendinden önceki büyük filozoflarla tartışmasını anlatıyor. Yazarı konusunda hala derin şüpheler uyandıran bu metin, hem mizahi hem felsefi, kıyasıya bir hesaplaşma.
Ötekinin Rüyası / Julio Cortazar / Can Yayınları / 616 sayfa / 36 TL
Cortazar’ın öyküleri bir arada
Arjantinli yazar Julio Cortazar’ın öykülerinin tamamı ilk defa Türkiye’de okurlarıyla buluşuyor. Cortazar, edebiyata ve gerçekliğe yaklaşımıyla hem yazarları hem de okurları derinden etkileyen bir yazar. Kitapta 1937-1945 arasında yazdığı öyküleri ve kendi adıyla çıkan ilk eseri olan ‘Hayvan Hikâyeleri’nin (1951) yanında ‘Oyunun Sonu’ (1956) ile ‘Gizli Silahlar’ (1959) derlemelerini içeren ‘Ötekinin Rüyası’ var.
ÇOK SATANLAR TÜRKİYE

Müptezeller
Emrah Serbes
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Yuval Noah Harari
Kürk Mantolu Madonna
Sabahattin Ali
Oz
Adam Fawer
Aeden - Bir Dünya Hikayesi
Akilah Azra Kohen
Çok satan kitaplar ‘idefix’, ‘kitapyurdu’, ‘D&R’ ve ‘babil’ listelerinden derlenmiştir.
BREZİLYA

Harry Potter e a criança amaldiçoada
J. K. Rowling
O Homem Mais Inteligente da História
Augusto Cury
Como Eu Era Antes de Você
Jojo Moyes
Rita Lee - uma autobiografia
Rita Lee
Sapiens - Uma Breve História da Humanidade
Yuval Noah Harari
Brezilya’da çok satan kitaplar ‘Amazon’, ‘publishnews’ ve ‘Veja’ listelerinden derlenmiştir.
