PNS çağı nedir? Parlayan Nesleler Sendromu (hastalığı) ne anlama geliyor? PNS çağı sürekli bir şeylerin parlatılması ve moda haline getirilmesidir. Bu etkenlerle özellikle ilk okul çağındaki çocukların dikkati dağılıyor, odaklanmayı engelliyor. Telefon ya da dijital araçlar bu parlayan nesne örneklerinden bazıları...

PNS ÇAĞI NEDİR?
Bakan Selçuk PNS çağı için 'yani bir insanın içerisinde aynı zamanda bir dijital içeriğin çipler marifetiyle çalıştığı, aynı zamanda fiziksel içeriği insanın vücuduna entegre edildiği, damarlarında dolaştığı bir döneme doğru gidiyoruz. Bugün okul öncesi eğitime, ilkokula başlayan çocuklarımız, bu çağda iş hayatına atılacaklar, büyük bir ihtimalle işten atılacaklar. Çünkü robotların, makineleşmenin getirdiği bir yeni sistematikten de söz ediyoruz. Bu mesele gerçekten önemli. Marx'ın teori ve pratiğin buluşturulması hususunda özellikle vurguladığı 'praksis' kavramı belki bizim için bir yön verici olabilir. Praksis iki şeyi yani teori ve pratiği buluşturmanın çok da eylemsel açıklamasını içeriyor, kendi içerisinde. Bu mesele bizim için tarihsel bir problemdi aslında' dedi.

DUYARLILIK SENDROMU NEDİR?
Scotopic Sensitivity Syndrome yani “Duyarlilik Sendromu”nun geçmisi o kadarda eski değil. 1980 yilinda, yani ben dünyayi annecegimin karnindan izlemeye basladigim zamanlarda bir egitim psikologu olan Helen Irlen tarafindan ortaya atiliyor.
Ortaya çikis nedeni hala tam anlamiyla kesin bilinmemekle birlikte gözdeki retinadan ya da beynin görsel kismiyla alakali bir problemden kaynaklanabileceginden süphe edilmektedir. Çogu hasta maalesef Irlen Senrdomu'nun çok iyi bilinmemesinden dolayi yanlislikla Disleksik ya da Ögrenme Problemi adi altinda iyilestirilmeye çalisilmaktadir. Disleksi'nin bile 1881 yilinda ortaya atildigini düsünürsek, bu kadar yil içerisinde hala ülkemizde yaygin olarak bilinilmemesi 20 yillik bir mazisi olan Irlen Sendromu'nun ne derecede yaygin oldugunu düsünmemize bile gerek yok sanirim.
Irlen Sendrom'u olan bireyler çevreyi, ya da nesneleri farkli bir gözle görürler. Devamli bir adaptasyon süreci içerisindelerdir ve okumak ya da algilamak için sarfettikleri enerjinin de malesef farkinda degillerdir ki bu enerji sonralari daha farkli problemlere die neden olabilir. Bunlardan farkli olarak da okuma, motivasyon, zihinselruhsal saglik ve dinlemeyi de derinden etkileyebilmektedir. Okuma kabiliyetlerinin yetersiz ya da cok yavas olabilmesinin yaninda, kavrayis ve anlayis yetersizligi, okuma süresinde olusabilen gerginlik, yorgunluk, bitkinlik, ya da halsizlik baslica ortaya çikabilen sorunlardir.
Irlen Sendromu diger bazi psikolojik ya da nöropsikolojik problemlerle de birlikte ortaya çikabilir, örnek olarak Ögrenme Bozukluklari, Disleksi, Otizm ve Dikkat Eksikligi Ve Hiperaktivite Bozuklugu'nu gösterebiliriz. Irlen'un varliginin bilinmesi de bu saydigimiz problemlerin tedavisini daha da kolaylastiracaktir.
Irlen Sendromu belirtileri nelerdir?
-Okurken kelimelerin ya da dizginlerin atlanmasi,
-Bulunulan noktanin kaybedilmesi, ya da tekrar okunmasi,
-Okurken, dikkatin baska yerlere kaydirilmasi, dikkati toplayamama,
-Okumanin yormasi ve okuma esnasinda bi çok defa durup dinlenmek ya da dinlenme ihtiyaci hissetmek,
-Kitap okurken bas agrilarinin ortaya cikmasi,
-Okurken gözlerin kasinip sulanmasi,
-Uzun okuma parçalarinda yasanan zorlanmalar,
-Çocugun kitap okurken gözlerini kisarak ve kirparak okumaya çalismasi,
-Los isikta okumanin daha fazla tercih edilmesi,
-Kitap okurken, kitabin göze çok yakinlastirilmasi,
-Çocugun okurken parmagini, ya da bir kalemi okudugu yeri kaybetmemek için kendine yardimci olmasi için kullanmaya çalismasi,
-Kitap okurken kolayca konsantrenin kaybedilmesi, saskin bir hale dönüsmek,
-Okunulan bir metnin kisa süre içinde unutulmasi,
-Çocugun kitap okurken aktif, yerinde duramayan,kipir kipir bir çocuk görünümüne donüsmesi…
-Kelimelerin bulanik ya da sayfa içerisinde yer degistiriyor gibi görünmesi,
-Parlak ya da canli nesnelerden rahatsizlik duymak,
-Okuma esnasinda bas agrisi ya da mide bulantisi yasama,
-Yazarkan çizgi üzerini tam olarak tutturamama,
-Derinligi algilamada ya da oyun esnasinda top yakalama gibi görsel oyunlarda yasanabilcek problemler…
MİLLİ EĞİTİM BAKANI SELÇUK'TAN 'PNS ÇAĞI' UYARISI
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, parlayan nesneler sendromu diye bir kavram bulunduğuna işaret ederek "Bu çağ PNS çağı. Çocuklarda PNS'nin giderek güçlendiği bir döneme doğru geliyoruz." dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi ev sahipliğinde "Eğitim 4.0" temasıyla Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde düzenlenen "EDUCCON 2018" eğitim konferansına katıldı.
Bu çağın, dijital, biyolojik ve fiziksel olarak bütünleştiği bir çağ olduğuna işaret eden Selçuk, şunları söyledi:
"Yani bir insanın içerisinde aynı zamanda bir dijital içeriğin çipler marifetiyle çalıştığı, aynı zamanda fiziksel içeriği insanın vücuduna entegre edildiği, damarlarında dolaştığı bir döneme doğru gidiyoruz. Bugün okul öncesi eğitime, ilkokula başlayan çocuklarımız, bu çağda iş hayatına atılacaklar, büyük bir ihtimalle işten atılacaklar. Çünkü robotların, makineleşmenin getirdiği bir yeni sistematikten de söz ediyoruz. Bu mesele gerçekten önemli. Marx'ın teori ve pratiğin buluşturulması hususunda özellikle vurguladığı 'praksis' kavramı belki bizim için bir yön verici olabilir. Praksis iki şeyi yani teori ve pratiği buluşturmanın çok da eylemsel açıklamasını içeriyor, kendi içerisinde. Bu mesele bizim için tarihsel bir problemdi aslında."
"KUYU KAZMAZSAK SUYU BULAMAYIZ"
Selçuk, "Kelimelerde bir büyü de var son zamanlarda gördüğüm. Dikkatimiz çok dağılıyor. Parlayan nesneler sendromu diye bir sendrom var. Bu çağ, PNS çağı. Yani sürekli bir şey parlatılıyor, sürekli bir şey moda haline getiriliyor ve dikkatimiz dağılıyor. Oraya bakıyoruz, oraya bakıyoruz ve asla odaklanmamıza fırsat verilmiyor. Bu çocuklarda benim çok rahat gördüğüm ve telefon veya başka dijital araçlarla da PNS'nin giderek güçlendiği bir döneme doğru geliyoruz. Aslında bu mesele bir idealizmle de alakalıysa bizim küçük küçük çukurlar yerine kuyu kazmamız lazım yani derinleşmemiz, odaklanmamız lazım. Kuyu kazmazsak suyu bulamayız. O sebeple çocukları da böyle daldan dala birçok alanda çeşitli becerilere yönlendirmek yerine bir iki alanda derinlemesine çalıştırmak hususunu muhakkak suretle öne çıkartmak zorundayız." diye konuştu.
Kavramların büyüsünü dikkatle ele almak gerektiğini vurgulayan Selçuk, "big data" kavramını örnek göstererek bir uygarlık oluşturulacaksa big datanın enformasyona, enformasyonun da canlı bilgiye, ardından bilgeliğe giden bir ufka sahip olunmasının önemine dikkati çekti.
Yeni bir kuramlar kuşağına ihtiyaç olduğunu aktaran Selçuk, hali hazırdaki eğitim kuramlarının var olan hadiselerin anlaşılması hususunda son derece kısır olduğunu ve eğitim alanında 1800'lü yılların sonu ve 1900'lü yılların başındaki basit nedensellik kurgusuyla anlaşılmayan bir yere götürdüğünü söyledi.
"EĞİTİM ÇOCUĞU ŞİMDİYE UYANDIRMAKTIR"
Bakan Selçuk, çoklu nedensellik üzerinden yeni kuramlar kuşağına ve yeni bir felsefeye ihtiyaç olduğunu dile getirerek şöyle konuştu:
"Bunun bu topraklardan doğması gerekiyor çünkü ot kökü üzerinde biter. Eğer bu otu biz burada büyütmez, yeşertmezsek elimizde korumaya çalıştığımız tohumlar bizim için bir çözüm değil. Herkes kendi geleneğini, geçmişini, tohumunu korumaya çalışıyor ve biz eğitimi maalesef hep geçmişi üzerinden tartışıyoruz. Bizim eğitimle ilgili lafzımızı da yeniden belki dönüştürmemiz lazım. Çünkü eğitimin bu kadar gelecek vurgusuyla anılması da doğru değil. Eğitim, aslında çocuğu şimdiye uyandırmaktır. Elbette geleceği tasarlamaktır ama öncelikle çocuğu şimdiye uyandırmaktır. Eğer şimdi anlaşılmazsak ne geçmiş ne gelecek sağlıklı anlaşılır. Bu nedenle de bizim çocuklara yönelik çalışmalarımızı öncelikle kendimizle bağlantılı olarak ele almamız ve kendimize benzetmeye çalıştığımız çocukların yanlış bir bağlama götürüldüğünü anlamak lazım."

