Günümüzde artan ekran maruziyeti, göz sağlığını olumsuz etkileyen önemli bir sorun haline geldi.
Özellikle cep telefonları, tabletler ve bilgisayarlar gibi dijital cihazların kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, göz kuruluğu şikayetleri hem yetişkinlerde hem de çocuklarda ciddi oranda artış gösteriyor.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak, bu durumu 'geçmiş yıllara göre gerçekten ciddi ve artmış bir sorun' olarak nitelendiriyor.
Dr. Semih Çakmak, artışın hem vaka sayısında hem de belirtilerin şiddetinde gözlendiğini vurguluyor.
ÇOCUKLARDA ERKEN YAŞ GÖZ KURULUĞU RİSKİ ARTIYOR
Dijitalleşme, özellikle çocukların yaşamına küçük yaşlardan itibaren giriyor.
Tablet, telefon ve bilgisayar oyunlarıyla daha fazla zaman geçiren çocuklar, ne yazık ki erken yaşlarda göz kuruluğu problemiyle karşılaşıyor.
Dr. Semih Çakmak'ın ifadelerine göre, bu durum geçmişe kıyasla çok daha sık görülüyor ve yaş spektrumunun genişlemesine neden oluyor.
Ekran başında geçirilen uzun süreler, göz kırpma sıklığının azalmasına ve göz yüzeyinin kurumasına yol açarak çocukların göz sağlığını tehdit ediyor.
YAŞAM KALİTESİNİ DÜŞÜREN GÖZ KURULUĞU BELİRTİLERİ
Göz kuruluğu, sadece bir rahatsızlık değil, aynı zamanda kişilerin günlük yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyen bir durumdur.
Yanma, kızarıklık, batma hissi, kaşıntı ve bulanık görme gibi belirtilerle kendini gösteren bu rahatsızlık, özellikle ekran başında uzun süre çalışan kişiler için büyük zorluklar yaratabiliyor.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Dr. Öğretim Üyesi Semih Çakmak ve Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Op. Dr. Gülay Yalçınkaya Çakır, göz kuruluğunun hastaların konforunu ve verimliliğini azalttığını belirtiyor.

Dr. Semih Çakmak
GÖZ KURULUĞUNUN FARKLI TİPLERİ VE NEDENLERİ
Op. Dr. Gülay Yalçınkaya Çakır, göz kuruluğunu gözyaşı eksikliğinden veya gözyaşının kalitesindeki düşüşten kaynaklanan bir göz yüzeyi problemi olarak tanımlıyor.
Göz kuruluğunun genellikle toplumda sıkça rastlanan ve diğer hastalıklarla birlikte görülebilen bir rahatsızlık olduğunu ifade ediyor.
Üç ana tipte sınıflandırılan göz kuruluğu; gözyaşı üretimindeki yetersizlikten kaynaklanan problemler, gözyaşının hızlı buharlaşmasına bağlı evaporatif tip ve her iki durumun bir arada görüldüğü miks tip olarak ayrılıyor.
En sık karşılaşılan tiplerin ise evaporatif ve miks tip olduğu belirtiliyor.
KİMLER RİSK ALTINDA? GÖZ KURULUĞU RİSK FAKTÖRLERİ
Göz kuruluğu her yaş grubunda görülebilmekle birlikte, belirli risk faktörleri taşıyan kişilerde daha sık ortaya çıkıyor.
İleri yaş, özellikle menopoz çağındaki kadınlar, göz kuruluğu açısından daha yüksek risk grubunda yer alıyor.
Ayrıca, kontak lens kullananlar, alerjisi olanlar ve sivilce tedavisi görenler de kuru göz şikayetleriyle daha sık karşılaşabiliyor.
Sivilce tedavisinde kullanılan A vitamini içeren bazı ilaçların, göz kuruluğunu belirginleştirebileceği, ancak ilaç kesildiğinde şikayetlerin genellikle azaldığı belirtiliyor.
BOTOKS UYGULAMALARININ GÖZ SAĞLIĞINA ETKİSİ
Estetik amaçlı botoks uygulamaları, nadir de olsa göz kuruluğu riskini artırabiliyor.
Op. Dr. Gülay Yalçınkaya Çakır'ın açıklamalarına göre, botoks ilacının çevre dokulardan sızması veya uygulamanın ehil olmayan kişiler tarafından yapılması durumunda, gözyaşı yayılımı etkilenebilir ve bu da göz kuruluğunu tetikleyebilir.
Bu nedenle, botoks gibi estetik işlemlerin yalnızca uzman ve deneyimli hekimler tarafından yapılması büyük önem taşıyor.

Op. Dr. Gülay Yalçınkaya Çakır
GÖZ KURULUĞUNDAN KORUNMA VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Göz kuruluğuna karşı korunma ve tedavi yöntemleri, yaşam tarzı değişiklikleri ve tıbbi müdahaleleri içeriyor.
Op. Dr. Gülay Yalçınkaya Çakır, ekran başında geçirilen süreyi düzenlemek için '20-20-20 kuralını' öneriyor:
Her 20 dakikada bir 20 saniye boyunca 20 metre uzağa bakarak gözleri dinlendirmek. Klimalı ortamların göz kuruluğunu tetikleyebileceği ve bol su tüketiminin önemine dikkat çekiliyor.
Tedavide ise ilk adım olarak suni gözyaşı ürünleri kullanılıyor. Özellikle koruyucu içermeyen damlalar tercih ediliyor.
Daha şiddetli vakalarda ise iltihap giderici kortizonlu damlalar veya hastanın kendi kanından hazırlanan serum ürünleri kullanılabiliyor.
Çok ileri olgularda, gözyaşının göz yüzeyinde daha uzun süre kalmasını sağlamak amacıyla gözyaşı kanalına tıkaç uygulaması gibi girişimler yapılabiliyor.
Uzmanlar, göz kuruluğu belirtileri geçmeden lazer göz ameliyatı gibi işlemlerin yapılmaması gerektiğini vurguluyor.
UZMAN UYARISI: KENDİ KENDİNİZE TEDAVİ ETMEYİN
Uzmanlar, gözde yanma, batma, kaşıntı gibi şikayetleri olan kişilerin mutlaka bir göz hekimine başvurmalarını öneriyor.
Op. Dr. Gülay Yalçınkaya Çakır, polikliniğe başvuran hastaların yarısından fazlasında kuru göz hastalığının saptandığını ve bunun temel nedenlerinden birinin ekran maruziyeti olduğunu belirtiyor.
Şikayeti olan hastaların eczaneden reçetesiz göz damlası alarak kendi kendilerini tedavi etmelerinin sakıncalı olduğuna dikkat çekiyor.
Zira yanma, batma gibi belirtiler, göz kuruluğu dışında başka ciddi göz hastalıklarının da habercisi olabilir.
YAZ AYLARINDA GÖZ SAĞLIĞI VE GÜNEŞ GÖZLÜĞÜNÜN ÖNEMİ
Özellikle yaz aylarında göz sağlığına daha fazla dikkat etmek gerekiyor.
Dr. Semih Çakmak, havuz ve deniz maruziyetinin alerjik reaksiyonları ve buna bağlı olarak göz kuruluğunu artırabileceğini belirtiyor.
Alerjik kişilere tatile giderken alerji ve gözyaşı damlalarını yanlarında götürmeleri tavsiye ediliyor.
Ayrıca, yaz aylarında ultraviyole (UV) koruması olan güneş gözlüğü kullanmak, gözleri güneşin zararlı ışınlarından korumak için büyük önem taşıyor.
Sertifikalı optik mağazalarından alınan kaliteli güneş gözlükleri tercih edilmeli.
