Hz. Süleyman Camii, taş işçiliğinin ötesinde, ses mühendisliği alanında çağının ötesinde bir örnek teşkil ediyor. 1160 yılında Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından inşa edilen bu cami, fısıltıların bile duyulabildiği bir akustik düzenlemeye sahiptir. Özellikle ana kubbenin altına girdiğinizde, en kısık sesle söylenen sözler dahi, sanki bir megafondan çıkıyormuş gibi tüm alanda yankılanıyor. Bu özellik, yüzlerce yıl önce camide vaaz veren veya konuşma yapan liderlerin sesini kalabalık cemaate net bir şekilde ulaştırmasına olanak tanıyordu. Dublajciapo instagram hesabından yapılan bir paylaşım geçmişten bugüne ulaşan bu tarihide gün yüzüne çıkardı.
SES TAŞLARDAN YÜKSELİYOR
Caminin akustik sırrı, sadece kubbeyle sınırlı değil. Avludaki tarihi çeşmenin yanındaki duvara kulağınızı dayadığınızda, çeşme tarafından yankılanan seslerin taşların içinden size ulaştığını hissedebilirsiniz. Bu, binanın duvarlarının sesi adeta bir boru hattı gibi taşıdığını gösteriyor. Uzmanlara göre, caminin inşaatında kullanılan taşların özel dizilimi ve iç boşluklu yapısı, bu ses transferini mümkün kılıyor. Bu durum, dönemin mimarlarının sesin fiziki yapısını ne kadar iyi anladığının ve bunu yapıya ustalıkla entegre ettiğinin bir kanıtıdır.

BİLİM MİMARİYLE BİRLEŞTİ
Hz. Süleyman Camii'nin bu eşsiz akustik özellikleri, hem mimari hem de bilimsel açıdan büyük önem taşıyor. Modern teknolojinin yokluğunda, sadece taş ve mimari bilgiyle böylesine etkileyici bir ses düzeni oluşturulması, dönemin mühendislik bilgisinin ne kadar ileri olduğunu gözler önüne seriyor. Caminin akustiği, bugün bile müzisyenler ve akustik bilimciler tarafından merakla incelenmeye devam ediyor. Bu yapı, sesin taşlar arasında nasıl yolculuk yaptığını ve eski medeniyetlerin sesi nasıl kontrol altına aldığını anlamamız için eşsiz bir laboratuvar görevi görüyor. Diyarbakır'ın bu tarihi mabedi, sadece bir ibadethane değil, aynı zamanda sesin büyüleyici gücünü gösteren sessiz bir tanık olarak ayakta duruyor.

