Sürrealist fotoğrafçı ve ressam Steven Arnold'ın çalışmalarında yaşam deneyimlerinin yanısıra kendisini cesaretlendiren lise öğretmeni, analitik psikolojinin kurucusu Carl Jung'un arketipleri ve Salvador Dali'nin izleri görülüyor.
Sürrealist fotoğrafçı ve ressam Steven Arnold'ın çalışmalarında yaşam deneyimlerinin yanısıra kendisini cesaretlendiren lise öğretmeni, analitik psikolojinin kurucusu Carl Jung'un arketipleri ve Salvador Dali'nin izleri görülüyor.
Hawaii'de bulunan Steven Arnold Müzesi ve Arşivi'nin yöneticisi Vishnu Dass "O fotoğrafları karşısında oturup baktığınız meditasyon nesneleri olarak görürdü" diyor. Dass, 1994'te ölen Arnold'la hiç tanışmamış olsa da beş yıldırdır müzeyi yönetiyor ve şu anda Arnold'ın hayatına ilişkin bir belgesel üzerinde çalışıyor.
Hawaii'de bulunan Steven Arnold Müzesi ve Arşivi'nin yöneticisi Vishnu Dass "O fotoğrafları karşısında oturup baktığınız meditasyon nesneleri olarak görürdü" diyor. Dass, 1994'te ölen Arnold'la hiç tanışmamış olsa da beş yıldırdır müzeyi yönetiyor ve şu anda Arnold'ın hayatına ilişkin bir belgesel üzerinde çalışıyor.
Arnold'ın üzerinde ilk büyük etkiyi bırakan lise öğretmeni Violet Chew olmuş. Chew, Arnold'ı kendini yansıtma konusunda antik Çin metodunu izlemeye teşvik etmiş. Buna metoda göre sanatçı, kendisinin gerilime sahip olmasına neden olan şeyi hayalinde canlandırmalı ve duyulması gereken şeyi ağzından çıkarmak için buradan hareket etmeli.
Arnold eserlerini üretmek için bu yöntemi son derece ciddiye almış ve hayatının daha sonraki bir döneminde birkaç ayını İspanya kıyısındaki Formentera adasında geçirmiş. Sanatçı, bu dönemde her gün LSD kullanmış ve komünal bir ortamda yaşamış.
Fotoğrafın yanısıra resim, sinema ve kostüm tasarımı üzerine de çalışmaları bulunan Arnol'ın Lumious Procuress filmi, Salvador Dali'nin de dikkatini çekmiş. Arnold, 1974 yılında İspanya'ya giderek Dali'yle birlikte çalışmış ve Dali Tiyatro ve Müzesi'nin kuruluşunda sürrealist ressama yardım etmiş.
Arnold, 1980'li yıllarda Los Angeles'ta bulunan eski bir kraker fabrikasını geceleri bir sergi salonu olarak kullanmaya başlamış. Arnold'ın "Zanzibar Studios" olarak adlandırdığı salon, insanların "süslü ve yaratıcı enerji ile dolu bir yer" olarak tanımladığı ve sosyalleşmek için uğradıkları bir yer haline gelmiş.
Arnold, yıllar içinde biriktirdiği sayısız antik eşya, kıyafet ve sahne elbisesini son derece ayrıntılı sürreal fotoğraf çalışmalarında kullanmış.
Dass, Arnold'ın çalışmalarının, toplumsal cinsiyet ve cinselliğin tanımını genişleten günümüz kültürüyle de ilgili olduğunu söylüyor. Dass, "Bu fotoğraflar, günümüzün sihirli ve androcinik dünyasına açılan hayal kapıları" diyor.
Arnold'ın "sürreal selfie"si.