Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Dağ, tiroid hastalıklarının toplumda beklenenden artık çok fazla görüldüğünü söyledi. Normalde 10 kişiden birinde tiroid nodülü çıkma ihtimali olduğunu belirten Dağ, “Bu ancak bilinenden çok fazla.
Yaptığımız incelemelerde yüzde 50 yüzde 60’lara varan nodül öyküsü var. Tiroid hastalığı nodüllü, nodülsüz zehirli guatr ya da tiroit iltihabı yani haşimato şeklinde olabiliyor. Haşimato hastalığı dediğimiz hastalık, normal vücudu koruyan antikorlar tiroid dokusunu tanımıyor ve oraya saldırıyor. Bir süre sonra tiroid hastalandığı için hormon üretememeye başlıyor. Sıkıntı nodüle yol açabiliyor ya da düşük ihtimal ama kanserleşme riski oluyor” diye konuştu.
Tiroid hastalığı ameliyatlarının eskisi gibi korkulur operasyonlar olmadığını vurgulayan Dağ, şöyle devam etti: “Artık anestezi çok ilerledi, masada kalma diye bir şey yok. İkincisi ses kısıklığı sorunuydu. Bunun içinde özel alet kullanıyoruz. Bu sayede ses tellerinin yaralanma riskini yüzde birlerden aşağı düştü. ”
HAŞİMATOYA BADEM VE CEVİZ
Doç. Dr. Dağ, hastalığın tedavisinde diyetin de önemli olduğunu belirterek, şu önerilerde bulundu: “Özellikle tiroid nodülü olanlara dereotunu çok öneriyoruz. Nodüllerde küçülme yaptığı gördüğümüz hastalar var. Tam tersi haşimato ve nodülü olanlara lahana, turp, karnabahar, brokoli gibi yiyecekleri tüketmemesini söylüyoruz. Haşimatosu olanlara yine selenyum çok faydalı; badem ve cevizi bol tüketmesini öneriyoruz.”
Gerek tiroid gerekse haşimatonun tedavisinde beslenme çok önemli. Mersin Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ahmet Dağ, tiroid nodülü olan hastalarda dereotu önerdiklerini, bu bitkinin nodülü küçülttüğünü söyledi. Dağ, tiroid bozukluğu olan yani haşimato hastalarına ise selenyum zengini badem ve ceviz yemelerini tavsiye etti.
