Afrin'de kötünün iyisi
YPG’den biz temizlesek de sonunda rejim devralıyor. YPG bizden kaçıp Esad’a sığınsa da Afrin’i rejim devralıyor.
Oysa ABD’ye YPG’nin kontrolünü kaybettirirken Rusya, İran ve Esad’a kazandırmış olmayacağımız bir seçenek lazım değil mi bize?
Bu örgüt bir emperyalistin emrinden çıkıp diğerinin emri altına girdiğinde, ne sınırlarımıza yönelik terör tehdidi ortadan kalkıyor ne de emperyalizm yenilmiş ve kaybetmiş de mücadeleyi biz kazanmış oluyoruz.
Rusya’nın, başından beri YPG’yi bizim elimizle ABD’den koparıp tamamen kendi çizgisine çekmeye oynadığı ortadaydı.
Ankara ile Washington’un arayı toparlamasına kalmadı, yakınlaşmalarının lafı bile yetti. YPG’nin istedikleri hizaya girdiği, dayatılan şartlarda Esad’la anlaşmaya vardığı haberleri gelmeye başladı.
Türkiye sıkıştırdıkça YPG’nin Esad’a yanaşacağı, İran ve Rusya’ya sırtını dayayacağı senaryoları, harekatın planlamasında öngörülmüştür mutlaka.
Esad’ın Afrin’i devralması halinde Türkiye’yi neyin bekleyeceği de çalışılmıştır.
Oyun bir değil. ABD’nin YPG oyununu bozmakla bitmiyor.
Daha kuralsız, daha çok cepheli, daha kalleş bir oyunu bozmak var sırada.
İran ile Şam rejimi, harekatla ilgili karalamalarını ayyuka çıkarmışlardı.
Türkiye’nin komşu topraklara saldırdığı, Kürt sivilleri katlettiği ve Suriye’de askeri işgale soyunduğu yalanları ilk İran ve Şam medyasında çıkmıştı.
Kimyasal silah kullanıldığı iftirasıyla birlikte Rus medyası da bu tezvirat kampanyasına dahil oldu.
Arap medyası zaten, Şam’la Tahran’da pişen kara propagandayı servisten geri kalmıyordu.
Arap Birliği de homurdanarak karşımızda yerini aldı. Bütünlüğünü korumak için savaştığımız Esad’ın topraklarından çıkmamızı istiyorlar. Irak’ta olduğu gibi, ‘Arap toprakları’nda Türkiye’yi görmektense İran’ı bile tercih ediyorlar.
Esad’ı öne sürerek Afrin’de hep birlikte yolumuza dikilirlerse şaşırmayın.
Rus kışkırtmalarının, ABD ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmeye etkisi ne oldu bilemem.
Ama ABD Suriye’yi bölme planları yapıyor, YPG’ye ayrı bir devlet kurdurmaya çalışıyor diye boşuna körüklemiyorlardı.
Tillerson’ın Ankara ziyaretinden hemen önceki huysuzlanmaları, hırçınlıkları da boşuna değildi.
Türkiye’yi ABD ile çatıştırmaya muvaffak olamadılar diye peşini bırakacaklarını sanmayın.
Şimdilik YPG’nin dizginlerini ABD’den almakla teselli bulacaklar. Ama NATO’dan çıkartmak ve İncirlik’i kapattırmak gibi projelerini denemeye devam edeceklerdir.
Yazmıştım, Suriye’de yukarısı ABD ise aşağısı Rusya.
Birine kaybettirdiğinizde diğerine kazandırmadığınız bir formül olmadığı gibi, biri kazandığında otomatikman sizin de kazandığınız bir formül de yoksa...
İki ucu da pisse...
Ne “Sınır güvenliğimizi sağlayacak kadar ilerleyelim ama Afrin’in içine girmeyelim, derinlere inmeyelim” görüşünü Amerikan tezlerini savunmakla, YPG terörüne kalkan olmakla suçlayıp bir kenara koyabilirsiniz.
Ne de “NATO’dan çıkalım, İncirlik’i kapatalım, Esad’la anlaşalım” bastırmalarını Rus tezlerini savunma, düşman ağzı kullanma ithamıyla öbür kenara atabilirsiniz.
İhtiyacınız olan şey, neyin kötünün iyisi olduğunu tartışıp bulmaktır.