Doç. Dr. Niyazi Beki yazdı: Neden şeytanın tarafında olanlar daha çok?

Doç. Dr. Niyazi Beki yazdı: Neden şeytanın tarafında olanlar daha çok?

“Bilmediğimizden sorumlu değiliz sözü halk arasında dolaşan ve cehaletten kaynaklanan bir sözdür. Bugün medeni hukukta bir şeyin suç olduğunu bilmemek nasıl kişiyi sorumluluktan kurtarmıyorsa İslam’da da bir şeyin suç ve günah olduğunu bilmemek kişiyi sorumluluktan kurtarmaz. Bilmemenin mazeret kabul edildiği tek yer var o da kişinin yeni müslüman olmasıdır.”

SORU: Kıyamete kadar neden iman etmeyenler, iman edenlerden fazladır?   Neden şeytanın tarafında olanlar daha çok? Kur’an’da ‘İnsanların çoğu iman etmez’ buyuruluyor. Ne kadar insanın iman edip ne kadarının iman etmeyeceği Allah katında önceden mi belirlenmiş oluyor bu durumda?

CEVAP: İman etmek bir sorumluluk ister. İmanın gerektirdiği güzel işler yapmayı ister. İnsanların çoğu böyle büyük sorumluluk altına girmek istemez. İmtihan gereği olarak insana iyi duygularla birlikte kötü duygular da verilmiştir. İnsanların çoğu aklın ön gördüğü güzel duyguları dinlemez, nefsin hoşuna giden duyguların peşinde gider. İnsanların çoğu, hazır lezzetleri veresiye lezzetlere, hazır sıkıntıları veresiye sıkıntılara tercih eder. Onun için bazen bir dirhem hazır lezzeti ilerideki batmanlarca veresiye lezzetlere -muhakemesiz bir tarzda- tercih eder. Keza, kulluğun halihazırda var olan bir dirhem kadar sıkıntısından kaçar, ileride batmanlarca olan sıkıntıları göz ardı eder.  İnsanların çoğu, yaratılışında var olan bazı duyguları yanlış yerde kullandığı için, bu yanlışın kurbanı olarak dinden uzaklaşırlar. Mesela: “İnsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inadlı taleb ve hâkeza şedid hissiyatlar, umûr-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı, şiddetli bir surette fâni umûr-u dünyeviyeye tevcih etmek, fâni ve kırılacak şişelere, bâki elmas fiatlarını vermek demektir”(Mektubat, 33). Demek ki, insanların çoğu ahiret için verilmiş şiddetli hissiyatı, fani dünya için kullandığından ahiret azığından mahrum kalıyor.

Allah ezeli ilmiyle, insanların kendilerine verilen pek çok cihazlarını su-i istimal ederek yanlış yerde kullanacaklarını bildiği için, bir gaybi haber hüviyetindeki bir mucize olarak “insanların çoğu iman etmez” buyurmuştur. Bu konuyu beyan eden bir kaç ayetin meali şöyledir: “Elif, Lâm, Mîm, Râ. İşte bunlar sana indirilen kitabın ayetleridir. Sana Rabbin tarafından indirilen Kur’ân haktır, gerçektir, ama insanların çoğu buna inanmazlar”(Rad, 13/1). “Fakat sen ne kadar hırs göstersen, insanların çoğu iman edecek değildir”(Yusuf, 12/103). Ve insanların çoğu ahireti kaybeder, çünkü Allah’ın kendilerine ihsan ettiği akıllarını, basiret ve ferasetlerini doğru kullanmadıkları için akılsız, ferasetsiz ve basiretsiz bir tarzda dünyaya oyuncak olmuş bir figür haline gelirler.

“Biz cehennem için(özgür iradeleriyle kötü akıbetlerini hazırlayan) cinlerden ve insanlardan öyle kimseler yarattık ki onların kalpleri vardır ama bu kalplerle (gerçekleri)idrak etmezler, gözleri vardır onlarla(gerçeği) görmezler, kulakları vardır onlarla işitmezler(gerçekleri duymazlıktan gelirler). Hasılı onlar hayvanlar gibi, hatta onlardan da şaşkındırlar. İşte asıl gafil olanlar onlardır”(Araf, 7/179) mealindeki ayette insanların çoğunun niçin imana gelmediklerinin gerekçesi açıkça beyan edilmiştir.

Bilmemek günahtan kurtarır mı?

SORU: Bilmediğimizden sorumlu değiliz diye biliyordum ama öyle olmadığını duydum. Eğer o günahı işlersek 2 günah varmış.  Araştırıp öğrenmediğimiz için. Bilerek yaparsak sadece nefse yenik düştüğümüz için günah olurmuş. O yüzden öğrenmek gerekiyormuş. Böyle bir hadisi şerif varmış. Gerçekten böyle bir hadis var mı? Bu bilgi doğru mu?

CEVAP: “Bilmediğimizden sorumlu değiliz “ sözü halk arasında dolaşan ve cehaletten kaynaklanan bir sözdür.  Bu gün Medeni hukukta bir şeyin suç olduğunu bilmemek kişiyi sorumluluktan kurtaramadığı  gibi, İslam’da da bir şeyin suç ve günah olduğunu bilmemek/veya farz ve vacip olduğunu bilmemek kişiyi sorumluluktan kurtarmaz. Bilmemenin mazeret kabul edildiği tek yer var, o da kişinin yeni müslüman olmasıdır. Yeni müslüman olan bir kimsenin bazı şeylerin  farz-vacip mi, veya suç-günah mı olduğunu bilmemesi makuldur ve bir mazeret olarak kabul edilebilir. Bir de  çocuklar ve deliler sorumlu değillerdir. Hayatı boyunca dünya işlerini  öğrenen ve yapmasını son derece zekice beceren bir kimsenin aynı çabayı din konusunda göstermemesi nasıl mazeret olabilir? Hz. Peygamber’in buyurduğu üzere, ”İlim öğrenmek her müslümana farzdır.” Farzı yerine getirmemek günahtır. Öyleyse ilim öğrenmemek, cahil kalmak da günahtır. Diğer bir rivayete göre Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Bir alimin ilmini neşretmeyip suskun durması/ öğrenmek isteyen birilerine ilim öğretmemesi caiz olmadığı gibi, bir cahilin de -ilim öğrenmek için bir gayret göstermeyip- cahil olarak kalmaya devam etmesi caiz değildir.” Hz. Peygamber bu sözlerini şu ayetle da pekiştirmiştir: “Bilmiyorsanız ilim ehlinden/bilenlerden sorunuz.’’( Nahl, 16/43) Görüldüğü gibi, ayette cahillerin ilim ehlinden sorup öğrenmeleri emrediliyor. Bütün bu açıklamalardan sonra: “Cahil bir insan,  hem yanlış yaptığından, hem de yanlışı öğrenmediğinden dolayı iki kere suçludur” denilebilir.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN