Doç. Dr. Niyazi Beki yazdı: Ahirete inanmayanlara nasıl delil sunabiliriz?

Doç. Dr. Niyazi Beki yazdı: Ahirete inanmayanlara nasıl delil sunabiliriz?

Kur’an, hem doğumdan önce hem sonrasında insanların durumunu açıklamakta, aynı zamanda insanların nereden geldiği ve nereye gideceğine dair sorulara cevap vermektedir.

SORU: Doğum öncesi ve ölüm sonrası ile ilgili inanmayanlara aklı deliller sunabilir miyiz? Ölümden sonra sana ne olacak dendiğinde, “doğmadan önceki halimizi bilmiyoruz öldükten sonra da ne olacağını bilemeyiz” diyen ateiste ne cevap verilebilir?

CEVAP: Doğumdan önceki halimiz çok iyi bilinmektedir. Kur’an’da bu konu yaklaşık 15 asır önce belirtilmiştir.  Modern bilimlerde ise, 2-3 yıldan beridir ilim adamları tarafından bu konu üzerinde ciddi araştırmalar yapılmış ve bilimsel metotlarla bu durum  tespit edilmiştir. Önce  Kur’an-ı hakim ne diyor; ona bakalım:

1) “O, sizi bir çamurdan yaratan, sonra size bir ecel, bir ömür süresi tayin edendir. Bir de O’nun nezdinde muayyen bir ecel vardır. Sonra, bir de kalkmış şüphe ediyorsunuz!”(Enam, 6/2). 

2) “Sizi de Allah yerden bitki gibi bitirdi.” (Nuh. 71/17).

Bu iki ayetin verdiği bilgi şudur: İnsanlar bitki gibi yerden inşa edilmiştir. Çünkü, yakın aslı olan meni/sperm, hayvan ve bitkilerden meydana gelmiştir. Hayvanlar da insanlar gibi bitkilerden inşa edildiğine göre, onların da uzak aslı bitkidir. Buna göre, insanın yakın aslı olan meni “patates, mercimek, fasulye” gibi bitkisel gıdalardan yaratılmıştır. Demek ki insanın 1. uzak aslı bitkidir. Bitkinin aslı ise, çamurdur/topraktır. O halde insanın 2. uzak aslı çamurdur/topraktır. Bu iki ayette bizim dünyaya gelmeden, hatta babamızın bünyesinde yer almadan önceki durumumuz çok net bir şekilde ortaya konulmuştur. Bu günkü ilmi araştırmalar da elde ettikleri değişik teknolojik verilere bakarak Kur’an’ın dediğini tasdik ediyor.

BİLİM TASDİK EDİYOR

3) “And olsun, Biz insanı çamurun özünden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargâhta nutfe(sperm) haline getirdik. Sonra nutfeyi alaka(rahim duvarına yapışan bir hücre) halinde yarattık, alakayı da mudga’dan(bir çiğnem et görünümünde bir cenin) halinde yarattık. Mudgayı da kemik halinde yarattık; kemiklere ise et giydirdik. Sonra da onu bambaşka bir yaratışla inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah’ın şânı ne yücedir!” (Muminun, 12-14). Burada, daha önceki ayetlerde ifade edilen insanın çamurdan/topraktan yaratıldığına dikkat çekildikten sonra, anne rahmindeki değişik safhalarda geçirdiği konumuna işaret edilmiştir. İnsaflı ve müdekkik Embriyoloji uzmanları Kur’an’ın yaklaşık 15 asır önce verdiği bu gizemli bilgi karşısında parmaklarını ısırıyorlar. İşte iki örnek: “Bir bilim adamı olarak, sadece kesin olarak gördüğüm şeylerle ilgilenebilirim. Embriyoloji ve gelişimsel biyolojiyi anlayabiliyorum. Kuran’dan bana tercüme edilen kelimeleri de anlayabiliyorum... Eğer kendimi o çağa götürebilseydim, bugün bildiklerimle ve tanımlayabildiklerimle, o zaman tarif edilmiş olan şeyleri tanımlayamazdım. Öyleyse (Kuran’da) yazılan her şeyde İlahi bir müdahale var demektir.” (Prof. E. Marshall Johnson Thomas, Jefferson Üniversitesi’nde anatomi ve gelişimsel biyoloji profesörü, Scientists’ Comments on the Scientific Miracles in the Holy Quran)  “İnsanın gelişimi hakkında Kuran’daki ifadelerin açıklanmasında yardımcı olmak benim için çok büyük bir zevk. Ben kesin olarak söylüyorum ki bu ifadeleri Hz. Muhammed (sav)’e Allah vermiştir, çünkü bu bilginin çoğu pek çok yüzyıl sonrasına kadar keşfedilmedi. Bu bana şunu kanıtlıyor ki, Hz. Muhammed (sav) Allah’ın elçisidir.” (Prof. Keith L. Moore, Toronto Üniversitesi anatomi ve hücre biyolojisi profesörü, seçkin bir embriyolog ve pek çok tıp ders kitabının yazarı,Scientists’ Comments on the Scientific Miracles in the Holy Quran)

Şüphe edenlere Kur’an’ın cevabı

Kur’an, hem doğumdan önce hem sonrasında insanların durumunu açıklamakta, aynı zamanda insanların nereden geldiği ve nereye gideceğine dair sorulara cevap vermektedir. İşte o ayetler: “Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra dirilmekten şüphe ediyorsanız, bilin ki: Biz sizi ilkin topraktan, sonra bir nutfe’den/spermden, sonra bir alaka’dan (rahim cidarına yapışan bir hücreden), sonra kısmen şekillenmiş, kısmen şekillenmemiş bir mudga’dan(esas unsurlarıyla hilkati tamamlanmış, ama bütün azalarıyla henüz tamamlanmamış bir çiğnem et görünümünde bir ceninden) yarattık ki, kudretimizi size açıkça gösterelim. Dilediğimizi belli bir süreye kadar ana rahminde durdururuz. Sonra da sizi bir bebek olarak dünyaya çıkarırız. Sonra güç kuvvet kazanıncaya kadar sizi büyütürüz. İçinizden kimi henüz çocukken öldürülür, kimi de hayatın en düşkün biçimine götürülür. Öyle ki daha önce bildiği şeyleri bilmez hale gelir. Yeri de kupkuru görürsün, ama oraya Biz su indirince çok geçmeden kıpırdanır, kabarır da gözü gönlü açan her güzel çiftten nice nebat bitirir. Bütün bunlar böyle cereyan etmektedir. Çünkü Allah hakkın, gerçeğin ta kendisidir ve çünkü ölüleri dirilten de O’dur. Her şeye hakkıyla kadir olan da O’dur. Ve şunu da bilin ki o kıyamet saati kesinlikle gelecek ve Allah kabirlerde olanları diriltecektir” 22/5-7)

Neden yaratıldığımı bir türlü anlamıyorum

  SORU:  Allah’ın bizi ve evreni niçin yarattığını anlamakta güçlük çekiyorum. Tanınmak istemesini anlayamıyorum. Önce tanınmak istemedi de sonra karar mı değiştirdi. Benim şükretmem ibadet etmem bana fayda verecek. Ne bileyim Allah’a bir faydam yok ki? Faydaya ihtiyacı yok ki? Öyleyse niye varım?  Bu halin sebebi nedir ve nasıl kurtulabilirim? Bu soruları yazınca öyle rahatladım ki hocam. Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyor olacağım.

CEVAP: 1. Allah ezelidir: Ezeliliğin önü yoktur. Eğer bir şey yapmak isterse elbette bunu daha sonra yapacaktır. Bu sebeple “neden önce değil de sonra kendini tanıtmak istedi” demek isabetli bir itiraz değildir. Kaldı ki, Allah’ın kendini tanıtmak istemesi yaratmanın hikmetlerinden biridir. Allah’ın binlerce isim ve sıfatı vardır. Bunları hepsinin dışa yansımalarını görmek istemesi kadar tabii bir şey olur mu? Mahir bir mimarın, bir doktorun, bir şairin kendi hünerini sergilemesi kadar normal ne olabilir ki? Allah sonsuz kudret,  ilim, hikmet, rahmet ve benzeri sıfatlarını sergilemek üzere bu kâinatı yaratmıştır. 2. Allah senden fayda görmek için değil, kendi sanatını ortaya koymak için seni yaratmıştır:  Kainat içinde en mükemmel bir varlık olarak yarattığı insanı bu şekilde varlıkların en mükemmeli olarak, sanat estetiğini en güzeli ve en harika bir sanat eseri olarak yaratması ona verdiği değeri göstermektedir. Vahiyler de bu değerin göstergesidir. 3. Allah insanda hoşnutluk, memnun olmak gibi duyguları yaratmış ki, bununla Allah’ın da hoşnutluğunu, memnuniyetini anlayalım diye:  Ancak Allah’ın diğer sıfatları gibi, elbette hoşnutluğu ve memnuniyeti de başkalarınkine benzemez. 4. Senin başındaki durum herkesin başındadır. Bu tür hayal ve vesveselerden tamamen kurtulmanın çaresi yoktur. Çünkü şeytana bu görevin verilmesi, insana musallat edilmesinin hikmeti, onu daha dikkatli olmaya, Allah’a daha fazla yalvarmaya sevk etmek içindir. Yoksa insan tembellik döşeğinde rahatlık için hayatını gafletle geçirebilir.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN