Kıbrıs Barış Harekatı'nın 44. yıl dönümü kutlanıyor! Kıbrıs Barış Harekatında ne oldu, tarihçe

Kıbrıs Barış Harekatı'nın 44. yıl dönümü kutlanıyor! Kıbrıs Barış Harekatında ne oldu, tarihçe

Kıbrıs Barış Harekatı'nın 44. yıl dönümü tüm Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta kutlanmaya devam ediyor. Peki Kıbrıs Barış Harekatı'nda ne oldu? Kıbrıs Barış harekatı tarihçesini ve detaylı açıklamaları haberimizde sizlerle paylaşıyoruz.

Kıbrıs Barış Harekatı tüm yurtta kutlanmaya devam ediyor. Türk Silahlı Kuvvetlerinin 20 Temmuz 1974 yılında başlattığı harekatın 44. yılı coşkuyla kutlanıyor. Peki Kıbrıs Barış Harekatı'nda ne oldu, neden harekat düzenlendi? Kıbrıs Harekatı tarihçesi nedir? İşte Kıbrıs Harekatı hakkında merak edilen tüm detaylar.

KKTC CUMHURBAŞKANI AKINCI'DAN KIBRIS BARIŞ HAREKATI MESAJI

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının, 50 yıllık müzakere sürecinin bir daha aynı çerçevede, ucu açık, sonuçsuz bir sürecin parçası olmayacağını söyledi.

Lefkoşa'da 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 44. yıl dönümü çerçevesinde Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda tören düzenlendi.

Yavuz Çıkarma Plajı’ndan tören alanına atletler tarafından getirilen ve Kıbrıs Türk halkının bağımsızlığını simgeleyen bayrakları öperek alan Akıncı, atletleri tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Akıncı, törende yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, İsviçre'nin Crans-Montana kentinde gecen yıl yapılan Kıbrıs Konferansı sonrasında tarafların bir durum değerlendirmesi yapmasını ve taraflar istekliyse kendisinin yardıma hazır olacağını belirttiğini anımsattı.

Guterres’in geçici bir misyonla görevlendirdiği Jane Holl Lute'nin 23 Temmuz’da Kıbrıs’a gelerek iki liderin yanı sıra garantör ülkeleri de ziyaret etmesinin beklendiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bilinen ve aslında kanıtlanmış bir gerçektir ki, bizim nabzımız her zaman barıştan, çözümden, iş birliğinden yana atmıştır. Biz her zaman halklar arasında barış içinde, dostane ilişkilerin savunucusu olduk." diye konuştu.

Akıncı, savaşın, kan ve gözyaşı demek olduğunu, toplumların ancak barış ortamlarında gelişebileceğini ve kalkınabileceğini belirterek, şöyle devam etti:

“Adamızda karşılıklı kabul edilebilir bir anlaşmayla kalıcı barış koşullarını yaratmak için her türlü çabayı harcadık. Kıbrıs Türk halkı olarak, 2004 referandumunda da, Crans-Montana konferansında da ve nihayet Rum liderliğine 30 Nisan 2018 tarihinde yapmış olduğum çağrı ile de çözüm irademiz defalarca kanıtlanmıştır. Çünkü bizim çözüm hedefimiz, taktiksel bir manevra değil, stratejik bir tercih anlamında olmuştur. Bu hedefe varılamamışsa bundan sorumlu olan biz değiliz. Bir yerde sorun varsa çözüm için arayışlar da devam edecektir. Ancak 50 yıldır devam eden arayışların neden sonuç vermediğini de başta BM olmak üzere tüm tarafların ciddiyetle sorgulamasının vakti gelmiş ve geçmiştir. Kıbrıs’taki iki taraftan birini, tüm Kıbrıs’ın tek yasal sahibi sayıp diğer toplumu dışlayan, izole eden anlayışlarla çözüme değil, statükonun devamına hizmet edildiğinin artık anlaşılması gerekir."

KIBRIS TÜRK TARAFI UCU AÇIK BİR MÜZAKERE SÜRECİNİN PARÇASI OLMAYACAK 

Cumhurbaşkanı Akıncı, kendilerinin eşitlik, özgürlük ve güvenlik ilkelerinden ödün vermeden kararlılıkla yollarına devam edeceklerini ifade ederek, “50 yıllık müzakere sürecinin bir daha aynı çerçevede, ucu açık, sonuçsuz, takvimsiz olarak devam edemeyeceğini, böyle bir sürecin parçası olmayacağımızı bir kez daha belirtmeyi görev biliyorum." şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından Gençlik Dairesi Halk Dansları ekibi, Polis Motorlu Tim ekibi ve Türk Silahlı Kuvvetleri Mehteran Birliği gösteri sundu.

Törene, KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın yanı sıra AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş ve Erzurum Milletvekili Recep Akdağ, TBMM Başkan Vekili Levent Gök, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay, TSK Temsilcisi Orgeneral Atilla Gülan, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Yılmaz Yıldırım, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Tevfik Algan, diğer askeri yetkililer ve vatandaşlar katıldı.

18-07/20/sarayonu_lefkosa.JPG

KIBRIS BARIŞ HAREKATI'NDA NE OLDU?

Kıbrıs Harekâtı (TSK kod adı: "Atilla Harekâtı" Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde "Kıbrıs Barış Harekâtı", Yunanca: Τουρκική εισβολή στην Κύπρο "Kıbrıs Türk İstilası"), 20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta başlattığı harekâttır. Harekâtın ilk ayağı Yunanistan hükûmetinin desteğiyle gerçekleştirilen 15 Temmuz 1974 darbesinin ardından düzenlendi. 14 Ağustos günü başlatılan ikinci harekâtla Kuzey Lefkoşa da dahil olmak üzere adanın %37'sinin Türk kontrolüne geçmesiyle sonuçlandı. 140.000 ila 200.000 Rum adanın kuzeyinden, 42.000 ila 65.000 Türk adanın güneyinden göçmen oldu.

Türkiye Cumhuriyeti harekâtın Zürih ve Londra Antlaşması'nın 4. maddesine istinaden gerçekleştirildiğini savunmaktadır. Fakat Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi bu harekâtı işgal olarak değerlendirmektedir.

20 Temmuz 1974 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 353 sayılı kararında "Uluslararası güvenlik ve barış için ciddi tehlikeye yol açan ve bölge üzerinde olağanüstü infiale müsait bir ortam yarattığından Birleşmiş Milletler ciddi bir endişe duymaktadır...Tüm devletlerin Kıbrıs Cumhuriyeti'nin toprak bütünlüğüne saygı duyması gerekir...Yabancı askeri müdahaleye derhal son verilmelidir." diyerek harekata karşı olduğunu belirtti ve ateşkese çağırdı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 11 Mayıs 1984 tarihindeki 550 sayılı kararında ise durumu "işgal" olarak niteledi.

Avrupa Konseyi Parlamentler Meclisi, 29 Temmuz 1974 tarihli 573 sayılı kararında birinci harekâtın uluslararası antlaşmalar çerçevesinde gerçekleştiğini belirtti. Birinci harekâtın antlaşmalar çerçevesinde yasal bir müdahale olarak değerlendirilmesi mümkündür; ancak belli bir bölgede kontrol kurulmasını sağlayan ikinci harekât bu kapsamda değerlendirilmemektedir. Uluslararası kuruluş kararlarınının çoğu, oluşan durumu "yasa dışı istila" olarak tanımlamaktadır.

18-07/20/kibris-1532080393.jpg

TARİHÇE

Türkler ile Rumlar arasında ilk olaylar, Osmanlı İmparatorluğu'nun adayı 1878 tarihli 50 yıl süreli kiralama antlaşmasıyla Birleşik Krallık'a bırakmasından sonra 1920'de kiralama süresinin dolmasına 8 yıl kala başladı. Bu olaylar sadece siyasi kavgalar olmakla birlikte silahlı çatışmalar şeklinde olmamıştır. 1920 yılında Rumların, İngiltere'nin onayını almadan Yunanistan'a katılma plebisiti yapmak istemesi ve Birleşik Krallık yönetiminin buna izin vermemesi, Rumların önce Birleşik Krallık'ı adadan çıkarmaya yoğunlaşmasına sebep oldu. 1950'lerin sonuna kadar süren bağımsızlık hareketi, 1960 yılında uluslararası anlaşmalara dayanan bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasının yolunu açtı. Rumlar Birleşik Krallık'ın adadan çekilmesiyle, Türklerle birlikte ortak devlete razı olmadılar. Kıbrıs’ın tüm yönetimine kendileri el koyma yoluna gittiler; uluslararası anlaşmaları ve anayasayı çiğneyerek Türklere saldırılarda bulunmaya başladılar.

HAREKAT KARARI

Kıbrıs'ta bir darbe yapıldığı haberi, Lefkoşa'da bulunan Türk Büyükelçiliği'nin gönderdiği şifreli mesajla 15 Temmuz 1974 sabahı Türk Dışişleri tarafından öğrenildi. Kıbrıs'taki durumun Türkiye'nin bir askeri müdahalesini gerektirecek kadar ciddi olduğu değerlendirmesini yapan Türk hükümeti, 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti Garanti Antlaşması'nın garantör devlet olarak Türkiye'ye verdiği müdahale hakkını kullanmadan önce, diğer bir garantör devlet olan İngiltere'nin yetkilileriyle görüşerek birlikte hareket etmek üzere girişimde bulundu. İngiltere kabul etmezse, Türkiye'nin yalnız başına hareket etmesi; görüşmeler sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hazırlık yapması kararlaştırıldı.

Dışişleri yetkilileri bu düşünce ve planlarını 16 Temmuz'da İngiltere ve ABD'nin Ankara büyükelçiliklerine bildirdi. 16 Temmuz 1974'te muhalefet partilerinin başkanlarıyla da üç saate yakın bir toplantı yapan başbakan Ertesi gün konuyu müzakere için Londra'ya gitti. Kimi kaynaklara göre heyet henüz Etimesgut Askeri Havaalanı'ndan yeni kalkmışken Başbakan Vekili Erbakan Milli Güvenlik Kurulu'nu acil gündem koduyla toplamış; toplantı devam ederken Erbakan, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar'a gemilerin yola çıkması için emir vermiştir.

Türkiye heyeti, İngiltere Başbakanı Harold Wilson, İngiltere Dışişleri Bakanı James Callaghan ve Kıbrıs meselesini görüşmek üzere Londra'ya gelen ABD Dışişleri Bakan yardımcısı Joseph Sisco ile ayrı ayrı görüşmeler yaptı. İngiltere ve ABD konuya Türkiye gibi yaklaşmamaktaydı. Bu arada Türkiye'de Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan ve Maliye Bakanı Deniz Baykal, muhalefet partilerinin başkanlarıyla bir toplantı yaptı. Toplantının sonunda tüm muhalefet parti başkanlarının hükümetin kararlığını gördüğü ve destek verdiği ifade edilir.

Türk heyeti, 18 Temmuz 1974 akşamı saat 20.30'da Londra'dan Ankara'ya hareket etti; Başbakan Ecevit, 19 Temmuz'da 02:00'da Ankara'ya varınca Genelkurmay başkanlığında komutanlar ile bir toplantı yaptı. İngiltere'deki görüşmelerin aktarıldığı ve hazırlıkların gözden geçirildiği bu toplantıda başbakan harekatın amacı ve adının "Barış Harekatı" olduğunu belirtti. Genelkurmaydaki toplantının ardından Bakanlar Kurulu toplanıp oy birliği ile Kıbrıs'a müdahale kararı aldı. Bakanlar Kurulu'nun yazılı kararı, 19 Temmuz 1974 sabahı Genelkurmay Başkanlığı'na ulaştırıldı.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN