Dan Brown’ın iyi niyetini korumaya çalıştım

Dan Brown’ın iyi niyetini korumaya çalıştım

En çok satanlar listesinde dünyada şu an tek kitap var: Dan Brown’ın ‘Başlangıç’ adlı romanı. Yazarın romanlarını Türkçeye çeviren Petek Demir İncek, bu çeviriye de imza attı. Barselona’da belirlenmiş saatlerde ve yoğun güvenlik önlemleri altında çalıştığını belirten İncek, yaşadığı zorlu süreci anlattı.

BİR ÇEVİRİ SERÜVENİ / RÖPORTAJ: ZEYNEP KARAKUŞLU

Son zamanların en çok okunan yazarlarında listenin üst sıralarında yer alan Dan Brown, yeni kitabı ‘Başlangıç’ ile Türkiye’de de büyük ses getirdi. Dünyanın pek çok ülkesinde çok satanlar listesindeki zirvesini kimseye kaptırmayan roman, büyük dinlerden küçük tarikatlara her türlü inancın sarsılacağını iddia eden bir mantıkla okuyucularıyla buluşuyor. Brown, insanların yüzyıllardır bilim ve inanç ikilemi arasındaki gelgitlerini, verdikleri büyük savaşları ince bir sanat anlayışıyla süslemiş. Bir solukta okunan romanı yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi Türkçeye Petek Demir İncek çevirdi. İncek’e bu çevirinin öyküsünü sorduk.

Bilkent Üniversitesi’nin İşletme Bölümü’nden mezunsunuz ve bir zamanlar çeviri kuramları dersleri verdiniz. Şimdiyse tüm zamanların en çok okunan kitaplarını çeviriyorsunuz. Çevirmen olmaya nasıl karar veriniz?

Birden bir titreme gelmedi elbette. Çeviri benim için bir oyun gibiydi. Lisede en keyif aldığım derslerden biriydi, hatta bir ara öğretmen sınıfa gelmeden önce tahtaya yazdığım metinlerle veya şarkı sözleriyle derslere yön vermeye başlamıştım. Çeşitli sahalarda çalıştıktan sonra sevdiğim bir şeye vakit harcamaya karar verdim ve bir süre sonra mesleğim haline geldi.

Yazarın ‘Cehennem’ kitabı için Londra’da dış dünyaya kapalı olarak çeviri yapmıştınız, bu kez ise ‘Başlangıç’ için Barselona’daydınız. Bu kadar sıkı tedbirler size ne hissettiriyor?

Çevirmen üzerinde yoğun bir baskı yaratıyor bu süreç. Çok okunacağını biliyorsunuz. Altına imzanızı attığınızı biliyorsunuz ve temiz bir çeviri teslim etmek istiyorsunuz. Belirlenmiş çalışma saatlerinin dışında kitaba ulaşmanız, dışarıya bir not çıkarıp evde rahat ortamınızda araştırma yapmanız mümkün değil. Ortak kullanım için verilen ve internete bağlanabilen bilgisayarların sesi yok, videolu anlatımlara erişemiyorsunuz. Tüm kütüphanenizi oraya taşıyamıyorsunuz. Alan uzmanlarına telefonla ulaşıp kaynaktan okuyarak sormanız mümkün değil. Sanırım anlaşılmayan bir nokta var. Çeviri bittikten sonra kitabın orijinalini de yanımızda getiremiyoruz. Buradaki redaksiyon sürecinde, kitabı yayına hazırlayana kadar İngilizce metne bakamıyorsunuz. Elinizden gelenin en iyisini ortaya koymak zorundasınız ki arkanızdan okuyan fazla düzelti yapmasın. Çünkü metin bir kez bozulduktan sonra onu tekrar düzeltemiyor, aslına en yakın haline getiremiyorsunuz. Çeviriyi bitirdikten sonra editöre teslim etmeden önce tekrar okuyacak düzeltecek vaktiniz yok, ancak yetiştirebiliyorsunuz. Ben geceleri sessizlikte çalışan bir çevirmenim, kalabalık bir ofis ortamında 12 saate yakın süre çalışmaya alışkın değilim. Her açıdan zor, meşakkatli bir süreç.

Çeviri için gerekli şartlardan biri de her türlü bilgiye ulaşabileceğiniz bir ağa sahip olmak. Kapatıldığınız bu süreçte bu imkanlar yeteri miktarda sağlanabildi mi?

Tüm ülkeler yanlarında yüzbinlerce kelimelik CD sözlüklerle gelmişti. Ben piyasadan gelişmiş tek bir CD sözlük bulabildim, o da ilk 10 gün çalışmadı çünkü internet üzerinden aktive edilmesi gerekiyordu. Başlarda idare etmeye çalıştım ama ortak bilgisayarlar diğerleri tarafından daha çok kullanılmaya başlayınca hızım kesildi. Bilgisayarım söküldü. Çeviri USB’ye kaydedildi ve bilgisayardan silindi, sonra bilgisayar internete bağlandı, CD aktive edildi, çeviri yeniden yüklendi ve çalışma odamıza getirildi.

17-12/08/danbrawn-kapak-copy.jpg
Başlangıç
Dan Brown
Altın Kitaplar
534 sayfa / 38 TL

Dan Brown ile çalışmanın sizin için kişisel ve profesyonel açıdan avantajları ve dezavantajları neler?

Dan Brown okurken edebi içerik bekleyemeyiz, tarihi bilgileri net yansıttığını varsayamayız, tüm roman kurgusunu gerçek gibi kabul edemeyiz. Çok okunan yazarları çevirmenin faydasından çok zararı var. Evet, ismi duyulan bir çevirmen oluyorsunuz ama bunun hayatta bir getirisi yok. Tam tersine çok kişi tarafından okunduğu için eleştiri oklarının hedefi haline geliyorsunuz. Hatasız bir çeviri olmaz, hatasız editörlük de olmaz. Hatta şöyle söyleyeyim, bir kitaba ne kadar çok kişinin eli değerse, o kadar çok hata olur. O nedenle temel ilke ‘önce zarar verme’. Çevirimde başlıca gayem yazarın niyetini korumak.

Meçhulden geldik, meçhule gidiyoruz

'Başlangıç'ın zihninizde uyandırdığı soru nedir?

Hangi bilim insanı yakın zamanda ne bulmuş? Kimler hangi savlarla ortaya atılmış? Hangi deneyler yapılmış ve bunlar neyi ispatlıyor? Ve biz dünyanın ne kadar gerisindeyiz? Aselsan mühendisleri neden intihar ediyor?

Peki sizce 'nereden geldik?' ve 'nereye gidiyoruz?'

Meçhulden geldik, meçhule gidiyoruz. İkisinin arasında olduğumuzu zannediyoruz. Hiçbir şey değiliz, neye sahip olursak olalım, hiçbir şeyin sahibi değiliz. Ne çocuklarımızın sahibiyiz, ne de gelecek nesillerin. Kaç kişi büyük büyük büyük babasının mezarına gidiyor veya adını biliyor? Çok üstün genlere sadece biz sahipmişiz gibi bir gen aktarma telaşındayız. Gelecek nesillere bırakacağımız bir şey varsa, o da genlerimiz değil, bilgi birikimimiz. Bundan bin yıl sonra bugün bilgi yarışına girmeyen veya taklitçilikle yetinen toplumların adı sanı kalmayacak.

 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN