Trump yeni cepheyi Silikon Vadisi’nde açtı

Trump yeni cepheyi Silikon Vadisi’nde açtı

ABD Başkanı Trump’ın ‘küreselleşmeye karşı savaşı’ sürüyor. Dünya devlerini ABD’de fabrika açmaya ikna eden Trump, şimdi de teknolojinin kalbi Silikon Vadisi’ne el attı. Hindistan’daki 120 milyar dolarlık bilişim sektörü ve ABD’de çalışan 65 bin Asyalı mühendisin geleceği tehlikeye girdi.

ABD’nin yeni Başkanı Donald Trump, ekonomide küreselleşmeye karşı tutumuyla biliniyor. Üretimlerini yurtdışında yapan Amerikan şirketlerini, fabrikalarını yurt içine kaydırmadıkları takdirde ek vergiler koymakla tehdit ediyor. Trump, şu ana kadar Ford, General Motors, Apple gibi firmaların bu yönde atım atmasını sağlayarak bu politikasında başarılı da oldu. Şimdi ise ‘küreselleşmeye karşı savaş’ta ikinci cepheyi açmaya hazırlanıyor. Dış politika dergisi Foreign Policy’de yayımlanan makalede, Trump yönetiminin, ABD’deki teknoloji sektöründe Hindistan başta olmak üzere Asya ülkelerinin etkinliğini azaltmayı planladığı belirtiliyor. Trump yönetimi, bu konudaki ilk adımı, Amerikan teknoloji şirketlerinde çalışan yabancı mühendislere yönelik vize kısıtlamaları içeren bir kanun teklifiyle attı. Financial Times gazetesinin Hindistan servisinde çalışan gazeteci ve akademisyen James Crabtree tarafından kaleme alınan yazıda, projenin başında Trump’ın aşırı sağcı baş stratejisti Steve Bannon’un olduğu ifade ediliyor.

Bannon’ın, 2015 yılında Trump ile yaptığı radyo mülakatında söylediği “Silikon Vadisi’ndeki yöneticilerin üçte  ikisi Asyalı. Küreselleşmeciler, Amerikan işçi sınıfını bitirdi ve Asya’da bir orta sınıf yarattı. Ben ekonomik milliyetçiyim” sözlerini hatırlatan Crabtree, Amerika’da çalışan Hintli yazılım mühendislerine getirilecek vize sınırlamasıyla başlayacak sürecin, küreselleşmenin tersine dönüşünü hızlandıracağını vurguluyor. Böylece küresel şirketlerin tedarik zincirlerinin zarar göreceğini yazan Crabtree, yen kurulan Beyaz Saray Ulusal Ticaret Konseyi’nin Başkanı Peter Navarro’nun tam da bunu hedef haline getirdiğini açıkça belirttiğine dikkat çekiyor. Amerikan teknoloji şirketleri yaygın olarak Hindistan’dan hizmet alıyor. Crabtree, şirketlerin bilgi işlem servislerindeki dış kaynak kullanımının, Hindistan’da 120 milyar dolarlık bir sektör oluşturduğunu kaydediyor. Trump’ın bu şirketleri ‘denizaşırı ülkelerden ucuz işçi almakla’ suçladığını hatırlatan Crabtree, ABD’de ‘H-1B’ olarak adlandırılan vize sistemi sayesinde 65 bin yüksek nitelikli elemana çalışma izni verildiğini, Trump’ın bu vize sistemini hedef alabileceğini belirtiyor. Cumhuriyetçi Partili milletvekili Zoe Lofgren, geçen hafta H-1B sisteminden yararlanmak için gereken en düşük maaşın yıllık 130 bin dolar olarak belirlenmesini önermişti. Bu gerçekleştiği takdirde, bazı şirketlerin en üst düzey yöneticileri dışındaki bütün yabancı elemanların H-1B kapsamından çıkacak. Zira Amerikalı bilgi işlem çalışanları yıllık ortalama 81 bin dolar maaş alırken, Hint şirketi Infosys’de bu meblağ 76 bin dolar. ABD hükümetinin bu adımlarının Hindistan’da büyük endişeye neden olduğunu belirten Crabtree, bunun sadece başlangıç olduğunu, ‘daha geniş çaplı bir saldırının başlaması için mantıklı sebeplerin bulunduğunu’ yazıyor. Buna göre Hint bilgi işlem sektörüne vurulacak büyük bir darbe, ‘Önce Amerika’ sloganıyla hareket eden Trump yönetiminin dünya ekonomisindeki üstünlüğünü pekiştirmek için sembolik bir anlam teşkil edecek. Ayrıca Trump, popülist bir adım olarak şirketlerin çağrı merkezlerini ABD’ye taşımasını isteyebilir. Bu merkezlerin Asya ülkelerinde kurulması maliyetleri düşürse de tüketicilerin bundan rahatsız olduğu belirtiliyor. Crabtree, yazısını şu ifadelerle noktalıyor:

“Trump’ın ekonomik dünya görüşü 1980’lerde, fabrikaların yerlerinin, küresel ekonomi için karmaşık tedarik zincirlerinden daha önemli olduğu zamanlarda takılıp kalmış. Trump’ın dünyaya bakışı, Bannon ve Navarro gibi danışmanlarının, herhangi bir yabancı şirketin kazanımını bir Amerikan şirketinin kaybı olarak gören nihilist görüşleriyle gölgelenmiş olabilir. Trump’ın ilk haftalarındaki hırçın sicili göz önünde bulundurulduğunda, tehditlerini ciddiye almak akıllıca olacaktır.”

WASHINGTON GÜNLÜĞÜ

KENDİ YARGICI DA PATLADI: MORAL BOZUCUSUN

ABD Başkanı Donald Trump’ın Yüksek Mahkeme üyeliğine aday gösterdiği muhafazakar yargıç Neil Gorsuch, Trump’ın son dönemde mahkemelerle ilgili açıklamalarını “moral bozucu ve yıldırıcı” olarak niteledi. Gorsuch’un Trump’a yönelik eleştirilerini Demokrat Partili Senatör Richard Blumenthal ile yaptığı özel toplantıda dile getirdiği bildirildi. Blumenthal, CNN televizyonuna Gorsuch’un ABD başkanının mahkemelerle ilgili açıklamalarını eleştirdiğini söyledi. Blumenthal, “Yargıç, Trump’ın açıklamalarının moral bozucu ve yıldırıcı olduğunu net bir biçimde söyledi” ifadesini kullandı. Trump’ın 27 Ocak’ta terör tehdidi nedeniyle yedi Müslüman ülkenin vatandaşlarının geçici olarak ülkeye girişini yasaklama kararından bu yana tartışmalar yaşanıyor.

SEN MİSİN IVANKA'NIN KREASYONLARINI SATMAYAN!

ABD Başkanı Donald Trump, kızı Ivanka Trump’ın kreasyonlarını satmama kararı alan “Nordstrom” firmasını Twitter’dan eleştirdi. ABD Başkanı Donald Trump halen aktif olarak kullandığı kişisel Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, kızı Ivanka Trump’a haksızlık yapıldığını ifade etti. “Kızım Ivanka’ya Nordstrom tarafından büyük haksızlık yapıldı. O mükemmel bir insan ve beni her zaman doğruyu yapmaya yönlendiriyor. Rezalet!” ifadelerini kullanan Trump’ın tweeti binlerce kişi tarafından paylaşıldı. Bu durum çıkar ilişkisi eleştirilerini yeniden gündeme getirdi. ABD Başkanı’nın görevini kendisinin veya ailesinin çıkarları için kullanamayacağı vurgulanan eleştirilerde, Trump’ın tweetinin bu kuralı ihlal ettiği ileri sürüldü.

HALKI ONA MEDYADAN ÇOK GÜVENİYOR

Siyasete girdiğinden beri Amerikan medyasıyla yıldızı barışmayan, yayın kuruluşlarını sık sık Twitter’dan hedef alan Trump’ı sevndirecek bir haber geldi. Emerson Üniversitesi tarafından kayıtlı seçmenler arasında yapılan ankete göre, Trump’ı güvenilir bulanların oranı yüzde 49, güvenilmez bulanlarınki ise yüzde 48. medya içinse bu sonuçlar daha farklı. Seçmenlerin yüzde 53’ü, medyanın haberlerini güvenilir bulmuyor. Yüzde 39’ı ise medya kuruluşlarının dürüst olduğunu düşünüyor. Demokrat Parti seçmenlerinin yüzde 69’u medyayı güvenilir olarak nitelerken, Cumhuriyetçilerin yüzde 91’i güvenilmez buluyor. 5-6 Şubat tarihlerinde 617 kayıtlı seçmen arasında gerçekleştirilen ve yüzde 3.9 hata payı olduğu açıklanan ankete göre, bağımsız seçmenlerse hem medyayı, hem de Trump’ı eşit derecede güvenilmez buluyor.

MEKSİKA DUVARINDA 'DOST KAZIĞI'

Donald Trump, seçim sürecinde inşa edeceğini açıkladığı Meksika duvarı için emlak dünyasından tanıdığı uzun yıllardır arkadaşlık yaptığı bir isme teklif götürdü. Müteahhit Jorge Perez’e içinde Donald Trump’ın kendisi tarafından yazılmış bir notun da bulunduğu bir e-posta gönderildi. 20 yıldan uzun süredir Donald Trump’la arkadaş olan Perez, postanın içerisinde duvara ilişkin planların bulunduğunu ve bizzat Trump tarafından yazılmış bir notla kendisine teklif yapıldığını açıkladı. Aralık ayında verdiği bir röportajda duvar için “Hayatımda gördüğüm en aptalca fikir” diyen Perez teklife olumsuz yanıt verdiğini ifade etti. ABD merkezli Related Group’un CEO’su olan Jorge Perez, Trump’ı sevdiğini ve kendisinin çok iyi bir iş arkadaşı olduğunu belirtse de duvar fikrine katılmadığını ve bu nedenle teklifi nazikçe geri çevirdiğini söyledi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN