‘Yapımcı, kadın yönetmene güvenmiyor’

‘Yapımcı, kadın yönetmene güvenmiyor’

‘Yağmurlarda Yıkansam’da kadın cinayetinden dolayı mağdur olan bir kızın hikayesini anlatan yönetmen Gülten Taranç, filmi izleyenlerin yer yer güleceğini bazen ise ağlayacağını söylüyor. Taranç, çalıştığı sektördeki ayrımcılıktan da yakınıyor: “Yapımcılar bir kadın filmine para yatırırken güvensizlik yaşıyor.”

ERKUT TEZERDİ

Yönetmen Gülten Taranç, geçen cuma günü gösterime giren  ilk uzun metrajlı filmi ‘Yağmurlarda Yıkansam’da kadın cinayetlerine, geride kalanların mağduriyeti açısından bakıyor: Birileri ölüyor ama geride kalanlar da perişan oluyor... Filmde annesi, babası tarafından öldürülen Gamze’nin hikayesi; annesinin yokluğuyla büyük bir kaosa dönüşen hayatının detayları anlatılıyor. Yeliz Tozan, Derin İnce, Murat Ergür, Engin Benli, Müge Ulusoy, Çiğdem Benli’nin oyuncu kadrosunda yer aldığı film, 53. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde seyirci ödülünü aldı. “Hikayesini 2013 yılında yazmaya başladım. Kimse çekileceğini düşünmüyordu açıkçası ama ben bu filmi çekeceğimi biliyordum” diyen Gülten Taranç ile filmi konuştuk.

Filmde cinayetle başlayan bir hayata sahip Gamze’nin öyküsünü anlatıyorsunuz. Kadına şiddeti masaya yatırıyorsunuz... Seyirci filmde neler bulacak?

Seyirci bugüne kadar üzerinde düşünmediği bir şey üzerinde düşünmeye başlayacak. Filmi izleyenlerden aldığım en güzel yorum ‘Sıkıcı festival filmlerinden değil’ oldu. Yer yer gülecek yer yer ağlayacak. Samimi bir film bekliyor seyirciyi.

17-03/08/8krr2-manset.jpgYönetmen Gülten Taranç, ödül aldıktan sonra verdiği bir röportajda şişman olduğu için medya sektöründe kendisine iş verilmediğini, banka kredisiyle filmini çektiğini söylemişti.

Bu sizin ilk uzun metrajlı filminiz... Çekimler nasıl geçti?

Bütçemiz kısıtlı olduğu için kurgulu çekmek zorunda kaldık, o kadar az ektstra plan alabildik ki... Ama benim için çok önemli bir deneyimdi. Tüm çekilen sahneler önceden en ince ayrıntısına kadar düşünüldü, çekim yapacağımız mekanlara gidip görüntü yönetmeni Cüneyt Denizer ile birçok kez kamera açılarını değerlendirdik.

Oyuncu seçimi nasıl gerçekleşti? Senaryoyu yazarken rollere uygun isimler önceden belli miydi?

Audition yapma şansım olamadı ama oyuncularım biraz rastlantı eseri biraz da dayanışma adına filmde yer aldılar. Audition yapamadım ama oyuncularımı birbirine bağlayarak tanıdım. Çok değerli oyuncularla çalışma fırsatım oldu. Yeliz Tozan, Murat Ergür, Engin Benli, Çiğdem Benli gibi tiyatroda ve dizilerde aktif olarak yer alan oyuncular ama benim için en ilginç deneyim, hiç tecrübesi olmadan başrolün altından kalkan Derin İnce ile çalışmak oldu... Bir ailenin hikayesini anlattığım için karakterlerin fiziksel olarak da birbirine benzemesi gerekiyordu, biraz zorlandığım nokta o diyebilirim.

Film 53. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin ‘Rengahenk’ seçkisinde en iyi izleyici ödülünü kazandı. Bu ödül hayatınızda ne değiştirdi?

Benim için gerçekten bir dönüm noktası oldu. Kariyerimi ikiye ayırmam gerekirse Altın Porta kal’dan önce ve sonra diye ayırabilirim. Ama her şeyden de önemlisi ‘Rengahenk Seçkisi’nin ödülünü halkın belirlemesi, yaptığınız işin halk tarafından seçilmesi çok önemli bir şey, hele ki toplumsal sinema yapmaksa derdiniz... Gösterimlere kadar ödülü alacağımızdan umudum yoktu ama gösterimlerde bilet kalmamıştı, kadınların yoğun olduğu bir gösterimdi. 

Türkiye’de çok sayıda kadın yönetmen yok. Sizce neden?

Kadın olmanın zor olduğu bir dünyada, ülkede yaşarken, yönetmen olmak iyice zor bir seçim. Mesela yapımcılar bir kadın filmine para yatırırken güvensizlik yaşıyor ya da kadın hikayelerinin iş yapmayacağı düşünülüyor… Halbuki kadın yönetmenler çok daha ayrıntıcı, özellikle dizilerde bu yüzden kadın yönetmenlerin daha fazla aktif olarak iş bulabildiklerini düşünüyorum. Kısıtlı zamanda ayrıntıları atlamadan daha rahat çalışıyorlar.

KAPİTALİST DÜZENİN MAÇO ERKEK TEMSİLLERİ ŞİDDETE ÖZENDİRİYOR

Türkiye’de dram türü yapımları diğer ülkelerdekilerle karşılaştırdığınızda sizce ne ölçüde başarılıyız?

Türkiye melodramlar ülkesi. Bizde dramlardan çok melodramlar tutuyor o yüzden daha çok melodramlar çekiliyor. İnsanı ajite eden yapımlar çokça; kadını hor gören belli rol modellerin içinden çıkarmayan kadın karakterler, ataerkil ve kapitalist düzenin maço erkek temsilleri, şiddete özendiriyor. Ülkelerin sinemalarını birbirleriyle karşılaştırmak biraz yanlış olabilir çünkü sinema kültürel kodların olduğu, sosyoloji ve psikolojinin harmanlandığı bir sanat dalı, yabancı dramlar bize ne kadar ilginç geliyorsa, bizim yaptıklarımız da yabancılara ilginç geliyor olabilir.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN