Erol Olçok yılı Mustafa Canbaz senesi

16-12/29/olcok.jpg16-12/29/camba.jpg

Dünya için ne anlam ifade ettiği bilinmez ama bizim için çok zor bir yıldı. Her alanda acılı, tatsız ve hatta içine bir darbe girişiminin sığdığı uğursuz bir seneyi geride bırakıyoruz. Bir adı olacaksa 2016 şehitler senesiydi… Polisleri, askerleri, adını bilmediğimiz gençleri toprağa verdik. 15 Temmuz akşamı, daha birkaç dakika önce sohbet ettiğim dostlarım köprüde, caddede sokağa düştü. Biz geride kalanların, o caddelerde, o köprülerde daha güven içinde yaşaması için can verdiler. Erol Olçok’un, Mustafa Canbaz’ın; Erol gibi, Mustafa gibi 246 şehidin hatırasıyla çevrelenen bir seneyi uğurluyoruz.

İçeride, dışarıda, sınırda terör ve savaş var. Haberler geliyor, yürekleri yakıp geçiyor. Dahası olmayacak da diyemiyoruz; hergün bir başka acı haberle irkilerek yürümeye devam ediyoruz. Kayıplar da acılar da çok fazla oldu… Bir demokrasinin kaldırabileceğinden fazla.

Bu da dikkatimizi dağıttı, olup bitenlere karşı şüphemizi artırdı, kafamızı karıştırdı. Dost kim düşman kim karıştı… İçimizdeki Avrupa öfkesi biraz kaşınınca patladı; yerine coşku dolu Rusya muhabbeti de 2016’ya yetişip trene atladı. Bir kere dikkat dağılınca Filistin’i, Gazze’yi bile BM’de son anda İsrail’i kınayan bir karar alınıncaya kadar unuttuk. Ama bir yandan o kararı silmek için sabırsızlanan Trump’ın koltuğa oturması için biz de sabırsızlanır olduk. Başka örnek aramaya ne hacet! Halep uzun ve acılı bir ölümle son nefesini verirken görmezden geldik. Neyse ki yine de son kalanların elinden tutacak kadar toparlandık.

İçeride ise hayat akıyor, siyasal yapı değişiyor. Çok partili hayatın bütün parçaları teker teker ayrılıyor; yeni sistem için Meclis’teki komisyonda telaşlı bir mesai sürüyor. Başkanlık teklifi geldi, geliyor. Bazı maddeler siliniyor, bazıları yeniden yazılıyor. Yüksek tempoda, muazzam ama alabildiğince hızla bir yeniden inşa faaliyeti sürüyor. Orada her şey yolunda giderse, nisan bilemediniz mayıs ayında her şeyin değişmesi için sandık kurulacak kadar kapsamlı bir faaliyet… Bahar ayları çıkmadan büyük merakın cevabı belli olacak, evet mi, hayır mı?

***

İslam dünyası Noel’i kutlamaz, kutlamayacak. Fakat, 1 Ocak’la 31 Aralık arasında bütün coğrafya için 365 kederli ve utandırıcı gün yaşandığı gerçeği yine değişmeyecek. Acı, haksızlık, ölüm, adaletsizlik arttıkça halkların toparlanması ve isyan etmesi bir insanlık tecrübesidir. Ne hazin ki, 20 ve 21. yüzyılın İslam dünyası bu ezeli tecrübeyi bile yok etti. Kötü daha kötü oldukça kimse silkinmedi, bilakis sorumsuzluk, ilgisizlik ve duyarsızlık daha da arttı.

Sanılmasın ki dünyanın geri kalanı mutlu. Trump’ın başkan olduğu dünyada belki eğlence olur ama sonuçta kimsenin yüzü gülmez. 20 Ocak kasırgası için gün sayılırken şimdiden herkes Noel’de “Hiç olmazsa, dünyayı toparlanamayacak kadar çok dağıtmasa” diye dilek tutmaya başladı bile. Hele Avrupa’da sırada bekleyen
mini Trump’lar varken kim huzur içinde olabilir ki!

Hülasa… 2016’nın kötü ve tatsız bir sene olması geride bıraktığı felaket listesinden ziyade 2017 için geride umut bırakmamasındandır. Zira ne etrafta bütün bu yaşananlardan ders alan bir vizyon görünüyor ne de ders almanın faydasına inanan...

Hal böyle olunca, hüzünle uğurladığımız seneyi hala ölümlerine inanamadığım Mustafa’nın, Erol’un ve evladı Abdullah Tayyip’in hatıralarına adıyorum. Onların ve cümle şehitlerin asaletinden başka şey kalmadı elde…

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum