Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açıkladığı 34. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’nın sonuç bildirisinde “Bazı fıkhî hükümleri, değişen şartlara göre güncellemek, dinde reform yapmak anlamına gelmemektedir” vurgusu yapıldı. 14 maddeden oluşan metinde “Yetkin olmayan kişi ve grupların din söylemine itiber etmeyin” uyarısı da yapıldı.
Ankara’da düzenlenen ve 4 gün süren 34. İl Müftüleri İstişare Toplantısı sone erdi. Önemli konuların ele alındığı toplantıların sonunda 14 madden oluşan sonuç bildirgesini Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş açıkladı. “Dinin değişmez sabiteleri dışında kalan ve içtihadın mümkün olduğu alana dahil olan bazı fıkhi hükümleri değişen şartlara göre güncellemek, dinde reform yapmak anlamına gelmemektedir” vurgusunun yapıldığı bildiride şu maddeler yer aldı:
İnsanlığın yaşadığı buhranları, sosyal, kültürel, manevi hatta siyasi krizleri çözebilecek yegâne imkân, İslam’ın hayat veren evrensel hakikatleridir.
İslam, hakikatin kendisidir, bütün alt yorumların üstündedir, hiçbir mezhep ya da meşreple sınırlandırılamaz.
Dinin değişmez sabiteleri dışında kalan ve ictihadın mümkün olduğu alana dâhil olan bazı fıkhî hükümleri, değişen şartlara göre güncellemek, dinde reform yapmak anlamına gelmemektedir. Aslında bu davranış, İslam’ın evrensel hakikatlerini, onların özüne dokunmadan her çağa ve topluma aktarmak ve vahyin ışığında hayata rehberlik etmek demektir.
Din alanında sahih bilginin göz ardı edilmesi, samimi duyguların sömürülmesine zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla yetkin olmayan kişi ve grupların dinî söylem ve uygulamalarına itibar edilmemelidir.
Dinin temel kaynaklarına, akla ve ilmî gerçeklere aykırı söylemler, hikâyeler, rüyalar ve hurafeler üzerinden bir istismar alanı açılmaktadır. Menfaat beklentisi ve popülist yaklaşımlarla hakikatin örtbas edilmesi, İslam’ın kişisel çıkarlar uğruna kullanılması, dinimize ve milletimize karşı en büyük kötülüktür.
İslam’da bilgi, hikmet ve ahlak bir bütündür. İslam’ın rahmet dini olduğu gerçeğini göz ardı eden sözde selefi anlayışa karşı milletimiz ve İslam dünyası daha dikkatli olmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığımız, FETÖ gibi benzer bir fitne ve ihanetin bir daha yaşanmaması için halkımıza rehberlik etmeye, raporlar, yayınlar, seminerler ve eğitimler yoluyla milletimizi din istismarı hakkında bilinçlendirmeye başlamıştır ve önümüzdeki süreçte bu alandaki çalışmalarımız daha yoğun olarak devam edecektir.
Din görünümlü sosyal teşekküllerin şeffaf ve denetlenebilir olmaları, özellikle dinî bilgi ve söylem konusunda İslam’ın temel kaynaklarına ve ilmi metodolojiye sadık kalmaları hayati önemi haizdir.
Bilgiyi aktarırken bağlamından koparmadan, hedef göstermeden, çarpıtmadan sunmak ve habercilik ilkelerine sadık kalmak, ihmal edilmemesi gereken hukuki ve ahlakî bir sorumluluktur.
Yüce dinimize göre, kadın ve erkek arasında yaratılış gayesi, varoluş değeri ve kulluk sorumluluğu açısından hiçbir fark yoktur. Dinimizin, milletimizin ve medeniyetimizin kadına bakışı daima onun saygınlığını ve haklarını korumak üzerinedir. Kadının onurunu ve toplumsal konumunu hedef alan her türlü tavır, davranış, tutum, düşünce ve yaklaşım İslam’a aykırıdır.
Allah’ın insanlığa emaneti olan çocuklar toplumun en hassas terazileridir. Çocuk ihmal ve istismarı, dinle, akılla, vicdanla ve ahlakla asla bağdaşmayan, insanlık dışı bir tutumdur. Bilhassa kız çocuklarının biyolojik ve psikolojik yeterlilikleri dikkate alınmadan, erken yaşta ve zorla evlendirilmesi kabul edilemez.
Başkanlığımız, sosyal bünyenin güçlendirilmesi, toplumsal problemlere dini referanslardan çözümler üretilmesi ve manevi destek programlarının geliştirilmesi yönünde çalışmalarını sürdürecek. Engelliler, bağımlılar, mülteciler gibi toplumun değişik kesimlerine yönelik hizmetlerini daha etkin hale getirerek devam ettirecektir.
Diyanet Akademisi’yle personel niteliği ve din hşizmeti kalitesi artacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığımız, tüm personeliyle Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin yanındadır.
