Aptallar için hukuk devleti

İbrahim Kiras

İngilizcede dummy kelimesi -af buyurun- aptal, mankafa, salak, enayi gibi anlamlara gelir. Dolayısıyla “for dummies” ifadesi aptallar için, salaklara göre diye Türkçeye çevrilebilir. Ama aslında Amerika’da ve Avrupa’da popüler referans kitaplarının “for dummies” başlığıyla yayınlanması bazı temel konuların uzman olmayan amatör okurlara hitaben anlatıldığını, yani bu kitapların “aptalların bile anlayabileceği kadar basit içerikte olduğunu” ifade etmek için. Biraz da ironi tabii… Ne var ki bu tür serilerden Türkçeye çevrilen kitaplar bizde “amatörler için” veya “yeni başlayanlar için” gibi başlıklarla yayınlanıyor senelerdir. Çünkü adı üstünde aptallar için yazılmış bir kitabı okumayı kendisine yakıştırmaz bizim millet!

Geçenlerde KARAR’ın Görüşler sayfasında çıkan “Yeni Başlayanlar İçin Hukuk Devleti” başlıklı yazı da ele aldığı konunun “abc”sini bir çırpıda özetlemesi bakımından dikkat çekiciydi. Ama böyle bir yazının bile “şerh”ini yapmakta fayda olabilir.

Prof. İskender Öksüz bu yazıda “algoritma” kavramından hareketle hukuk düzeninin veya kuralların egemenliğinin kurumların ve toplumların ayakta kalabilmeleri için neden zorunlu olduğunu süzme ahmakların bile rahatlıkla anlayabileceği basitlikte izah ediyor. Ama tabii yazı ahmaklar için değil, aklı başında insanlar için kaleme alınmış. Okumamış olanlara bulup okumalarını öneririm.

Okuyanlar teslim edecektir ki Öksüz Hoca’nın “algoritmayla çalışan devlet” kavramlaştırması siyasi ve sosyal problemlerin teşhisi ve bunlara çare bulunması yolunda kullanılabilecek çok pratik bir anahtar…

***

Aslına bakılırsa, eskilerin “Cümlenin maksûdı bir ammâ rivayet muhtelif” dedikleri gibi, konu hakkında kafa yoran kişilerin ulaştıkları çözümler ve açıklama modelleri üç aşağı beş yukarı hep aynı olsa da farklı kalemler aynı hakikati farklı adlandırmalarla ve farklı bakış açılarıyla göstermeye çalışıyorlar bize.

Sözgelimi Daron Acemoğlu’nun kapsayıcı toplum-dışlayıcı toplum kavramlaştırması da aynı hakikati dile getiriyor. Bu sütunlarda adını sıkça andığım Acemoğlu milletlerin “başarılı” olup olmamasını -coğrafyanın ve kültürün belirleyiciliğinden ziyade- toplumların “kapsayıcı” kurumsal yapılar oluşturabilme kabiliyetine sahip olup olmamasına bağlıyor. Tabii en başta hukuk -veya yargı- kurumunun kapsayıcı olması gerekiyor… Yani ülkedeki yasaların ve kuralların herkes için eşit derecede bağlayıcılık taşıması…

Öksüz Hoca’nın yazısında alıntıladığı -Kutadgu Bilig’de adalet kavramını temsil eden karakter olan- Gün Togtı’nın sözü bu hukuk prensibini ifade ediyor: “İster oğlum olsun ister gelip geçen misafir. Vereceğim kararda kimse farklılık bulamaz.”

Haddizatında “Suç işleyen kişi kızım Fatıma da olsa cezasını vermekten geri duramam” hadisi de aynı perspektifi ifade ediyor. Kütüb-i Sitte’nin her birinin müştereken yer verdiği rivayete göre, Asr-ı Saadette Mahzumoğulları kabilesine mensup Fatıma isimli soylu bir kadın hırsızlık yaparken yakalanınca kadının kabilesinden birilerinin ricası üzerine bazı “hatırlı kişiler” Peygamberimize gelip suçlunun affedilmesini isterler. Peygamberimizin bunlara cevabı şu olur: “Sizden önceki insanları helak eden şey, içlerinden soylu birisi hırsızlık ettiği zaman onu cezasız bırakmaları, içlerinden fakir ve zayıf biri hırsızlık edince ise onun hakkında ceza uygulamaları idi.”

Bunu söyledikten sonra bütün Müslümanların bildiği o meşhur sözü ilave eder: “Vallahî, hırsızlığı yapan Mahzum kabilesinden Fatıma değil, kızım Fatıma bile olsa, ayrım yapmaz ve cezasını verirdim!”

Bugün kendilerini “Ümmet-i Muhammed” diye tanımlayan toplulukların herhalde çok azının riayet ettiği bu temel hukuk prensibi bir toplumu ayakta tutmanın vazgeçilmez gereğidir. Onun için “adalet mülkün (ülkenin, devletin) temelidir” denilmiş zaten. Ama dillerden düşmeyen bu ilkenin uygulamada karşılığı yoksa söz konusu toplumların varlıklarını sürdürebilmeleri de zor olacaktır. Elbette Afganistan, Suriye, Bangladeş gibi var olmakla Norveç veya Kanada gibi var olmak arasında da fark olduğunu unutmamak lazım.

***

Şu da var ki eşitlik ve adaleti sağlamak için hırsızlık, cinayet gibi suçların cezalandırılmasında hiç kimseye imtiyaz tanınmaması gerektiğine dair ifadeler tabiri caizse “for dummies ifadeler”dir. Yani meselenin temelini ortaya koymak, konunun özünü herkesin anlayabileceği basitlikte dile getirmektir amaç. Ancak adalet mülkün temeli olduğuna göre toplumsal hayatın her alanında adaletin ve eşitliğin sağlanması lazım. Kanun hakimiyetinin veya hukuk devletinin olduğu yerde devlet memuriyetine adam alırken de, üniversite sınavı yaparken de, ihale açarken de, kamu bankasından kredi verirken de adalet gözetilir.

Peki, “toplumun geri kalanı bizden değil” diyerek bunu yapmaktan içtinap ederseniz ne olur? Hiçbir şey olmaz. Sadece Norveç veya Kanada olmak varken Afganistan veya Bangladeş olursunuz.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (18)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.