Çürümenin kokusu: Tefessüh, dekadans, yozlaşma

Artık neredeyse rutinleşen ahlaki, hukuki, siyasi skandallar, toplumun tefessüh ettiği kanaatini hızla yaygınlaştırıyor.

Tefessüh Arapça. İçten içe bozularak çözülme, kokuşma, çürüme demek.

Çoğu zaman dışarıdan fark edilmeyen, içeride yavaş yavaş ilerleyen bir dağılma süreci.

Dokunun çözülmesi, maddenin lif lif ayrılması, canlılıktan cansızlığa geçiş…

Tefessüh kavramı, kendiliğinden, dışarıdan bir müdahale olmadan; tamamen iç dinamiklerin belirlediği bir bozulmayı ifade ediyor.

Tefessühün üç ‘alamet-i farikası’ var: İçten başlaması, sürekli olması, ve geri döndürülmesinin çok zor olması.

Bu yüzden fiziksel çürümeden çok, kurumsal, ahlaki ve zihinsel çözülmeleri tarif etmek için kullanılıyor.

Osmanlı düşünce dilinde tefessüh, devlet ve toplum eleştirilerinde sıkça geçen bir kavram.

Islahat metinlerinde, müesseselerin şeklen ayakta görünürken fiilen işlevsizleşmesi, suretâ varlıkları süren kuralların içlerinin boşalması ve ahlaki çürümenin rutinleşmesi anlamlarında kullanılmış.

İbn Haldun çizgisinde bakıldığında tefessüh, bir yapının çökmeden önceki son evresi.

Diğer bir benzer kavram ‘dekadans’.

De- (aşağı, geri) ve cadere (düşmek) kelimelerinden türetilmiş olan Latince “decadentia” kavramı Fransızcaya “décadence”, Türkçeye “dekadans” olarak geçmiş.

Bir kültürün, toplumun ya da sanat anlayışının içsel çözülme, değer kaybı ve düşüş sürecine, dekadans deniyor.

Bu, ahlaki, estetik ve düşünsel enerjinin tükendiği; yaratıcılığın yerini taklit ve yapaylığa bıraktığı bir süreç.

Tabir, başlangıçta fiziksel veya siyasal gerileme için kullanılırken, 19. yüzyılda anlamı genişlemiş; özellikle kültürel ve sanatsal çözülmeyi anlatan kavramsal bir terim haline gelmiş.

Dekadans, basitçe ‘ahlaksızlık’ ya da ‘zevk düşkünlüğü’ değil.

Biçimin içeriğin önüne geçmesi, aşırı bireycilik ve narsisizmin yükselmesi, yaratıcılığın yerini tekrar ve pastişin alması, hayatla bağın zayıflaması, irade kaybı…
***
Dekadans estetikleşmiş bir düşüş. Tefessüh ise kokan, dağılan, geri dönüşsüz bir çözülme.

Dekadans sahnede yaşanırken tefessüh sahne arkasında gerçekleşiyor.

Bu yüzden tefessüh teşhis; dekadans ise semptom.

Üçüncü bir kavram: Yozlaşma.

“Yoz”, Türkçede verimsiz, soysuz, aslı bozulmuş anlamında kullanılan bir sıfat.

Yozlaşma, canlı bir kaynaktan kopup kısırlaşmayı ve bir değer sisteminin özünü kaybedip, sadece şekil olarak sürmesini ifade ediyor.

Değerlerin araçsallaştığı, ilkelerin çıkarlarla yer değiştirdiği, kuralların artık istikamet tayin edemediği, çalışıyor gibi görünen sistemin aslında kendi kendini taklit etmekten başka bir şey yapamaz hale geldiği bir vasat.

Yozlaşma da aniden gerçekleşen bir şey değil.

Önce ilkelerde gedik açan bir istisna yapılıyor, sonra o istisna normalleşiyor, nihayet istisna ilke hale geliyor.

Siyasette kamu yararı söylemiyle özel çıkarın korunması, hukukta adalet diliyle keyfî kararların alınması, akademide bilimsel biçimin ardında fikrî tembellik yapılması, toplumda ahlak(çılık) söylemiyle ahlaksızlığın perdelenmesi şeklinde tezahür ediyor.

Tefessühten, dekadanstan, yozlaşmadan yakınıyorsak kendimize sormamız lazım:

Acaba önceleri daha iyi, daha vicdanlı, daha ahlaklı bir toplum muyduk?

Yoksa kendimizi aslında olduğumuzdan çok farklı olduğumuza mı inandırmıştık?

Adil, empati yeteneği gelişmiş, başkalarının hukukunu kendi hukuku gibi gözeten insanlar mıydık?

Yoksa yakalanıp cezalandırılma korkusuyla kendimizi tutmayı, imkansızlıktan dolayı kötülük yapamamayı fazilet diye mi pazarlıyorduk?

Dijital çağın projektörleri, eskiden gözlerden saklayabildiğimiz ‘sırlarımızı’ artık her an kamusal alanın tam ortasına taşıyor.

Kırılan kol artık yen içinde kalmıyor. Yeni olan bu, çürüme değil.

Asıl tehlike, artık saklan(a)mayan zorbalığın, bencilliğin, hukuk tanımazlığın normalleşmesi, ifşa olan korkunç suç ve günahların artık yadırganmaz hale gelmesi.

Bu, tefessühün kemale erdiğini gösteriyor.

Ama enseyi karartmayalım.

Çürüme kokusunun iyice dayanılmaz hale gelmesi, taze/temiz başlangıçların müjdecisi olabilir.

YORUMLAR (5)
5 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.