Emsali arttırılmış arsa daha mübarektir
Arsa’ kelimesinin bir tarifi var mıdır?
Bu kadar mübarek ve muhterem bir kelimenin tarifi neden olmasın? Mutlaka vardır.
“Üzerine yapı yapılmak için ayrılmış yer” diyor TDK sözlüğünde. Dilimizde 15. Yüzyıldan itibaren söylenmeye başlanmış, önce meydan, alan anlamına geliyormuş, zamanla bina yapılacak alan anlamını kazanmış.
Bir şey ilave etmeye gerek yok. Efradını cami ağyarını mâni. Yalnız bir sözlükte yanı sıra “yeryüzü parçası’ tabiri gördüm hoşuma gitti. Daha temiz bir kelime gibi geldi bana.
Bakmışken yine kutsallarımızdan olan, medeniyetimizin vazgeçilmez nesnesi ‘beton’a da bakalım.
“Çimentonun su yardımıyla kum, çakıl vb. maddelerle karışması sonucu oluşan sert, dayanıklı, bağlayıcı yapı malzemesi.”
Bir ara dinin güncellenmesine dair bir bahis açmıştım.
Şöyle bir güncellemeydi bahsettiğim:
“Yolsuzluk eskiden çok büyük bir cürüm sayılıyordu. Bilhassa mütedeyyin, muhafazakâr toplum kesimleri tarafından. Sahtekarlık da öyle.”
“İktidara yönelik eleştirilerin önemli bir kısmı dini telakkilere dayanıyordu. Kul hakkı, adalet, doğruluk, dürüstlük, ahlak gibi tabirler eleştirel söylemlerin muhtevasını zenginleştiriyordu.”
“O zamanki din ya da o zamanki dindarlık böyle cürümlere karşı çok sertti.”
“Sonra bu insanların muhalefet nöbeti bitti, iktidara geldiler.”
“Sanki ‘ezmanın tagayyürüyle’ ahkam da tagayyür etti, din yumuşadı. Eski tavizsiz söylemler yavaş yavaş kullanılmamaya, işitilmemeye başlandı. Yerine yolsuzluğa, haksızlığa, sahtekarlığa müsamahakâr bir din telakkisi yerleşti.”
“Yolsuzluğu ‘bizimkiler’ irtikap etmeye başlayınca eski haşin fetvaların yerini tevillerin, idare-i maslahatların ağır bastığı, kıvrak, kırıtkan yorumlar aldı.”
Arsa ve beton da ‘güncelleme’den nasibini aldı.
Bir kutsiyet kazandı.
Ulemamız arsanın ve betonun kutsiyetini pek anlatmıyor. Hatta tam aksine başka şeyleri anlatırken bir iki kelimeyle bahsetmeleri gerekirse dünya malı olduğunu, dünyada kalacağını fazla üzerinde durmamamız gerektiğini söyleyip geçiyorlar.
Zannediyorum dinin maruz kaldığı ‘güncelleme’nin farkında değiller.
‘Güncelleme’ yerine ‘teceddüt’ mü demeliydim?
Ulemamız mühimsemez görünüyor ama kendileri dahil bütün ümmet ‘i’la-yı kelimetullah için ‘dava’ için harcadığından kat be kat fazla enerjiyi, mesaiyi arsa ve beton için harcıyor.
Hatta arsa ve beton için ‘dava’ dediği şeyi de harcıyor.
‘Konvertibıl’ kelimesini Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde öğrenmiştik. Türk lirasının başka para birimleriyle dönüştürülebilir olması anlamına geliyordu.
Para konvertibıl olduktan sonra ‘dava’ da konvertibıl hale geldi.
Arada bir illiyet olmayabilir. Konvertibıl kelimesi sinsice sızmış olabilir içeriye.
Batı dillerindeki ‘conversion’un bir anlamı da ‘hidayet’tir. Her din kendi açısından bakar. Müslümanlar Hristiyanlığı bırakıp Müslümanlığı seçene ‘hidayete erdi derken Hristiyanlar da başka bir dini terk edip Hristiyan olana hidayete erdi derler. Bunu ‘conversion’ kelimesiyle söylerler.
Kelimeler, kavramlar sessizce dönüştü.
Vaktiyle meccanen, ‘fi sebilillah’ getirilen tekbirler, okunan salavat-ı şerifeler, atılan sloganlar, nutuklar, yapılan mitingler paraya, arsaya, betona dönüştürüldü. Bir tanesi bile boşa gitmedi.
Takip ettiğimiz siyaset bize ‘dava’yı ‘para’ya dönüştürme sanatını öğretti.
Bu da bir ‘conversion.’
Bazı mekanlarda, bazı saatlerde işlediğiniz amellerin sevabı onla, yüzle, binle çarpılıyor ya…
Bu uhrevi işler için.
Bir yolunu bulup emsalini yükselttiğiniz zaman arsalarınızın değeri de onla, yüzle, binle çarpılıyor.
Şunu da öğrendik:
Emsali arttırılmış arsa daha mübarektir.
Biraz aşırı mı gittim?
Lafımın fazlasını geri almaya hazırım.
İnsanların başını sokacak bir eve sahip olması, bunun için emek sarf etmesi yadırganacak bir şey olmamalı.
Tam tersi, bu kadarı hem lüzumlu hem masumdur.
Neyi yadırgamamız gerekiyor?
Temiz olmayanı.
Helal olmayanı.
Başkalarının hakkı ihlal edilerek yapılanı.
Yeryüzü talan edilerek yapılanı.
En kötüsü de yaptığımız temiz olmayan işleri, haksızlıkları, dava ile, din ile hatta Allah rızası ile harman etmelerimiz.
