Bahçeli: Ortadoğu ateş ve işgal altındadır

Bahçeli: Ortadoğu ateş ve işgal altındadır

MHP lideri Bahçeli, Kasım Süleymani suikastı üzerinden ABD'ye tepki gösterdi, "Bana göre suçluydu, ölmesi gerekti' demek eşkiyalıktır, barbarlığın ta kendisidir" ifadelerini kullandı. Bahçeli, FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılmasına yönelik teklif için de "CHP'nin hiçbir teklifiyle işbirliği yapma niyetimiz yok" açıklaması yaptı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2 gün süren 'Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu, Milletvekilleri ve İl Başkanları Ortak Toplantısı'nın ardından kameraların karşısına geçti ve önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli "Ankara'nın güvenliği Şam'dan, Bağdat'tan, Trablus'tan, Kahire'den başlayacak hepsini birden jeopolitik kuşak içine alacaktır" dedi. 

Bahçeli, Kasım Süleymani suikastı üzerinden ABD'ye de  tepki gösterdi, "Bana göre suçluydu, ölmesi gerekti' demek eşkiyalıktır, barbarlığın ta kendisidir" ifadelerini kullandı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu da hedef alan Bahçeli "Kılıçdaroğlu salladıkça sallamış, Fizan çöllerinde askerimizin ne işi olduğunu sormaktadır. CHP Genel Başkanı kuru sıkı atmaktadır. Haritada Fizan'ı göster deseniz gösteremez. Türk askeri bir davet üzerine görev yapacaktır. Fizan ile Türk askerinin gideceği yer arasında bir bağ bulunamaz" ifadelerini kullandı.

Bahçeli, FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılmasına yönelik teklif için de "CHP'nin hiçbir teklifiyle işbirliği yapma niyetimiz yok" açıklaması yaptı.

Bahçeli'nin açıklamaları satır başları:

"Kumandalı istikrarsızlıklar dalga boyu yükselirken bölüşüm, hakimiyet ve paylaşım kavgaları moda ve meşhur kavramlarla maskelenmektedir. Adına demokrasi demişler, terörü saklamışlardır. Adına özgürlük demişler, istilaları gizlemişlerdir. Bilhassa emperyal hevesler peşindeki ülkeler nüfuz alanları oluşturarak Orta Doğu'yu fiilen parsel parsel taksim etmişlerdir. Sınırlarımıza paralel şekilde kurulmak istenen ve milli azimle baltalanan terör koridoru küresel Türk düşmanlığının sahne almasından başka bir şey değildir. Ne ibretlik ve isyan ettirici bir gerçektir ki masumların canı üzerinden kahredici ve korkunç siyasi oyunlar tedavüldedir. Kimin dost kimin düşman, kimin mazlum kimin mazarrat olduğu bellidir. Orta Doğu ateş hattında, işgal altındadır. Komşu coğrafyalarda fırtınalar kopmaktadır. Medeniyetler kutuplaşması provoke edilirken dinler, inançlar ve kültürler arasındaki gerilim beslenip bilenmektedir.

"ANKARA'NIN GÜVENLİĞİ ŞAM'DA BAŞLAR... "

 

Buralarla ilgilenmemiz doğaldır, normaldir. Doğal ve normal olmayan binlerce kilometre uzaktan gelip bölgemizde silah ve zor kullanan ülkelerin cüretkarlıklarıdır. Gönül köprüsü kurduğumuz, kültürel ve manevi bağlarla aramızda sıkı rabıtalar bulunan komşu halkların huzursuzluğu elbette Türk milletine şu ya da bu şekilde sirayet edecektir. Irak'tan kendimizi soyutlamamız mümkün değildir. Suriye'ye sırtımızı dönmek, Libya'ya yüzümüzü çevirmek, İran'a mesafeli durmak akıl karı olmadığı gibi mantıklı ve makul bir tercih de sayılamayacaktır. Kaldı ki buna ne tarih ne de milli tecrübeler müsaade etmeyecektir. Ankara'nın güvenliği Şam'dan, Bağdat'tan, Trablus'tan, Tahran'dan, Mogadişu'dan, Sana'dan, Kahire'den başlayacak, hepsini birden jeopolitik bir kuşak içine alacaktır. Sınırın öbür tarafı huzura kavuşmadan Türk vatanı emniyet bulamayacaktır. Bu nedenle komşu ülkelerdeki kanlı ve kaotik manzara Türkiye'nin tasvip etmeyeceği, olur ve onay vermeyeceği açmazlardır, çarpıklıklardır.

"BİLİNSİN Kİ SON SINIR TÜRKİYE'DİR"

Çevreden merkeze ulaşmak hedefiyle on yıllardır ağlarını ören, taşlarını döşeyen emperyalist husumet ve melanetin asıl hedefinde Türkiye ve büyük Türk milleti vardır. Maksat Türk milletini bağımsızlığından koparmak, yurdundan yuvasından sürüp çıkarmaktır. Hala bu tehdidi göremeyenlerin varlığı derin bir hayal kırıklığı olmakla birlikte hain kadrosunun çoğaldığının da delilidir. Mazisi yüzyıllara dayanan bir hesaplaşmanın halen sürdüğü, hatta azgınlaşıp boyut değiştirdiği milli hafızalarda tescillidir. Mıntıka temizliği yapmak suretiyle Türkiye'nin etrafı bir yandan boşaltılmakta, diğer yandan kuşatılmaktadır. Bu kapsamda İran'ın, Suriye'nin, Irak'ın, Libya'nın siyasi ve toprak bütünlüğüne sahip çıkmak, saygı duymak, destek vermek Türk dış politikasının ana stratejisi olmalıdır. Gönül coğrafyalarımız yanarken dirlik ve düzenimizi korumak eşyanın tabiatına aykırıdır. Eğer engel olunmazsa, eğer durdurulmazsa, komşu coğrafyalardaki çözülmenin ve çürümenin dayanacağı son sınır bilinsin ki Türkiye'dir.

(Ne işimiz var Suriye'de, ne arıyoruz Libya'da) diyenler görevli ve taşeron değillerse kesinlikle tarih ve coğrafya cahilleridir. Bunlar değil devlet yönetmeyi kendilerini bile yönetecek iradeden mahrum düşmüş densizlerdir. Muhalefet yapmayı Türkiye'ye muhaliflikle, yabancılarla muhbirlikle karıştıran ve kaynaştıran siyasi maskaraların metruk tekne gibi rotalarını kaybettiği, fazilet ve fikir dağılması yaşadıkları ortadadır. 

"SÜLEYMANİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİ EŞKİYALIKTIR, BARBARLIKTIR "

 

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de egemenlik haklarına sahip çıkması, terörizme ve teröre destek veren ülkelere tepkisi muhasım çevreleri ürkütmüş, değişik arayışlara itmiştir. ABD'nin Şii-Sünni bloklaşmasını keskinleştirerek özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile Mısır ve bazı körfez ülkelerinin elini güçlendirip İran'a karşı stratejik bir avantaj sağlamaya çalışması muhtemeldir. Libya'da darbeci ve terörist Hafter lehine askeri faaliyet gösterdiği anlaşılan Abu Dabi yönetiminin, finansal ve lojistik destek sağlayan Riyad yönetiminin bir adım gerisinde hangi küresel destekçilerinin bulunduğu, İran ve Irak'taki buhrandan hangi sonuçları çıkarmak istedikleri malumdur. Kasım Süleymani, İran'ın üst düzey meşhur ve müessir bir askeri görevlisidir. Haşdi Şabi'nin kurucularından olan bu şahsın ismi bölgede pek çok menfur ve hunhar olaya şu ya da bu şekilde karışmıştır. Ne var ki şayet varsa işlediği suçların tayin, hitamında da tecziye makamı ne ABD ne de bir başka ülke olabilecektir.

Resmi bir devlet görevlisi olan Süleymani madem suçluydu, o zaman bir suçlunun nasıl yargılanacağı, nasıl cezalandırılacağı, nasıl bir muameleye ve hangi hukuki işlemlere muhatap kalacağı temel hukuk bilgisine sahip herkesin bildiği bir husustur. Üst rütbeli bir askeri direkt hedef alarak (Bana göre suçludur, o halde ölmesi gerekir) demek kanun tanımazlıktır, vahşi batı yönetimidir, eşkıyalıktır, barbarlığın ta kendisidir.

Nitekim her ülke bu tip bir saldırıya yeri ve zamanı geldiğinde maruz kalabilecektir. ABD Başkanı'nın, Kasım Süleymani'yi (Savaşları önlemek için öldürdük) itiraf ve ifadesi uluslararası hukuka ve yerleşik insani değerlere meydan okumaktır. Böylesi bir üslubun genelleşmesi küresel adaleti karartacak, ülkeler arası irtibatları kesecek, dünyayı da Orta Çağ şartlarına taşıyacaktır. ABD'nin Orta Doğu'daki korsan ve kanunsuz varlığı, Irak ve Suriye'deki gayri hukuki faaliyetleri evvel emirde Müslüman kanının dökülmesine neden olmaktadır.

"TRUMP SUÇLU ARIYORSA PENSILVANYA'YA BAKSIN"

ABD Başkanı Trump suçlu arıyorsa Pensilvanya'ya bakmalıdır. FETÖ'cülük suç örgüt elebaşı Gülen suçlu değilse bu durumda suç ve suçlunun tanımı nasıl yapılacaktır? DEAŞ liderlerini öldürenler buyursunlar PKK ve YPG'nin liderlerini de öldürsünler.

İran'da bir uçağı düşürüp ardından pardon demek vicdan ve akıl tutulmasıdır. Bunun sorumluları hesap vermelidir. Cinayet makinesi Esad'ın varlığı çözümsüzlüğün sebepleri arasında. Esad ile görüşmeye hazır olduğunu söyleyen atıl zihniyet masum halka nasıl varil bombaları atıldığını da öğrenecek midir? Suriye'de çözümün adresi herkesi içine alacak siyasi uzlaşmadır. Türkiye'deki Esad lobisinin görüş ve önerileri defoludur, temelsizdir.

"HARİTADA FİZANI GÖSTEREMEZ"

Libya'da Hafter ile saf tutanlar Suriye'de Esad'a yanaşırlar, Mısır'da Sisici olurlar. CHP'nin Lİbya tezkeresine sahip çıkmaması ayıplıdır. Bu CHP Türkiye'nin yararına ne varsa karşısında hizalanan odaktır. Kılıçdaroğlu salladıkça sallamış, Fizan çöllerinde askerimizin ne işi olduğunu sormaktadır. CHP Genel Başkanı kuru sıkı atmaktadır. Haritada Fizan'ı göster deseniz gösteremez. Türk askeri bir davet üzerine görev yapacaktır. Fizan ile Türk askerinin gideceği yer arasında bir bağ bulunamaz.

FETÖ'nün siyasi ayağı açıklamamızdan sonra komisyon kurun destek olalım derler ama FETÖ'ye kimin destek olduğunu gösteremezler. CHP'nin sicili kabarıktır. Kılıçdaroğlu'nun sözleri yalandır. Türkiye Libya'da huzurun yanındadır. Libya'da ne aradığımızı söyleyenler Akdeniz'de boğulmamızı isteyen işbirlikçilerdir. Hafter'i makul bulan CHP'nin Türk askerini mahsurlu görmesi utanmazlıktır. Çok uygun görüyorsa Kılıçdaroğlu bir gemiye binip soluğu Hafter'in yanında alması tavsiyemizdir."

Bahçeli, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.

(Meral Akşener'in parlamenter sistem açıklaması) Hesap bilmeyenlere hesap anlatmak çok zor, ona cevap vermeye gerek yok.

(CHP'nin FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılması teklifi) CHP'ye güvenimiz yoktur. Bu üslubu, Atatürk'ten uzaklaşmış HADEP ile kucaklaşmış bir CHP'nin hiçbir teklifiyle işbirliği yapma niyetimiz de yoktur, kabulümüz de yoktur.

(Kanal İstanbul) Montrö ile ilgili sözlerimize karşılık herhangi bir ilişkinin olmadığı resmi açıklamalarla kamuoyuyla paylaşıldı. Yeni bir tartışma açmak doğru değil. Resmi devlet yöneticileri tarafından anlatılmış, onun üzerine tartışma başlatmak TV tartışmacılarına bizi davet etmek olur."

 

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN