Diyarbakır Baro Başkanı Elçi hakkında yakalama kararı
Diyarbakır Baro Başkanı Elçi hakkında yakalama kararı
CNN Türk'te yayınlanan Tarafsız Bölge programında PKK'yı öven ve 'Bazı terör eylemleri olmuştur ama terör örgütü değildir' diyen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
Ahmet Hakan'ın CNN Türk'te yayınlanan Tarafsız Bölge programına katılan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, yayında PKK'nın terör örgütü olmadığını söylemişti. Tahir Elçi hakkında terör örgütü propagandası yapmak suçlamasıyla Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından yakalama kararı çıkarıldı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili İdris Kurt’un resen başlattığı soruşturmada Tahir Elçi’nin “PKK Terör örgütü değildir. Bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile PKK silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan, toplumda çok ciddi bir desteği olan bir siyasal harekettir” sözlerinin soruşturma konusu olduğu belirtildi.
Tahir Elçi'den ilk açıklama
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerine, Bakırköy 2'nci Sulh Ceza Hakimliği'nce hakkında 'Terör örgütü propagandası' suçundan yakalama kararı çıkarılan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, makamında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cuma günü kendisiyle ilgili bir ceza soruşturmasının başlatıldığını basından öğrendiğini belirten Elçi, "Arada hafta sonu vardı. Bugün mesainin ilk günüydü. Şehir dışı programımı bütünüyle iptal ederek hem Diyarbakır Adliyesi içindeki Baro Başkanlığı odasında, hem burada bekledim. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturması çerçevesinde ifademizin alınması için bir davetiye bekledik. Genellikle uygulama bu şekildedir. Bir ceza soruşturması başlatıldığında ilgili savcılık şüphelinin bulunduğu savcılığa bir müzekkere yazar ve adliyeye davet edilerek ifadesinin alınmasını ister. Biz de bu olağan durumu bekledik. Bu nedenle gün boyunca makamımızda adliyeye davet edilmemizi ve medeni bir biçimde gidip ifade vereceğimizi bekledik. Ancak ne yazık ki gün boyunca beklediğimiz daveti almadık. Bunun yerine akşam saatlerinde bir görüşme sırasında yine medya aracılığıyla aynı savcılık tarafından hakkımızda yakalama kararı çıkarıldığını öğrendik" dedi.
İşte o skandal sözler:
"Resmi görüşten ve ultra milliyetçi bir partinin temsilcisinden..."
Bir Baro Başkanı'nın toplumun önünde toplumun en yaşamsal meselesi ile ilgili bir konuda resmi görüşten ve ultra milliyetçi bir partinin temsilcisinden (MHP'li Uygar Aktan) farklı bir görüş ortaya koyduğunu kaydeden Elçi, "Resmi ve ultra miliyetçi bir siyasi partinin tanımlamasından farklı bir tanımlama yapmış. Eğer bir Baro Başkanı, bir savunma örgütünün başkanı bir ifadesi nedeniyle hemen ceza soruşturmasına ve tutuklamaya maruz kalıyorsa, bu ülkede demokrasi ve ifade özgürlüğünün geldiği boyut ibret verici şekilde gözler önüne serilmiştir. Yargı kamuoyu önünde yapılan bir fikir tartışmasında ultra milliyetçi bir siyasi partiden yana safını tutmuştur. 3 gündür bir kısım medya ve sosyal medya üzerinden bize yönelik sürdürülen linç kampanyasına katılmış. Yargı bu linç kampanyasında histerik grupların yanında yer almıştır. Bu da yargının Türkiye'de geldiği nokta itibariyle hazin bir durumdur. Yargılama faaliyetinin parçası olan meslek örgütünün başkanı olarak yargının geldiği duruma acıyorum. Burada, Diyarbakır Barosu Başkanlığı'nda bekliyoruz" dedi.
Sözlerimin arkasındayım
Önce medeni bir şekilde davet edilmeyi beklediğini belirten Elçi, eleştiri içerikli sözlerini şöyle tamamladı:
"Ne yazık ki yargının böyle medeni bir davranışı yokmuş. Yargılama faaliyetinin parçası, kendisiyle eşit olan savunma örgütünün başkanı hakkında medeni bir biçimde onu adliyeye çağırırak ifadesini alma yerine, histerik grupların yanında saf tutarak hakkımızda yakalama kararı çıkarılmıştır. İfademizin ve sözlerimizin arkasındayız. İfadeye çağrılmamız durumunda ifade ettiğimiz görüşü temellendireceğiz. Onun sosyal, siyasal ve hukuki temellendirmesini yapacağız. Türkiye demokrasisi ve ifade özgürlüğü bakımından üzüntü verici bir durumdur. Belki bazı konuların daha rahat konuşulması bakımından hayırlı olmuştur.
"Türkiye'de en tarihi ve toplumsal meselelerin..."
Gerçekten bazı kavramlar Türkiye'de en tarihi ve toplumsal meselelerin sağlıklı bir biçimde tartışılmasının önünde adeta bir bariyer oluşturmaktadır yıllarca. Biz risk alarak bu bariyeri yıkma yolunu seçtik. Bizim yaptığımız Türkiye'de barışı ve demokrasiyi inşa çabasına bir katkı sunmaktır. Kamuoyu 3-4 aydır silahların yeniden devreye girdiği bu süreçte neler yaptığımızı, silahların devreden çıkması için Kürt meselesinin demokratik ve barışçı yollarla çözülmesi için nasıl didindiğimizi görmektedir. Keşke bizi medeni bir şekilde adliyeye davet etselerdi. Zaten sabahtan beri adliye binasındaki makam odamda bekliyordum Çağırsınlar gidip ifade vereyim. Ama bu yolu seçmediler. Ben basın üzerinden duyduğum yakalama kararı üzerine adliyeye gidip 'Beni ne zaman alacaksınız?' demem. Buradayım Diyarbakır Barosu hizmet binası içindeyim. Meslektaşlarımla birlikte bekliyorum, buyursunlar gelsinler."