İsrail’deki Arap Azınlık Hakları Hukuk Merkezi Adalah, yayımladığı “7 Ekim Sonrası: Filistin Karşıtı Yeni İsrail Yasaları” başlıklı raporunda, son iki yılda kabul edilen ayrımcı ve baskıcı düzenlemeleri mercek altına aldı.
İsrail’de 7 Ekim sonrasında peş peşe çıkarılan yasaların, Filistinlilerin en temel haklarını hedef alan ve “Yahudi üstünlüğünü kalıcılaştırmayı” amaçlayan bir hukuki rejim yarattığı bildirildi.
Rapor, İsrail’in Gazze’deki savaş ve “soykırım” koşullarını kullanarak, Filistin kimliğini kriminalize eden, muhalefeti cezalandıran ve “tarihi Filistin’in tamamında Yahudi çoğunluğun üstünlüğünü” güçlendiren bir yasal çerçevenin kurumsallaştığını savundu.
Adalah, bu sürecin yeni olmadığını, İsrail’in mevcut siyasi ve anayasal düzenindeki etnik üstünlük anlayışının mantıksal devamı olduğunu, yürütme, yasama ve yargı organlarının bu rejimi “daha geniş ölçekte pekiştirmek” için birlikte hareket ettiğini belirtti.
‘30’DAN FAZLA AYRIMCI YASA ÇIKARILDI’
Rapor, Gazze’de 7 Ekim’de başlayan soykırımdan bu yana 30’dan fazla ayrımcı yasanın kabul edildiğini kaydetti. Bu düzenlemelerin, “Filistinliler ve Yahudiler için ayrı hukuk sistemleri yaratan ve bunları konsolide eden” mevcut yasa örüntüsünü daha da sertleştirdiği ifade edildi.
Adalah’a göre bu yasaların toplam etkisi, İsrail’in kontrolü altındaki tüm topraklarda “Yahudi etno-milliyetçi üstünlüğün” kökleşmesi anlamına geliyor.
AİLELERİN SÜRÜLMESİNİ ÖNGÖREN YASA
Middle East Monitor’de yer alan habere göre raporun “en çarpıcı” bulgularından biri, Kasım 2024’te kabul edilen “Teröristlerin Ailelerinin Sınır Dışı Edilmesi Yasası.”
Bu yasa, İçişleri Bakanı’na, herhangi bir suç işlememiş olsalar bile, İsrail’in “terörist” olarak tanımladığı kişilerle akrabalık ilişkisi bulunan Filistinlileri – vatandaş ya da ikamet sahibi olmalarına bakılmaksızın – sınır dışı etme yetkisi verdi.
Yasaya göre, bir aile üyesi hakkında sınır dışı kararı çıkarılması için, söz konusu kişinin “saldırı planını önceden bildiği ya da bilmesi gerektiği” iddiası yeterli görülüyor. Ayrıca eyleme “destek veya eylemle özdeşleşme” ifadesi de sınır dışı edilmeye gerekçe sayılıyor.
Raporun öne çıkardığı bir diğer düzenleme, 2025’te Vatandaşlık ve İsrail’e Giriş çerçevesine getirilen değişiklikler oldu. Bu değişikliklerle, Batı Şeria veya Gazze’den gelen Filistinlilerin, İsrail vatandaşı ya da uzun süreli ikamet sahibi eşleri bulunsa dahi, “terörist” olarak sınıflandırılan uzak bir akraba üzerinden dahi yasal statüden mahrum bırakılabileceği belirtildi.
Yasa, aile kavramını “anne-baba, eş, çocuk, kardeş, kuzen, hala, teyze, amca, dayı, yeğenler ve üvey akrabalar”ı da kapsayacak şekilde geniş tanımladı. Adalah, bu yüzden bütün ailelerin kalıcı biçimde ayrılmasının önünün açıldığını kaydetti.
ÖĞRETMENLER VE OKULLAR DA HEDEFTE
Rapor, Eğitim Bakanlığı’na, öğretmenlerin görevlerine son verme ya da okullara aktarılan fonları kesme yetkisi tanıyan yeni yasaya da dikkat çekti.
Bu düzenleme, çoğu zaman iç istihbarat teşkilatı Şin Bet’in değerlendirmelerine dayanarak, bir öğretmenin “terörle özdeşleştiği” iddiası üzerine harekete geçilmesine izin veriyor. Adalah, bu belirsiz ve muğlak standardın, “İsrailci/Siyonist konsensüs” dışındaki her görüşü ifade eden Filistinli eğitimcileri hedef almak için tasarlandığını savundu.
SÜRESİZ GÖZALTI VE AVUKATA ERİŞİM YASAĞI
Adalah’ın eleştirdiği başlıklardan biri de, uzun süredir keyfi tutuklama imkânı sunduğu gerekçesiyle tartışılan ‘Gayrimeşru Savaşçılar Yasası’ndaki değişiklikler oldu. Geçici düzenlemelerle, Gazze’den gelen Filistinlilerin gözaltı kararı olmaksızın 45 güne kadar tutulabileceği, mahkeme onayıyla 180 güne kadar avukata erişimden mahrum bırakılabileceği bildirildi.
SOSYAL HAKLAR DA CEZALANDIRMA ARACI HALİNE GELDİ
Raporda, sosyal güvenlik ve refah mekanizmalarının da Filistinlileri cezalandırmak için kullanıldığı kaydedildi.
Buna göre, yapılan bir düzenleme, Batı Şeria ve Gazze’de yaşayan Filistinlilerin, sisteme prim ödemiş olsalar bile, “terörist” olarak etiketlenmeleri veya bir aile üyesinin bu şekilde tanımlanması halinde maluliyet ve iş kazası haklarını kaybetmelerine yol açıyor.
Adalah, bu tür kararların çoğu zaman “yalnızca gizli istihbarat verilerine” dayandırıldığını, şeffaf bir yargısal denetim mekanizmasının bulunmadığını vurguladı.
Rapor, tüm bu yasaların, İsrail’in yürütme, yasama ve yargı organlarının ortak hareketiyle, “etnik üstünlük rejimini daha geniş ölçekte konsolide eden” yeni bir hukuki mimari yarattığı sonucuna vardı.
