İsrail'in 9 Nisan'da Gazze Şeridi’ne yönelik hava saldırıları, Şucaiyye Mahallesi'nde yeni bir yıkım ve acıya yol açtı. Yerleşim alanını hedef alan bombardıman, içinde sivillerin yaşadığı sekiz binayı tamamen yerle bir etti. Bölgede yaşanan yıkım sonucunda 38 Filistinli yaşamını yitirirken, en az 85 kişi yaralandı.
Saldırının hemen ardından yoğun dumanlar gökyüzüne yükselirken, enkaz altında kalanların feryatları sokaklara yayıldı. Sivil savunma ekipleri, sınırlı imkânlara rağmen moloz yığınları arasında hayatta kalanları kurtarmak için büyük çaba sarf etti. Kazma, kürek ya da iş makinesi bulunmayan kurtarma çalışmalarında, görevliler sadece çıplak elleriyle enkaz altını taradı.
Sivil savunma çalışanı Muhammed Salim, yaşanan felaketi şu sözlerle anlattı:
"Elimizde ne ekipman var ne de yakıt. Yalnızca irademiz ve ellerimizle çalışıyoruz. Kadın ve çocuklarla dolu evlerin altında kalanları kurtarmaya çalışıyoruz. Peki nerede insan hakları?"
İsrail’in insani yardımların, tıbbi malzemelerin ve yakıtın Gazze’ye girişini engellemesi, hem sivil savunma hem de sağlık ekiplerinin çalışmalarını neredeyse imkânsız hale getirdi. Yaralılar, donanımlı ambulanslar yerine, bölge halkının kendi imkânlarıyla sağladığı araçlarla hastanelere taşınmak zorunda kaldı.
Bölgedeki siviller, bir yandan sevdiklerinin acısını yaşarken diğer yandan yaşanan yıkımın etkisiyle hayatlarına kaldıkları yerden devam etmeye çalışıyor. Şucaiyye'de yaşanan bu son saldırı, savaşın acımasız yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi.
'DÖRT TORUNUMU KAYBETTİM'
İsrail’in Gazze’nin Şucaiyye Mahallesi’ne 9 Nisan’da düzenlediği hava saldırısında yaşamını yitirenler arasında, mahallenin sevilen simalarından Ahmed el-Belbisi ile Receb ailesinin dört küçük kızı da bulunuyordu. Çocuklar, doğdukları ve büyüdükleri evin enkazında hayatlarını kaybetti.
67 yaşındaki Umm Sami Receb, saldırı anını yaşadığı acıyla anlattı. Torunlarıyla birlikte vakit geçirdiği sırada saldırıya yakalandıklarını söyleyen Umm Sami, “O an hepimiz aynı odadaydık. Onlar gülüşüp oynuyordu, ben de onlara su ve hurma ikram ediyordum. Birdenbire kulakları sağır eden bir patlama oldu, sanki yer yerinden oynadı. Her şey üzerimize çöktü. Gözümü hastanede açtım ama torunlarımı bulamadım. Bana hepsinin öldüğünü söylediler,” dedi.
Gözyaşlarına hâkim olamayan Umm Sami, dört torununun kaybıyla sarsıldığını şu sözlerle dile getirdi:
“Dört canımı benden aldılar. Onlara ne sarılabildim ne de veda edebildim. Evimizin ışığıydılar. Onlardan geriye hiçbir şey kalmadı. Ben şimdi neyle yaşayayım?”
'BİZİM SUÇUMUZ NE?'
Gazze'nin Şucaiyye Mahallesi’nde yaşanan İsrail bombardımanı sonrasında yıkımın ortasında kalan 34 yaşındaki bölge sakini Muhammed Ebu Ata, saldırının dehşetini şöyle anlattı:
“Çocuklarımla birlikte oturuyorduk, bir anda şiddetli bir patlama oldu. Yer adeta sarsıldı, etrafımızdaki duvarlar birer birer yıkıldı. Hemen dışarı fırladım ama her yeri duman kaplamıştı, hiçbir şey göremiyorduk. İnsanlar, moloz yığınları arasında yakınlarını arıyor, çığlıklar yükseliyordu. Sanki o bina hiç yoktu, içinde yaşayanlar hiç var olmamış gibiydi. Birkaç dakika önce çocuk kahkahaları yankılanan evimiz, şimdi dev bir mezar. Bu çocukların, bu masumların suçu neydi?”
Saldırıya ilişkin Hamas'tan yapılan açıklamada ise, İsrail'in Şucaiyye’de yerinden edilmiş Filistinlilerin ve sivillerin barındığı yerleşim alanlarını hedef aldığı belirtilerek, “İsrail, burada en iğrenç soykırım suçlarından birini işlemiş, sivil halka yönelik açık bir katliam gerçekleştirmiştir” ifadelerine yer verildi.
'EVİMİZİ BOMBALADILAR… OYUN OYNARKEN AMBULANSTA UYANDIM'
Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesi’nde, yüzü kan içinde, soğuk bir yatakta yatan küçük Cevri’nin yüzü, yaşadığı travmayı ve korkuyu derin izlerle yansıtıyordu. Şok içinde, titreyen sesiyle birkaç kelime söyleyebildi:
“Kız kardeşlerimle oynuyorduk… Çok büyük bir ses duyduk. Ne olduğunu anlayamadık. Sadece bağırdık. Gözümü açtığımda yüzümde kan vardı ve kendimi ambulansta buldum.”
Cevri, hayal bile edemeyeceği o dehşet anlarını anlatırken gözyaşlarına boğuldu:
“Bizi neden bombaladılar? Biz kimseye zarar vermedik ki! Eve gitmek istiyorum ama babam, evimizin artık olmadığını söyledi...”
Hastane koridorlarında yankılanan çocuk çığlıkları, annelerin panikle yaralılar arasında evlatlarını arayışı ve her köşede duran naaşlar, El-Ehli Baptist Hastanesi’ni bir korku ve keder mekânına dönüştürdü.
GAZZE'DE SON DURUM
Hamas ile varılan ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük ilk aşamasının sona ermesinin ardından, İsrail 2 Mart’tan itibaren Gazze Şeridi’ne insani yardım girişini tamamen durdurdu. Bu karar, bölgede zaten ağır insani krizin yaşandığı ortamı daha da derinleştirdi.
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023’te başlattığı saldırılar sonucu 2,3 milyon nüfuslu Gazze’de yaklaşık 2 milyon kişi yerinden edildi. Hastaneler, altyapı ve sivil yerleşim alanları ağır bombardıman altında kalırken, elektrik ve su tedarikinin kesilmesi, sınır kapılarının kapalı tutulması ve yardımların engellenmesi Filistinlilerin yaşamını felakete sürükledi.
Gazze’de 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkesin 18 Mart sabahı İsrail tarafından sona erdirilmesiyle birlikte saldırılar yeniden şiddetlendi. O tarihten bu yana, çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan 1482 Filistinli hayatını kaybetti, 3688 kişi yaralandı.
7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden İsrail saldırılarında ise toplam can kaybı 50 bin 846’ya, yaralı sayısı ise 115 bin 729’a ulaştı. Gazze, tarihin en ağır insani krizlerinden biriyle karşı karşıya.
