Bütün dünya enflasyona karşı faiz silahını kullanıyor: Herkes ters şeritte!

Bütün dünya enflasyona karşı faiz silahını kullanıyor: Herkes ters şeritte!

Dünyada yaşanan gelişmelerin enflasyonu yükseltme riski hükümetleri önlem almaya yöneltti. Brezilya’dan Güney Afrika’ya birçok ülke ekonomi biliminin gereklerini gözeten adımlar attı. Savaştaki Rusya’dan sonra ABD de son 28 yılın en yüksek faiz artışına gitti. Enflasyonun rekor kırdığı Türkiye’de ise rasyonaliteye aykırı yaklaşımda ısrar sürüyor. ‘Doğrusu bizimki’ tavrının faturası 85 milyona çıkıyor.

Savaşın da etkisiyle enflasyondaki artış küresel bir boyut kazandı. Gıdadan akaryakıta yükselen fiyatlar nedeniyle merkez bankaları ısınan ekonomilerini soğutmak için faiz artırımına gitti. Brezilya yüzde 2.25 seviyesinde olan faizi yüzde 13’e çekti. Güney Kore, Hindistan, İsviçre gibi ülkeler de benzer yolu izledi. Son olarak ABD Merkez Bankası 1994’ten bu yana tek seferde gerçekleştirilen en hızlı faiz artışı kararına imza attı.

MERKEZ BANKASI ALTI AYDIR SABİT TUTUYOR ERDOĞAN ‘İNDİRİME DEVAM’ DİYOR

FED Başkanı bir sonraki toplantıda yeni artış sinyalini de verdi. Dünya aynı yönde giderken MB enflasyondaki artışa rağmen altı aydır faizi sabit tutuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Faizleri indirmeye devam edeceğiz” sözleri ise kurdaki artışı tetikledi. Enflasyon, kur döngüsünün devam ettiği süreçte ekonomistler ‘Ekonomiyi çıkmaza sokan yaklaşımda ısrarla oluşan fatura her geçen gün kabarıyor’ uyarısında bulundu.

TERSİNE EKONOMİ

Dünya emita artışları ve enflasyonla mücadele ederken, Merkez Bankaları birbiri ardına sert hamleler yapmaya başladı. En son FED 28 yılın en yüksek faiz artışını gerçekleştirdi. ECB’de ısınan ekonomidye karşın faiz aartışı yolunu seçti. Son 6 aydır faizi sabit tutan TCMB ise uyarılara rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelecek talimatı bekliyor. Erdoğan ise geçtiğimiz gün ‘faizleri indirmeye devam edeceğiz’ mesajı vermişti.

Ekonomi yönetiminin aldığı kararlar TL’yi rekor seviyelere taşırken, enflasyonu da patlattı. Tüm dünyada artan emtia, gıda ve enerji fiyatlarına karşın Merkez Bankaları bir bir pozisyon alırken, Türkiye faiz konusunda aynı politikayı sürdürüyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faiz hassasiyetini her konuşmasında dile getirmesi de piyasaları olumsuz etkiliyor. En son yaptığı konuşmada ‘faizleri indirmeye devam edeceğiz’ mesajı da soru işaretlerini beraberinde getirirken, ekonomik düzen için atılan adımların her sonucunun faize ulaşması da sert eleştirilere neden oluyor. Ekonomistlere göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın son 6 ayda faizleri sabit tutmasının faturası da gün geçtikçe ağırlaşıyor. Bu süreçte gelişen ve gelişmekte olan birçok ülke dünyada artan maliyetlere karşı ilk olarak faiz silahını kullanırken, Türkiye tam tersi bir politika uyguluyor. Son dönemde gerçekleşen Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte dünya ülkeleri enflasyonla boğuşurken, Merkez Bankaları ekonomileri soğutmak için faiz artışları gerçekleştiriyor. En son da ABD Merkez Bankası (FED) 0,75 puanlık artışa gitti. Son iki haftalık süreçte Brezilya, ABD, Kanada, Hindistan, Avustralya İsviçre ve Macaristan faiz silahını çekmiş oldu. Bunun üzerine Avrupa Merkez Bankası da faiz artışı sinyalini verdi. 2020 Mayıs döneminden bu yana, İngiltere Merkez Bankası yüzde 0,10 olan faizi bu yılın aynı döneminde yüzde 1,25’e kadar çıkardı. Savaşın içinde olan Rusya ise yine aynı dönemde faizi yüzde 4,50’den 9,50’ye yükseltti. Brezilya da bu süreçte yüzde 2,25 olan faizi, 13,25’e çıkarttı. Güney Kore 0,50 olan oranı 2 yılda 1,75’e kadar artırırken, Güney Afrika da 3,50’den 4,75’e yükseltti.Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ise aynı dönemde 8,25 puan seviyesinde olan faizi, 2021 Mart ayında yüzde 19’a kadar yükseltti. 6 aylık sabit görünüm sonrasında Merkez her ay faiz indirimine başladı. Böylece yüzde 19 ile başlayan süreç, son 6 ayda yüzde 14 seviyesinde gerçekleşti.

BAZI ÜLKELERİN MERKEZ BANKALARININ FAİZ ORANLARI

14.jpg

FED’DEN 28 YILIN EN SERT ARTIŞI

Amerikan Merkez Bankası (Fed) son yılların en yüksek faiz artışına giderek faizi 75 baz puan yükseltti. 1994 yılından beri ilk defa bu kadar yüksek bir faiz artışı gerçekleştiren Fed, yükselen enflasyon ile mücadele etmek için para politikasında sıkılaşmaya gitti. Piyasa da Fed Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) 75 baz puan faiz artışına gitmesini bekliyordu. Böylece Fed, son üç toplantıda toplamda 150 baz puanlık faiz artışa giderek federal fonlama faiz aralığını yüzde 1,50-1,75 aralığına yükseltti. Fed faiz artırımı kararını 1’e karşı 10 oyla aldı. Fed, ABD ekonomisi için 2022 Yılı büyüme beklentisini yüzde 2,8’den yüzde 1,7’ye düşürdü. Fed ayrıca, bundan sonrası için daha hızlı faiz artışlarına gideceğinin sinyalini verdi. Fed yıl sonuna kadar 175 baz daha faiz artırabileceği ve yıl sonunda faizi yüzde 3,4’e yükseltebileceği mesajını verdi.

TEMMUZ MESAJI ŞİMDİDEN VERİLDİ

Fed Başkanı Jerome Powell, toplantı sonrası yaptığı açıklamada, yüksek enflasyona karşı bankanın temmuz toplantısında 50 veya 75 baz puanlık faiz artırımına gidebileceğini ifade ederken, faiz oranında 75 baz puanlık artışın alışılmadık derecede büyük olduğunu ve bu boyuttaki hareketlerin yaygın olmasını beklemediğini belirtti. Enflasyonu düşürmenin öncelikleri olduğunu ve bunu yapmak için hızla hareket ettiklerini kaydeden Powell’ın açıklamaları sonrası pay piyasaları geleceğe yönelik azalan belirsizliklerle yükseliş eğilimine girdi.

‘AKLINIZI BAŞINIZA TOPLAYIN, TEDBİR ALIN’

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan “Bugün büyük bir kaygıyla karşınızdayım. Bugün, ülke olarak bir uçurumun eşiğine geldiğimizi söylemek ve hükûmeti derhal göreve çağırmak üzere karşınızdayım” dedi. FED toplantısına da değinen Babacan “FED kararından sonra riskler daha da arttı. İktidarı tekrar uyarıyorum, aklınızı başınıza toplayın. Derhal tedbir alın. CDS bugün 872” diye konuştu. Önceki gün konuşma yapan Babacan şunları söylemişti: “Kaygılıyım; çünkü ülkemizin temerrüt riski, yani iflas riski, bugüne dek görmediğimiz bir seviyeye ulaşmış durumda. Ekonomik ve finansal bir beka sorunuyla karşı karşıyayız. Türkiye’nin kredi notu tarihin en kötü seviyesine indi. Türkiye’nin temerrüt, yani iflas riskini gösteren 5 yıllık CDS tam 836 baz puana çıktı. Bu gösterge uçağın radarı gibi. Pilota ‘Uçağın yönünü değiştirmezsen dağa çakılacaksın’ diyor.”

REZERVLER ERİMEYE DEVAM EDİYOR

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) net rezervleri 8.2 milyar dolara gerileyerek Ocak ayından bu yana en düşük seviyeye geriledi. TCMB verilerine göre 10 Haziran haftasında net rezervler 8.2 milyar dolar oldu. Geçen hafta net rezervler 10.5 milyar dolar olarak kaydedilmişti. TCMB net rezervlerinde mevcut seviye 14 Ocak haftasından bu yana görülen en düşük seviye oldu. Brüt rezervler ise 10 Haziran haftasında 102.5 milyar dolara geriledi. Swap hariç net rezerv aynı haftada eksi 54 milyar dolara geldi. Bir önceki hafta bu veri eksi 52.8 milyar dolar olmuştu. TCMB verileri yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatlarının arttığını gösterdi. Döviz mevduatları 1.6 milyar dolar artışla 213.3 milyar dolara yükseldi. Pariteden arındırıldığında ise döviz mevduatlarının 849 milyon dolar azaldığı görüldü. Yabancıların menkul kıymet istatistiklerine bakıldığında ise net satış izlendi. Yabancılar 10 Haziran haftasında 316 milyon dolarlık net satış gerçekleştirdi. Tahvil tarafında aynı haftada net satış ise 84 milyon dolar oldu.

‘ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE ARTIŞLAR DEVAM EDECEK’

Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan, önceki gün açıklamalarda bulunarak, aslında gelinen durumu özetledi. Turhan “2008 global finans krizinin ardından gördüğümüz ve Covid’de büyük kapanma ile devam eden süreçte dünya ekonomisi muazzam bir likidite enjeksiyonuna yani parasal genişlemeye ve düşük faiz ortamına maruz kaldı. Bugün geldiğimiz noktada ise yüksek küresel enflasyon ve özellikle global para politikasında önemli bir paradigma değişimi olduğunu görüyoruz. Daha net ifade etmem gerekirse; geride bıraktığımız 14 yıllık vadedeki genişlemeci global para politikası dönemi kapanıyor. Önümüzdeki dönemde Fed ve Avrupa Merkez Bankası başta olmak üzere faiz artışları ve bilanço küçültme devam edecek” dedi.

17-haziran-20252-kapak.jpg

BOE’DE 3’E KARŞI 6 OYLA FAİZ ARTIŞI KARARI ALDI

İngiltere Merkez Bankası Para Politikası Komitesi, dün yaptığı toplantıda politika faizinin beşinci kez artırdı ve son 13 yılın en yüksek seviyesine çıkardı. Politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 1,25’e çıkaran BoE PPK, kararı 3’e karşı 6 oyla aldı. Üyelerden Haskel, Saunders ve Mann faizin 50 baz puan artırılması yönünde oy kullandılar. BoE, faiz kararı ile birlikte yaptığı açıklamada, faiz artırımının güçlü fiyat baskıları, iş gücü piyasasındaki sıkılık ve baskıların daha ısrarcı hale gelmesi riski nedeniyle faiz artırdıklarını belirtirken, gerekli olması halinde enflasyonu kontrol altına almak için “güçlü şekilde” hareket etmeye hazır olduğu mesajını verdi. Açıklamada, “Özellikle enflasyon baskılarının daha ısrarcı olduğuna dair işaretler almamız durumunda güçlü şekilde harekete geçeceğiz. Faiz artırımlarının büyüklüğü, hızı ve zamanlaması PPK’nın ekonomiye ve enflasyon baskılarına ilişkin görüyünü yansıtacak” denildi. Gelecek birkaç ay enflasyonun yüzde 9 seviyesinin üzerinde kalacağını tahmin eden BoE, Ekim ayında enflasyonun yüzde 11’in hafif şekilde üzerine çıkmasının beklendiğini de vurguladı. BoE, İngiltere ekonomisinin ikinci çeyrekte yüzde 0,3 daralacağını da tahmin etti.

‘POLİTİKALAR GELİŞMELERLE UYUMLU OLMALI’

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan geçtiğimiz gün “Enflasyonun bütün ekonomik sorunların başı olması nedeniyle pek çok merkez bankası, enflasyon artışının önüne geçmek için sıkılaşma politikaları uyguluyor. ABD’nin faiz oranlarını artırması tüm diğer ülkeleri etkiliyor. Doların değer kazanması Türk lirasının değer kazanması anlamına geliyor. Dünyadaki fonların daha yüksek getiri sunan ülkelere kayması, Türkiye’nin finansman ihtiyacını zorlaştırıyor. İçeride uyguladığımız iktisadi politikalarla beraber risk primi yükseliyor. Sıkı para politikaları ile gelişmiş ülkelerin yavaşlaması cari açık, enflasyon sorunlarımızı ağırlaştıracak. Ekonomi politikaları da bu gelişmelere uyumlu olmalı. Türk lirasındaki değer kaybının ve enflasyonun ulaştığı seviyelerde, faiz oranlarıyla enflasyon arasındaki makasın geldiği bu noktada istikrarlı bir ekonomiye nasıl geçileceği sorusu da cevap bekliyor” değerlendirmesini yaptı.

‘TERS BİR POLİTİKA İZLİYORUZ’

Küresel ekonomide bol para döneminin azaldığı ve finansman koşullarının geçmişe kıyasla daha zor olacağı bir döneme girildiğine dikkat çeken Orhan Turan, Türkiye’nin ise bu dönemde, akranlarının aksine, farklı bir politika tercihi ortaya koyduğuna işaret etti. TÜSİAD Başkanı, şöyle devam etti: “Bugün, dünyada akran ülkelere baktığımızda hem en yüksek enflasyona hem de son derece yüksek risk primine sahip ülke konumundayız. Unutmayalım ki, yakın geçmişte yaşadığımız ekonomik zorluk dönemleri, global rüzgarların arkamızdan estiği dönemlerdi ve bu zorluklarla bir şekilde mücadele edebildik. Oysa şu an global ekonominin geçmekte olduğu döngüde rüzgar önümüzden esmekte ve işimizi çok daha fazla zorlaştırmakta. Artık global görünüm de lehimize değil.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN