Bir numaralı rezerv para konumundaki Amerikan doları, son yıllarda yalnızca maddi olarak değil, itibari olarak da kayıplar yaşıyor. Prof. Dr. Mahfi Eğilmez’e göre, doların yaşadığı bu iki yönlü çözülme, uluslararası sistemdeki yerini sorgulatır hale getirdi: “Dolar yavaş yavaş eski gücünü, itibarını ve dünya ekonomisindeki yerini kaybediyor.”
“BİR YILDA YÜZDE 10,3 KAYIP”
Doların diğer para birimleri karşısındaki değer kaybı çarpıcı. Eğilmez, “Dolar Endeksi (DXY) 13 Ocak 2025’de 109,6 idi. Endeks bugün 98,3 düzeyinde bulunuyor. Doların bu paralara karşı bir yıldan kısa sürede yaşadığı değer kaybı yüzde 10,3 dolayında bulunuyor” diyerek, yaşanan düşüşün yalnızca kısa vadeli dalgalanma olmadığını, bir eğilime dönüştüğünü belirtiyor. Euro karşısında da benzer bir kayıp söz konusu: “Euro/Dolar paritesi 13 Ocak 2025’de 1,0245 idi. Bugün parite 1,1751. Doların euroya karşı bir yıldan kısa sürede yaşadığı değer kaybı yüzde 13’e yakın.”
“ABD’NİN RİSKLERİ ARTIYOR”
Eğilmez’e göre asıl sorun, doların küresel finans sistemindeki saygınlığının zedelenmesi: “İtibar kaybı daha ciddi bir sorun.” ABD’nin küresel borçlanma mekanizmalarındaki gücünün zayıfladığını belirten Eğilmez, bunun nedenlerini şöyle sıralıyor: “(1) İkide bir Hazine’nin borçlanma tavanına erişmesi ya da bütçenin onaylanmaması gibi durumlar sonucunda ortaya çıkan hükümet kapanmaları. (2) Trump’ın Fed’in ve yargı sisteminin bağımsızlığına zarar verecek şekildeki açıklama ve yaklaşımları. (3) Trump’ın dünyanın her tarafına yön vermeye yönelik günü gününü tutmayan tavırları, (4) Kredi derecelendirme kuruluşlarının ABD’nin notunu AA düzeyine düşürmüş olması.”
Bu siyasi ve ekonomik risklerin doların güvenli liman özelliğini aşındırdığını belirten Eğilmez, “Sermaye hareketlerinin serbestleşmesiyle birlikte özellikle paraları değerli olamayan gelişme yolundaki ülkelerde insanlar… dolar tutmayı tercih ediyordu (dolarizasyon). Son yıllarda doların itibarında kayıplar yaşanır oldu” diyerek yön değişimine dikkat çekiyor.
DÜNYA REZERVLERİNDE PAY KAYBI: YÜZDE 72’DEN YÜZDE 56’YA
Doların rezerv para olarak dünya genelindeki ağırlığı da azalıyor. Eğilmez, “Söz konusu pay 2000’de yüzde 72 iken bugün yüzde 56’ya gerilemiş görünüyor” bilgisini veriyor. Euro’nun da rezerv para olarak iddiasını sürdüremediğini belirten Eğilmez, “Euro’nun dünya toplam rezervleri içindeki payı bir ara yüzde 28 dolayına yükselmişken bugünkü payı yüzde 20’ye gerilemiş bulunuyor” diyor. Çin yuanı gibi yükselen para birimlerinin henüz geniş çaplı bir rezerv fonksiyonu göremediğini de ekliyor.
BRICS ülkeleri ya da Şangay İşbirliği Örgütü gibi yapıların ortak para oluşturma çabaları, bugüne dek sonuç vermedi. Eğilmez bu durumu şöyle özetliyor: “Herhangi bir ilerleme sağlanmamış olsa bile alternatif arayışlarının artması doların itibar kaybının bir yansıması olarak kabul ediliyor.”
"DOLARIN YERİNİ ALACAK BİR REZERV PARA HENÜZ ORTADA YOK"
Doların tahtı sarsılmış durumda; ancak yerine geçebilecek yeni bir küresel rezerv para ufukta görünmüyor. Eğilmez bu dengeyi şöyle formüle ediyor: “Doların yerini başka bir paraya devretmesi zaman içinde gerçekleşecek olsa bile öyle bugünden yarına tamamlanacak bir gelişme gibi görünmüyor.” Çin yuanı SDR sepetine girse de, Eğilmez’e göre “uzak doğu ülkelerinin merkez bankaları ve bankaları dışında rezerv para işlemi görmüyor.”
“Özetle diyebiliriz ki dolar yavaş yavaş eski gücünü, itibarını ve dünya ekonomisindeki yerini kaybediyor. Buna karşılık doların yerini alacak bir rezerv para henüz ortada yok.”
