Türkiye'de yükselen hayat pahalılığı ve yüksek faiz oranlarının getirdiği ekonomik zorluklar, vatandaşların gelir-gider dengesini bozarak milyonlarca kişiyi borç sarmalına itti.
Bu durum, icra ve iflas dosyası sayısında ciddi bir artışa neden oldu.
2025 yılının ilk altı ayında icra ve iflas dosyası sayısı 12,6 milyonu bulurken, borçlarını ödeyemeyen binlerce kişi yasal takibe düştü.
Artan borç yükü, toplumun geniş bir kesimini derinden etkiliyor.
BORÇLANMA VE YASAL TAKİP SAYILARI REKOR KIRDI
Haberglobal'de yer alan habere göre, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi'nin Haziran 2025 verilerine göre, bireysel kredi veya kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe alınan kişi sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39'luk bir artışla 1 milyon 39 bine yükseldi.
Bu rakamlar, ekonomik sıkıntıların ve vatandaşın borç yükünün ne kadar ağırlaştığını gözler önüne seriyor.
Özellikle 2024 yılının ilk beş ayında kredi kartı borcunu ödeyemediği için takibe düşen kişi sayısı 610 bin iken, 2025'in aynı döneminde bu sayı 863 bine ulaştı.
Bu kişilerin 615 bini yalnızca kredi kartı borçlusu, 278 bini ise hem bireysel kredi hem de kredi kartı borçlusu olarak kaydedildi.
Sadece bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı ise 174 binden 287 bine çıktı.
Bu veriler, bireysel borçluluk krizinin her geçen gün derinleştiğini gösteriyor.
BORÇ MİKTARLARI ENDİŞE VERİCİ SEVİYELERE ULAŞTI
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verileri de bu tabloyu destekler nitelikte. 2025 Haziran ayı itibarıyla bireysel kredilerde takipteki alacakların toplamı 41,2 milyar TL'yi aşmış durumda.
Bu toplamın 18,7 milyar TL'si ihtiyaç kredilerinden, 12,3 milyar TL'si ise kredi kartı borçlarından kaynaklanıyor.
2024 yılına göre toplam borçlanmada yüzde 31'lik bir artış söz konusu.
Enflasyonist baskılar, yüksek faiz oranları ve reel gelirdeki erozyonun bu artışta en önemli etkenler olduğu belirtiliyor.
Borçların bu denli artması, ekonomik istikrar ve toplumsal refah için ciddi riskler taşıyor.
EKONOMİSTLERDEN KRİZ UYARISI
Konuyla ilgili görüşlerine başvurulan ekonomistler, mevcut durumun piyasadaki sıkıntıların bir yansıması olduğunu vurguluyor.
Ekonomist Cem Başlevent, resmi işsizlik oranlarının tek haneye düşmesine rağmen, insanların yaşam maliyetlerini karşılayacak gelire sahip olamadıklarını ve bu nedenle borçlanmak zorunda kaldıklarını belirtiyor.
Cem Başlevent, geçtiğimiz günlerde açıklanan borç yapılandırma imkanlarının bir miktar rahatlama sağlayabileceğini ancak kalıcı bir çözüm için kredi faizlerinin makul seviyelere çekilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Ekonomist Filiz Eryılmaz ise, borçlanma tablosunun temelinde enflasyonun yattığına dikkat çekiyor.
Filiz Eryılmaz'a göre, enflasyon düşse bile hala yüksek seviyelerde seyrediyor ve ücret artışları enflasyonun gerisinde kaldığı için reel satın alma gücü azalıyor.
Bu durum, vatandaşları temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kredi kullanmaya itiyor.
Filiz Eryılmaz, ödenemeyen kredilerin hem borç yükünü artırdığını hem de buna bağlı olarak stres ve psikolojik sorunlara yol açtığını belirtiyor.
ESNAF VE KONUT KREDİLERİ DE TEHLİKEDE
Borçlanma krizi sadece bireysel tüketicileri değil, esnafı ve konut kredisi borçlularını da etkiliyor.
2025 yılı itibarıyla takipteki konut kredisi oranı yüzde 3,4'e çıkarken, pandemi öncesi 2020 yılında bu oran yalnızca yüzde 0,9 seviyesindeydi.
Bu artış, konut piyasasında da ciddi bir sıkıntı olduğunu gösteriyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) verilerine göre, esnafın yüzde 76'sı son bir yıl içinde müşterisinden en az bir kez tahsilat yapamadı.
Ayrıca, küçük esnafın yüzde 53'ü yüksek kredi kartı komisyon oranları nedeniyle POS cihazı kullanmaktan vazgeçti.
