SEKTÖRDEKİ BOZULMA ZİRVEDE
Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan İSO temmuz verileri, sanayi için alarm zillerinin güçlü bir biçimde çaldığını ortaya koydu. Yüksek faiz, düşük kur nedeniyle çarklar durma noktasına geldi. Art arda gelen konkordatolar ve iflaslar nedeniyle PMI endeksi hazirandaki 46,7 seviyesinden 45,9’a geriledi. Sektördeki bozulma üç ay üst üste devam etti. Müşteri talebindeki durgunluk öne çıkarken yeni siparişler 25 ay gerileyerek marttan bu yana en düşük seviyede gerçekleşti. Üretimdeki düşüş ise son 10 ayın en yüksek oranına ulaştı.
SANAYİ AĞIR BEDEL ÖDEDİ
İstihdam ve satın alma faaliyetleri azalırken firmalar stokları eritti. Girdi maliyetlerindeki artışın TL’deki değer kaybından kaynaklandığı bildirildi. Sanayici için durumun çok ciddi olduğunu söyleyen İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, ‘Sanayimizin bedel ödeme sınırlarını aştığını artık görmeliyiz. Hiç kimse bu duruma kayıtsız kalamaz. Çözüm için siyasi otorite ve tüm paydaşlara diyalog sağlanmalı’ çağrısında bulundu. Kredi kuruluşu Fitch ise Türkiye’deki sanayi şirketlerinin 2025’te de yüksek kredi baskısı altında kalacağı uyarısı yaptı.
İŞÇİ AZALDI KURYE ARTTI
Merkez Bankası’nın raporuna göre 2025’te istihdamda sanayi sektörünün payı giderek azalırken, temizlikçi, güvenlikçi, kurye gibi hizmetler sektörünün payı arttı. 2024 Mayıs-2025 Mayıs döneminde sanayi istihdamı 157 bin kişi azalırken, inşaat sektörü 83 bin kişilik ve hizmetler sektörü ise 258 bin kişilik bir artış kaydetti.

SANAYİDE DARALMA 16 AYDIR KESİNTİSİZ DEVAM EDİYOR
Ekonomide yavaşlamanın sinyalleri İSO Türkiye İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi’nde de kendini göstermeye devam ediyor. İmalat göstergesi İSO PMI temmuz ayında 45,9 olurken, 16 aydır aralıksız daralmaya işaret etti. Yeni siparişlerde üst üste 25. ayda da düşüş yaşandı. Üretim son 10 ayın en sert daralmasını kaydederken, istihdam yalnızca bir sektörde arttı. Zayıf iç ve dış talep, ihracatı da baskılarken firmalar stok eritmeye ve maliyetleri kısmaya odaklandı.
Ekonomide uygulanan kemer sıkıma politikasıyla sanayide daralma devam ediyor. Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi performansında en hızlı ve güvenilir referans kabul edilen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketinin Temmuz 2025 dönemi sonuçları açıklandı. İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI, temmuzda üste üçüncü ay gerileyerek 45,9 düzeyinde gerçekleşti. Endeks, sektörde Ekim 2024’ten bu yana en belirgin yavaşlamanın yaşandığına işaret etti. Ayrıca temmuz ayıyla birlikte sektörün faaliyet koşullarında kesintisiz bozulma eğilimi 16’ncı aya ulaştı. Eşik değer olan 50’nin üzerinde ölçülen tüm rakamlar sektörde iyileşmeye işaret ederken, 50’nin altındaki değerler ise daralmaya işaret ediyor.
SİPARİŞLER 25 AYDIR YAVAŞLIYOR
Temmuz anketinin öne çıkan gelişmelerinden biri, müşteri talebindeki durgunluk oldu. Yeni siparişler üst üste 25’inci ayda yavaşlarken, temmuzda yaşanan düşüş mart ayından bu yana en yüksek oranda ölçüldü. Dış talep koşullarının zayıf seyrine bağlı olarak yeni ihracat siparişleri de daralmaya devam etti. Yeni siparişlerin azalması üretimin daha da yavaşlamasına katkıda bulunurken, üretim alt endeksi geçen yıl ekim ayından bu yana görülen en belirgin daralmayı kaydetti. Yeni siparişler alt endeksi 46’dan 44.8’e gerileyerek art arda 25. ayda da daralma kaydedildiğini gösterdi. Yeni ihracat siparişleri endeksi de 45.5’ten 45’e geriledi.
ÜRETİMDEKİ DÜŞÜŞ SON 10 AYIN ZİRVESİNDE
Üretimdeki düşüş ise temmuzda hızlanarak son 10 ayın en yüksek oranına ulaştı. Temmuz ayında istihdam 10 sektörden sadece birinde arttı ve bu rakam son 10 ayın en zayıf performansı olarak kayda geçti. İstihdamını artıran tek sektör gıda ürünleri olurken, en belirgin düşüş ise tekstil ürünlerinde görüldü. Satın alma faaliyetleri de sektörlerin tamamında yavaşladı. Veriler hakkında değerlendirmede bulunan S&P Global Market Intelligence Ekonomi Direktörü Andrew Harker, “Firmaların yeni sipariş alma konusunda yaşadıkları zorlukların imalat sanayinin geneline yayılı bir hal alması temmuz anketine olumlu gelişmelerin çok sınırlı sayıda kalmasına yol açtı. Üretim, istihdam ve satın alma faaliyetleri azaltılırken firmalar stoklarını mümkün olduğunca eritmeye çalıştı. Liradaki zayıflık girdi maliyetlerini yukarı çekerek bu zorlu tabloya katkıda bulundu. İmalatçılar yılın ikinci yarısında talep koşullarında bir miktar toparlanma beklentisinde olacaklar” dedi.
‘ALARM ZİLLERİ ÇOK GÜÇLÜ BİR BİÇİMDE ÇALIYOR’
İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayi sektörü adına ciddi uyarılarda bulundu. Bahçıvan, sanayi için “alarm zillerinin güçlü bir biçimde çaldığını” ifade etti. Bahçıvan, “İSO Türkiye İmalat PMI verileri, uzun bir süredir eşik değer olan 50’nin altındaki seyriyle; sanayi ve üretim hayatımızdaki tahammül edilemez koşullara işaret ediyordu. Temmuz PMI verisi de bu zorlu sürecin 16. aya uzanarak sanayi sektörümüzün içinde bulunduğu faaliyet koşullarının ciddiyetini ve vahametini bir kez daha ortaya koymuştur” dedi. Sektörel PMI verilerine de değinen Bahçıvan, temmuz ayında takip edilen 10 sektörün tamamında daralma yaşandığını vurguladı. Özellikle emek yoğun sektörlerdeki durumun daha ağır seyrettiğini belirtti. Sanayicilerin enflasyonla mücadelede en güçlü ve fedakar desteği verdiğini belirten Bahçıvan, “Son PMI verilerinin de ortaya koyduğu gibi bugün geldiğimiz noktaya bakarak; sanayimizin bedel ödeme sınırlarını aştığını artık görmeliyiz” dedi. Bahçıvan açıklamasında durumun çok ciddi olduğunu belirterek “Hiç kimse bu duruma kayıtsız kalamaz. Sanayicilerimizin sesine kulak verilmeli, çözümler için ivedilikle harekete geçilmeli. Ezberlerle, alışılmış istek ve taleplerle üretim hayatımızdaki sorunların çözülemeyeceğini de artık herkes kabul etmeli” ifadelerine yer verdi.
FİTCH: ŞİRKETLERİ ZOR GÜNLER BEKLİYOR
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türk sanayi şirketlerinde kur baskısı, yüksek borçluluk ve zayıf nakit akışlarının 2025’te de kredi notlarını zorlayacağını belirtti. Kurum, Türkiye için yayınladığı araştırma notunda şu değerlendirmeleri yaptı: “Türk lirasındaki değer kaybı, ithal girdilerin maliyetini yükselterek döviz cinsi borç yükünü artırıyor. Yüksek enflasyon ise hem satın alma gücünü azaltıyor hem de iş gücü maliyetlerini artırarak fiyatlama baskısı yaratıyor. Bu durum, hem Türkiye hem AB’ye satış yapan tüketici odaklı firmaları özellikle zorluyor. Belirsiz maliye politikaları, faiz oranlarındaki dalgalanmalar ve sermaye kontrolleri iş ortamını daha öngörülemez hale getiriyor. Avrupa’da büyümenin yavaşlaması ve Türkiye’deki yüksek faiz oranları tüketici harcamalarını kısıtlıyor. Çinli üreticilerin artan rekabeti ve son dönemde reel olarak değer kazanan lira da ihracatçıları zorluyor. Ayrıca, bireylerin tasarrufu tercih etmesi iç talebi daha da baskılıyor. Sektördeki birçok şirketin net borç/FAVÖK oranı 2022’deki yüzde 2,3 seviyesinden 2025’te yüzde 3,8’e yükselmesi bekleniyor. Düşük faaliyet nakit akımları ve artan işletme sermayesi ihtiyacı borçlanmayı artırıyor. Negatif ya da zayıf serbest nakit akışlarının kısa ve orta vadede devam etmesi öngörülüyor. Ancak birçok firma yerel bankalarla ilişkilerini sürdürerek iç piyasada kısa vadeli borçlarını çevirebiliyor.”
FABRİKALARDA İSTİHDAM AZALDI, HİZMET SEKTÖRÜNDE ARTTI
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan bir analiz, ülkenin istihdam yapısında önemli bir dönüşüm yaşandığını ortaya koydu. 2025 yılı verilerine göre sanayi sektöründeki istihdamın azaldığı, hizmetler sektörünün ise büyüdüğü belirtildi. Analize göre, 2024 Mayıs-2025 Mayıs döneminde toplam istihdam artış gösterse de, sektörler arasındaki dengeler değişti. Bu süreçte sanayi sektörü istihdamı 157 bin kişi (yüzde 3,1) azalırken, inşaat sektörü 83 bin kişilik (yüzde 4,6) ve hizmetler sektörü ise 258 bin kişilik (yüzde 2,9) bir artış kaydetti. Raporda, sanayi sektöründeki istihdam payının azalmasının, uzun vadeli küresel ekonomik eğilimlerle uyumlu olduğu vurgulandı.
EKONOMİ GELİŞTİKÇE SEKTÖREL EĞİLİM DEĞİŞMEKTE
Analiz, ülkeler ekonomik olarak geliştikçe, teknolojik ilerlemeler ve tüketici tercihlerinin hizmetlere kayması gibi nedenlerle sanayinin istihdamdaki payının azaldığını ve hizmetler sektörünün öne çıktığını belirtiyor. Türkiye’deki bu dönüşüm, gelişmiş ekonomilere benzer bir istihdam yapısına doğru geçişin işareti olarak yorumlanıyor. Analize göre, yüksek gelirli ülkeler ve OECD ortalamalarına kıyasla Türkiye’de sanayi sektörünün istihdamdaki payı hâlâ yaklaşık 5 puan daha yüksek. Ancak ekonomik kalkınmanın devamıyla birlikte, bu oranın da giderek azalması bekleniyor. Analizde, çalışanların farklı işlere ve sektörlere kolaylıkla geçiş yapabilmesinin işgücü piyasasının verimli çalışması için büyük önem taşıdığı belirtildi.
